“Alkış değil, hak ettiğimiz değeri görmek istiyoruz”

Sağlık çalışanları artık hak ettikleri değeri görmeyi istiyor. Onlardan biri de 12 yıldır özel bir hastanede çalışan Nebahat Yılmaz. “Kovid-19 hastalığının meslek hastalığı olarak kabul edilmemiş olması ülkemizde sağlığa ve bizlere verilen değeri de göstermektedir” diyen Yılmaz, “Pandemi meslektaşlarımı olduğu gibi beni de zorlu bir sürece soktu. Bu zorlukların en başında ailemden ve çocuklarımdan uzak kalmak zorunda kaldım. Eşimde özel sektörde çalıştığı için onların bakımında zorluklarımız giderek arttı ve yaşları küçük olmasına rağmen çocukları evde yalnız bıraktığımız dönemler oldu.” şeklinde konuştu.

ZEYNEP AKGÜL

Ankara- Sağlık çalışanları, ağırlaşan pandemi koşullarıyla birlikte zor günler geçiriyor. Covid-19 salgını ile birlikte ilk günlerde tüm ülkede alkışlanan sağlık çalışanları, pandemiden önce de çeşitli sorunlar ile karşı karşıyaydı. Salgın süreci sağlıkçılar için uzun yıllardır biriken sorunların daha da derinleştiği, yaşamlarını tehdit eden bir aşamaya geldi. Her zaman olduğu gibi bu süreçte de, sistemin aksayan tüm yanları, sağlık çalışanlarına ihale edildi ve sağlık çalışanları şiddete uğramaya devam etti.

Koşulların pandemiye uygun olarak iyileştirilmediği, eşitlik, adalet anlayışından uzak görevlendirmelerle mağduriyetlerin yaratıldığı, sağlık çalışanlarının yakın geleceğe dair kaygılarının arttığı bu günlerde, sesini duyuramayan, umudunu yitiren sağlık çalışanlarının emeklilik ya da istifa sayısındaki artış dikkat çekici boyutlarda. Salgının en başından beri sağlık çalışanları büyük bir belirsizlik ve kaygı içinde oldular. Onlardan biri de Nebahat Yılmaz. 12 yıldır bir özel bir hastanede çalışan Nebahat Yılmaz ile pandemi sürecinde yaşadıkları sorunları, bu sorunlarla nasıl baş ettiklerini ve salgının yönetilme sürecine ilişkin konuştuk.

•Sağlık çalışanlarının uzun yıllar boyunca yaşadığı sorunlar pandemi sürecinde katlanarak daha da arttı. Bu süreçte ne gibi sorunlarla karşı karşıya kalıyorsunuz?

Öncelikle kendimizi ifade etme fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederim. 12 yıldır özel bir hastanede görev yapıyorum. Mesleğimizin vermiş olduğu zorlukların yanı sıra özel hastanede işler bazen daha da zorlaşıyor. Bunların yanı sıra pandemi meslektaşlarımı olduğu gibi beni de zorlu bir sürece soktu. Bu zorlukların en başında ailemden ve çocuklarımdan uzak kalmak zorunda kaldım. Eşimde özel sektörde çalıştığı için onların bakımında zorluklarımız giderek arttı ve yaşları küçük olmasına rağmen çocukları evde yalnız bıraktığımız dönemler oldu. Hastaneden ev ortamına virüs taşıma endişesi içinde olmak bizi yeterince yıpratıyorken bir de bu dönemde insanların sağlık çalışanlarına virüs gözü ile bakıp kendilerini bizden izole ettiklerini gördüm. Kendimi yalnız hissettiğim dönemler oldu.

Sizin de belirttiğiniz gibi sağlık personeli olarak yaşadığımız onca sorunlar üzerine pandemi döneminde bu sorunlar katlanarak artmaya devam etti. Özellikle pandeminin en başından bahsetmek istiyorum. Covid-19 Çin’de ve birkaç ülkede yayıldığı haberleri sonrası Türkiye’de ilk vakalar açıklanmaya başlandı. Herkeste korku ve endişenin hakim olduğu günlerde beni en çok korkutan ise bunların panik haline dönüşmesiydi.  Nitekim dönem dönem de bir panik havası yaşandı. Bir sağlık çalışanı olarak benim korkularım vardı elbette. Virüs kapıp evime ya da başka insanlara taşıma korkusu bu nedenle uzun bir süre ailemden ve çocuklarımdan uzak kaldım. Psikolojik ve sosyal olarak oldukça zor günlerdi. İşimi yaparken tam koruma ve oldukça özenli olmama rağmen acaba virüs almış mıyımdır diye sürekli endişe içindeydim. Bunların dışında vakaların artmasıyla birlikte iş yükümüz de iyice artmış oldu.

Özel hastanede çalıştığım için zaten fazla mesai ile çalışmaktayken bu dönemde haftalarca izinsiz çalışmak zorunda kaldım. Çevremdeki diğer insanların evde kalmak gibi bir seçim hakkı vardı ama benim ya da diğer arkadaşlarımın böyle bir seçim hakkı yoktu. Bizler en önde işimizi yapmak zorundaydık. Keşke ‘Benimde tercih hakkım olsaydı’ dediğim günler oldu. Tabi bu işimi sevmediğim anlamına gelmesin kesinlikle öyle değil. Pandeminin uzamasıyla birlikte sorunlarımız başka durumlara evrildi. Pandeminin en başında bizi alkışlayanlar bir süre sonra bizim bir ailemiz, bir çocuğumuz olduğunu hatta insan olduğumuzu unutarak bizlerin yaşadığı sorunlara duyarsız kaldı. Son olarak da şundan bahsetmek istiyorum. Yaptığımız işin zaten karşılığı olmayan bir ücretle çalıştırılırken bu dönemde gelir eşitsizlikleri yaşadık. Bazı sağlık gruplarına ek ödeme pandemi ödemesi gibi ödemeler yapılırken bazılarına hiç yapılmadı. Bunu anlamak mümkün değil gerçekten. Nasıl ve neye göre yapıldı bu düzenleme? Tamamen adaletsiz bir durum bu pandemi dönemi aslında sistemdeki adaletsiz gelir dağılımını da tekrar gün yüzüne çıkarmış oldu.

• Tüm bu çalışma ortamına ve koşullarına yönelik yaşanan zorluklar ve sorunlarla nasıl baş ediyorsunuz?

Her zaman baş edemiyorum. Kabullenmek zorunda kalıyorum. Özel hastanede çalışmış olmak yeterince beni etkiliyor. Yani kendimce durumu normalleştirmeye çalışıyorum. Fakat hastalarımın iyi olduğunu görmek, yaşam kalitesini arttırmış olduğunu görmek motivasyonumu arttırıyor.

• Kişisel koruyucu donanımlar hala yetersiz mi ya da kalitesi sorgulanır nitelikte mi?

Pandeminin başında malzeme kullanımı daha sınırlıydı şu anda malzeme ve ekipman sorunu yok. Fakat kalite konusunda dönem dönem sorgulanır nitelikte olabiliyor.

“Kendimizi değersiz hissettik”

• Pandemi, sağlıkta dönüşüm programının yarattığı sorunları daha da görünür kıldı diyebilir miyiz?

Evet, uzun yıllardır sağlıkçıların dilinde ve gündeminde olan konuları biraz daha sosyal platformlarda görmeye başladık. Meslek hastalığı, mesai ücretleri, yıpranma yasası, özlük haklarımız ve şiddet sağlıkçıların en büyük sorunları.  Ancak pandeminin olduğu bu dünyada bu konuların halen netleşmemiş olması üzücü bir durum. Bize üç gün alkış yapıp özlük haklarımızın netleşmemesini görmek bir yıldan uzun süredir verdiğimiz bu mücadele de kendimizi değersiz hissetmemize neden oldu.

“Kısıtlamalar birden kaldırılırsa sil baştan aynı süreci yaşamış oluruz”

•  “Tam kapanma” kararını nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce tam kapanma kararı bulaşmanın önlenmesinde etkili bir strateji mi?

Tam kapanma dediğimiz durum tüm kamu ve özel sektörlerin kapalı olması, sadece çok elzem olan sağlık, ilaç ve temel gıdalara ulaşmak ve bunun sürdürülebilir olmasıdır. Ancak durum öyle değil tam olarak, birçok çalışan bu süreçte işine devam etmek zorunda kalıyor. Ayrıca pandeminin başında kısıtlamaların daha ciddi yapılması ve bunu sürdürebilir olmasının daha çok işimize yarayıp sağlıkçının yükünü azaltıp insanların hayatta kalmasını sağlayacaktı. Tüm bunların okulları açılması için değil de turizm sektörünü açmak için yapılmasını can sıkıcı ve üzücü olarak bir durum olarak değerlendiriyorum. Umarım kapanmanın sonunda kısıtlamaların birden kaldırılması durumunu yaşamayız. Yoksa sil baştan aynı durumları yaşamış oluruz

“Öncelik muhtarların değil işçilerin”

•  Türkiye’de aşılanma oranları göz önüne alındığında, Sağlık Bakanlığı sağlık çalışanları ve toplum üzerinde etkili bir aşı kabul çalışması yapmadı. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Ekonomik koşullar ve aşılanmanın geç başlanması ayrıca bir takım siyasi konular nedeniyle aşının Türkiye girişinde bir takım aksamalar yarattı. Aşılama için tablo belirlenmişti fakat bu tabloya ara ara eklemeler yapıldı. Tabi bu eklemelerin çok anlamlı olduğunu düşünmüyorum. Örneğin; muhtarlara aşılama önceliği geçtiğimiz dönemde verildi. Bunun yerine aktif çalışan işçileri bu hak verilebilirdi. Bu süreçte dünyada adil aşılama olması için dünya sağlık örgütünün bu sürece müdahil olmasını dilerdim.

“Bilim kurulunda bizlerin de olması gerekiyordu”

•  Genel olarak salgının yönetilme sürecine ilişkin ne söylemek istersiniz?

Bu konuda hızlıca bir bilim kurulu oluşturuldu fakat bilim kurulunda bu salgın sürecinin içinde en çok uğraşan, ve emek veren kişiler bu sürece dahil edilmedi. Bilim kurulunda öncelikle hemşire ve diğer sağlık branşlarından kişilerin de olması gerekiyordu.  

Alınan kararların birçoğu hemşireleri ilgilendiriyor fakat bunun rapor edilip bilim kuruluna sunacağımız bir durum yok. Bunların dışında olayın sadece Sağlık Bakanlığının dışında siyasi durumlarla yönetilmiş olması salgının kontrol altına alınmasını daha da zorlaştırıyor.

“Covid-19 Meslek hastalığı olarak kabul edilsin”

• Son olarak bir sağlık çalışanı olarak talepleriniz neler?

Öncelikle sağlık alanında eğitim alan öğrencilere eğitim veren kişilerin tamamen hemşirelik üzerine akademi yapmış kişilerin olması gerekiyor. Ayrıca özel hastanelerde çalışan sağlık çalışanı kadınların kamuda çalışan kadın ve annelerin yararlandığı haklardan yararlanmasını talep ediyoruz.

Taleplerimizi de kısaca şöyle sıralayabilirim:

  • Eğitimin nitelikli ortamlarda uygulanması, laboratuvar koşullarının sağlanması.
  • Covid-19’un meslek hastalığı sayılıp vefat eden sağlıkçıların ve ailelerin bu haktan yararlanması.
  • Hemşirelerin ve diğer sağlık çalışanlarının verdikleri beceri ve kapsamlı bakımın karşılığını daha iyi bir ücret olması.
  • Hemşirelerin mesleki birlik olması açısından siyasi olarak desteklenmesi.
  • Sağlık Bakanlığı’nın özelde çalışan sağlık çalışanlarını desteklemesi, görünür kılması ve verilen haklardan yararlanmaları için desteklemesi.
  • Bu dönemde kamunun esnek mesai çalışırken sağlık çalışanlarını buna dahil edip çalışma saatlerinin düşürülmesi ve yapılan fazla çalışmanın mesai olarak ödenmesi. Özel hastanelerin bu konuda sağlık bakanlığı tarafından desteklenmesi .