Küsen güneşi dünya ile barıştıran bayram: Cejna Ezî
Doğa ile içiçe olan Ezidi halkı, güneşi kutsayarak bolluğu, birliği de sağladığına inandıkları, günlerin kısaldığı Aralık ayında tutulan 3 günlük Ezi oruçlarından sonra gelen Ezi bayramını kutluyor.
SİTİ ROZ
Şengal-Doğa insanlar için insan üstü bir bilgeliğe sahiptir. İnsanların doğayı okumaya başlaması onu toplumsallık ve toplumsallığın ruhunu yaratan inançla birleştirir. Doğanın hakikatini okumak insanları inançsal ritüellerle zaman tünelinden geçirerek günümüze kadar getirir. Ezidiler inanç olgusunun ilk olarak Ezidi’lerde yani Arilerde demlendiğine inanır. İnanç, yaşam, doğanın hakikati ortak paydalarda buluşturulur ve toplumsallığın kök hücresini oluşturur.
Ezdalıkta 6 esas bayramdan bir tanesi olan 3 günlük tutulan Ezi oruçlarından sonra kutlanan, Ezi bayramıdır. Ezidi toplumu, rab için insan yüreğinin rızasını oluşturduğu her vakit oruç tutabileceğine inanır. Ezidiler rab için Ezda ismini kullanır. Ezidiler Rabbin bir çok isminden ilki olan Ezda’nın Ezidilere atfen konulduğuna inanır. Rab tüm isimlerini sır ve kerametinden almıştır derler. Bunun için Ezidiler, Ezi oruçlarını rabbin evrende sır ve kerameti için tutarlar. Yani Ezda için, rab için tutulur.
Ezi oruçları ve Ezi bayramı için daye Meyan Şengali yaptığımız söyleşide, Ezidi oruçları ve bayramının hakikatini bize şöyle anlatıyor; “ Ezi oruçları 12'nci ayın ilk çarşambasında tutulmaya başlanır. Buda ayın doğuşuna denk gelir. Oruçların zamanını bilgeler belirler. Bütün oruçlarımızın yada bayramlarımızın zamanını alimler belirler ki bunlar bilge insanlardır ve doğayı en doğru okuyanlardır. Ezi oruçları için salı günü hazırlıklar yapılır. Oruç boyunca hiçbir canlı öldürülmez, yani tutulan 3 oruç ve bayram günüde içinde 4 gün boyunca kan dökülmemesi gerek. Bunun için oruçlardan önce yani Salı günü kesilecek koyunlar kesilir, yemekler için hazırlanması gereken etler hazırlanır. Ayrıca ağaçlar kesilmez hatta bir çiçeğe bile zarar verilmez.”
Güneşi insanlarla doğayla barıştırmak için tutulur oruç
Ezi oruçlarının anlamı: dünyanın güneş yörüngesinde dönmeye başlaması yeryüzüne hatta evrendeki tüm canlıları mevsimlere, aylara, günlere güneşin bereketiyle yaşam bulmaya götürür. İnsanlar gökyüzünün takvimini okuyarak zamanı çözdüler. Ezidi toplumu da evrenin oluşumunu bu zaman döngüsünden okudu ve oluşum evrelerinin hepsine inandı. Dünyada zaman çarkının dört mevsimi göstermesini büyük bir nimet olarak gördüler. Güneşin toprakla bağını kutsadılar. Evrende yaşamın güneşle mümkün olduğunu onun dışında yaşamın duracağına inandılar. Günlerin kısaldığı 12'nci ayın ilk haftasını kendileri için felaketin gelişi olarak gördüler. Güneşin yaşama küstüğünü, insanların bencil yaklaştığını, her şeyi fazlasıyla tükettiklerini ve günah terazisinde dengenin bozulduğunu sandılar. Oysa ki güneş gökyüzünde en alçak noktada bulunarak, ufuk çizgisine yakın gelir, dünyanın güneş etrafında döngüsü hızlanır ve kısa gün yaşanır. Bu aynı zamanda kış mevsiminin başladığının işaretidir. 20-21 Aralığa tekabül eder. Fakat Ezidiler takvimlerin gösterdiği sayaçları değil de gökyüzünü baz alırlar. Bunun içinde Aralık ayının ilk çarşambasını esas alırlar.
Ezidiler, günlerin kısalığını felaketin başlangıcı olarak görüyor ve durumun düzelmesi için oruç tutmaya başlıyor. Tüm Ezidiler topladıkları kutsal Tıberklerin önünde Ezda’ya dualar okuyarak, qevil bejler yüzünü güneşe dönerek dua anlamına gelen qeviller söyler, sen bizi affet, insanları ve doğayı felaketten koru diye dualar ederler. Oruç tutulduğunda güneşin doğuşuna uyanılır ve böylelikle güneşe daha yakın olduklarını düşünürler. Oruç tutukları birinci günün sonunda güneş batışı 10 dk, ikinci günde zaman ikiye, üçüncü günde üçe katlanarak uzar. Ezidiler güneşin dünyayı affettiğini ve tekrardan toprağa bereketini sunacağını düşünür. Bu da onları çok memnun eder ve dörtüncü gün kutlama yaparlar. O gün bayram olarak görülür. Kutlanılan bayrama da ‘Ezi bayramı’ ismi verilir.
Neden oruç farklı zamanlarda tutuluyor?
Daye Meyan Şengali tululan orucun zamanlamasına dikkat çerek; Ezi oruçları 12. ayın ilk çarşambasında Faqir tabası tarafından tutulur. Bizde Faqirlerle tutuyoruz. Esas olarak biz Faqir değiliz. Faqirler, Ezi oruçlarının hakikatine göre doğru zaman aralığında oruç tutuyor. Bizde buna inanıyoruz. Bunun için onlarla tutuyoruz. Ezi oruçları eskiden tüm Ezidilerin birlikte tuttuğu bir oruçtu. Fakat gel zaman git zaman ruhani meclisin en üst merci olan Baba Şex tarafından bu durum değiştirilir. Ezidiler baba şexin belirlediği oruçlara ‘Welati oruçları’ dedi. Bu oruçlar için belirlenen zaman doğanın hakikatine yani Ezi’nin doğru anlamına göre değil de devlet takvimine göre belirlenmiştir. Welati oruçları 12'nci ayın ikinci Çarşamba'sında tutulmaya başlanır” sözleriyle neden halkın farklı zamanlarda oruç tutduğunu anlattı.
Bazı Ezidilerse bu parçalanmanın Baba Şex değil de Şex Elyas tarafından 50-60 yıl önce Mısırla yaptığı bir ittifaktan sonra geliştiğini düşünüyor. Siyasette ve devletlerle ilişkilere yabancı olan Ezidiler, Şex Elyas tarafından yapılan bu anlaşmayı çok fazla anlamaz. Şex Elyas’in kararını doğru bulan Ezidiler Ezi oruçlarını ve bayramını Mısır hesaplarına göre tutar ve kutlar. Faqirler tabakası ise güneşin döngüsüne ve ayın doğuşuna göre oruçlarını tutar ki orucun ve bayramın anlamına en yakın tutum olduğuna inanılır.
Ezidilerde komşuluk hakkı herşeyden önce geliyor
Daye Meyan Şengali Ezi oruçlarında gerçekleştirilen ritüelleri şöyle anlatıyor; "Oruçların ayırımı bazen de komşulara göre belirlenir. Yani senin komşun Faqir tabasındaysa o zaman sende oruç tutarsın, Faqir tabası olmazsa bile komşuların oruç tutuyorsa sende tutarsın. Komşunun hakkını ve yerini bilmek Ezidilerde önemlidir. Oruç tutulduğu süre boyunca ölüler için ‘atiye’ yani hayır yemeği, ihtiyacı olan evlere dağıtılır. Orucun 3 günü boyunca her güne ait yemekler pişirilir.İlk gün kırmızı et yapılır. komşular, dostlar davet edilir. İkinci günde hemen hemen her ev içli köfte yapar. Üçüncü günde bumbar yapılır.
Bu oruçlarda bir ritüelde ‘Zeyin’ yani annenin evli kızını gidip kendi evlerine getirmesidir. Kadınlar oruçlarını anne ocağında tutar. ‘Zeyinin’ kelime anlamı da evin kızı demek. Kadın 20 senedir evlenmişse zeyin olarak anne evine gelebilir. Zeyin olarak gelmezse bile bayramlaşmak için anne evine gelir. Zeyin’e hediyeler verilerek bayram günün sonunda kendi evine gönderilir.
Bazı Ezidilerde ‘Zeyinin’ ‘Za’ dan geldiğine yani doğuştan geldiğine inanılır. Bir kadının doğuşu onu tekrardan kadın rahmine götürür. Buda kadının inancına yakın durmasının anne rahmine yakın durmasıyla eş anlamda tutulur."
Bayram toplumu birleştiriyor
3 günlük Ezi orucundan sonra bayram kutlamaları başlar. Daye Meyan Şengali Ezi bayramlarının günümüze kadar Ezidilere verdiği sevinci ise şöyle anlatıyor; Oruçların son gününde ‘zehman’ yani mezarlık ziyaret edilir, akşam üstü ziyaretlerinde güneşin batmasıyla zehmanda çiralar yakılır. Ezidilerin kutsal mekanları olan qubbelere eskiden bir tek at ve eşeklerle gidebiliyorduk koşullar çok zordu. Bunun için eski bayramlarda sabahın erken vaktinde yani güneş doğmadan zehmanlar ziyaret edilir ve toprağa bıraktıkları canlarıyla birlikte güneş duaları okunurdu. Şimdilerde koşulların düzelmesi yani tüm kutsal mekanlara yol yapılması Şengal’de ki tüm Ezidilerin bayram sabahı mezarlarını ziyaret etmeleri için büyük bir kolaylık sağlıyor. Zehmanlara bir çok yiyecek götürülür oraya gelmiş insanlara ve aynı zamanda kutsal mekanda nöbetçi olan yani ‘Mucevirlere’ o yiyecekler dağıtılır.
Oruç boyunca küsler barışır ve bayramda barışanların kucaklaşması gerçekleşir."
'Zındanlarda olan Ezidi dostlarına özgürlük diliyoruz'
Daye Meyan Şengali Ezidi toplumunun inancı etrafında kilitlenmesi ve ortaklaşmasını bayram dileği olarak ifade ederek “Düşmanımız içimize bir çok fesat koydu. Bizi birbirimize karşı düşmanlaştırmak istiyor. Buna karşı durmalıyız. Suçsuz yere bir çok Ezidi ve dostları zindanlardadır bu bayram vesilesiyle hepsinin özgürleşmesini diliyorum. Ezi bayramı tüm Ezidilere kutlu olsun diyorum" dedi.