İdlib kamplarında hamile kadınlar sağlık hizmetlerine erişemiyor

İdlib kamplarında sağlık hizmetlerinden yoksun yaşayan hamile kadınların hayatları risk altında. Jinekolog Suzan Al-Hajji, gezici klinik ve ambulanslar hazırlanarak sağlık tesislerine erişimin zamanında etkinleştirilmesi gerektiğini kaydetti.

HADEEL Al-OMAR

İdlib- İdlib kamplarında yerinden edilen insanlar zor şartlar altında yaşam mücadelesi verirken, sağlık hizmetlerinin olmaması nedeniyle hamile kadınların takibi yapılamıyor bu da kadınlar için hayati risk anlamına geliyor. Ücra kamplarda yaşayan hamile kadınlar, hastanelere gitmek isteseler de maddi koşulların kötü olması nedeniyle ulaşım masraflarını karşılayamıyorlar. Ekonomik koşulların kötü olmasının yanı sıra ambulansların da yolların kötü olması nedeniyle her noktaya ulaşamaması ayrıca çeşitli zorluklara neden oluyor.

Doğuma iki ay kala bebeğini kaybetti

27 yaşındaki Reham Al-Abdullah, sağlık hizmeti alamadığı için bebeğini kaybetti.  Reham Al-Abdullah, “Hamileliğimin 7’nci ayında şiddetli kanama geçirdim ve ardından bayıldım. Hastaneye geç götürüldüm ve durumum kritikti. Doktorlar görüntüleme yaptıklarında çocuğun kalbinin atmadığını söylediler. Eğer doktorlar müdahale etmeseydi bende hayatımı kaybedecektim. Doğuma iki ay kala bebeğimi kaybettim. İdlib'in kuzeyindeki kamplarda sağlık hizmeti yok ve rutin kontrollerimizi yapamıyoruz. Almamız gereken ilaçları ve besin takviyelerini zamanında alamıyoruz. Sonuç olarak böylesi durumlarla karşı karşıya kalabiliyoruz” şeklinde konuştu.

‘Unutulmuş kamplarda çok zor koşullar altında yaşıyoruz’

İdlib’in kuzeyindeki Atmae Kampı’nda hamileliğinin 5’inci ayında kolera salgınına yakalanan 31 yaşındaki Sanaa Al-Sikaifati, hastaneye yetiştirilemeden bebeğiyle birlikte hayatını kaybetti. Kızının durumundan derin üzüntü duyan annesi Hanan Al-Sikaifati, kızının başlangıçta baş dönmesi, ishal ve karın ağrısından şikayetçi olduğunu kaydetti. Hanan Al-Sikaifati, “İlk başta bunun bir bağırsak iltihabı olduğunu düşündük, ancak durumu hızla kötüleşti ve hastaneye götürmek istedik. Yolların engebeli olması ve kızımın eşinin aracı geç ayarlaması nedeniyle hastaneye ulaşamadık. Biz, yerinden edilmiş kişiler, özellikle de kadınlar, bu unutulmuş kamplarda çok zor koşullar altında yaşıyoruz ve ötekileştirilme durumu istisnasız herkes tarafından açıkça görülüyor. Biz ölmüşüz ya da kalmışız bunun kimse için önemli olmadığını düşünüyorum” sözlerine dikkat çekti.

‘Sağlığa erişimin sağlanması gerekli’

Jinekolog Suzan Al-Hajji de, kamplardaki durumu şu sözlerle anlattı: "Kamplardaki sağlık sektörü harap durumda. Sağlık merkezlerinin çoğu kampın çok uzağında bulunuyor. Sağlık merkezlerine erişim zorluğu nedeniyle binlerce hamile kadının hayatı tehlikeye giriyor. Kötü yaşam koşulları, gıda kaynaklarının yetersizliği, kamu hijyeninin olmayışı, nüfus yoğunluğu, sağlık hizmetlerine ayrılan insani yardımın azalması, personel ve ilaç eksikliği sağlık hizmetinde zorluklara yol açıyor. 

Sağlık personelleri uzak kamplara ulaşamıyor ve ihtiyaç sahiplerine acil hizmet sunamıyor. Kanama, erken doğum, düşük gibi hamile kadınların her an maruz kalabileceği çok ciddi komplikasyonlar olabiliyor. Hamileliğe bağlı her an yükselip düşebilen tansiyon, gebelik diyabeti gibi durumlar yaşanabiliyor. Tüm bunlar hem annenin hem de fetüsün sağlığı açısından ciddi sonuçlara yol açabilir. Dolayısıyla bu soruna çözüm bulunarak, isteğe göre gezici klinik ve ambulanslar hazırlanarak sağlık tesislerine erişimin zamanında etkinleştirilmesi gerekiyor. Bu komplikasyonların mümkün olduğunca önlenmesi önemli.”