kültür/sanat

  • Bir kadın Dengbêjin sesini duyurma hikayesi 

    Acıyla yoğrulan bir hayat bir kadının sesinde nasıl hayat bulur bilir misiniz? Dengbej Meryem Tuncer, hayatın içinden dengbejliğe giden yolunu anlattı.

  • “Amacım; istismarı, şiddeti ve hak ihlallerini görünür kılmak” 

    Tiyatro ve Sinema Oyuncusu Arin Sibel Arslan, kadına yönelik şiddeti, cinsel istismarı; nefret suçlarının hedefindeki LGBTİ+ bireylere dönük hak ihlallerini ve anadilde eğitim talebini yaptığı çalışmalarda görünür kılmak istediğini belirterek, “Ülkede üretmek için, hele de doğru şekilde üretmek için ne alan, ne kaynak ne de destek var. Benim gibi olan insanlarla bir araya gelip resmen imkânsızı yaratıyoruz. Çünkü mecburuz” diyor.

  • “Meğer hem Müslüman hem kadın olmamdan ayrımcılığa uğruyormuşum” 

    Müslüman feminist aktivist ve müzisyen Rümeysa Çamdereli, “Müslümanlık ve feminizmi birlikte anmanın her zaman çokça eleştireni, çokça ‘düşmanı’ var muhakkak, ama bir yandan da oldukça güçlenen ve kendine Türkiye’de ve dünyada alan açan bir hareket. Zamanla daha fazla şey söyleyebileceğiz, ama şimdiden Türkiye’de yepyeni bir alan açtığını söylemek mümkün.” diyor.

  • “Perküsyonu erkeğin tekelinden çıkarmak istiyorum!” 

    En büyük hayalinin sadece kadınlardan oluşan bir perküsyon grubuyla dünyanın her yerinde konser vermek olduğunu belirten Perküsyonist Dilan Yeşilyaprak, “Özellikle fiziksel kuvvet gerektiren, dolayısıyla erkek enstrümanı olarak görülen perküsyonu erkeğin tekelinden çıkarmak istiyorum.” diyor.

  • “Sevinçlerim öfkeye, düşlerim ise karanlığa gömüldü” 

    Yıldız Çakar, “Kürtçe yazmayı bilmediğim yıllarda Türkçe şiirler yazdım. Ne zaman ki Kürtçe yazmaya başlayınca, hem çocukluk hafızasındaki Kürtçem, hem de anılarım bir bir önüme düştüler. Anadilimle yazdıkça eksik kalan yanlarımın tamamlandığını hissettim.” diyor.

  • Tekstil atölyelerinden sinema sektörüne 

    Yönetmen Ayten Başer, “Hepimiz bir gecede büyüyen çocuklardık. Var olan gerçeklikten habersiz, dünyayı yaşadığı yerden ibaret sanan… Kısaca, ‘Zarokbum’ kendi gerçekliğimin yolculuk hikâyesi” diyor.

  • Kadınların gözünden kadın hikâyeleri 

    Aslı Takanay, “ Yaptığımız çalışmanın özü, kendi anlatıları ve kendi sesleriyle kadınların hikâyelerini, dünde ve bugünde gündelik hayatta neler yaşadıklarını, kendilerini-yaşamlarını yeniden yeniden nasıl kurduklarını aktarabilmek. Kadın hikâyelerinden oluşan bu arşivin birbirimize kulak verebileceğimiz, birbirimizi duyabileceğimiz bir platformda hepimiz için erişilebilir olması ve böylece birbirimizden, birbirimizin deneyimlerinden öğrenmemiz, daha kalabalık hissetmemiz için bir pencere olacağını düşünüyorum.” diyor.

  • "Kendi duvarlarımıza çarparak öğreniyoruz" 

    Selda Uzunkaya, kadının hikayesinin kız çocuğu olarak doğmakla başladığını ve ölene kadar devam ettiğini söylüyor. Ona göre, bir kadın yazmak istiyorsa kimsenin tahakkümü altına girmeden bunu yapar, hikayelerini kimselere bakmadan istedikleri gibi yazar!

  • “Duvarları Olmayan Müze”nin 5. sergisi için açık çağrı 

    British Council Türkiye’nin hayata geçirdiği, zaman ve mekandan bağımsız bir sanat deneyimi sunan “Duvarları Olmayan Müze”nin 5. dijital sergisi eş-küratörlerini arıyor. Beşinci serginin teması "Kadın ve Dayanışma."

  • Engelleri resim yaparak aşan kadın: Meryem Düzgün Kaya 

    Kavacık Köyü’nde “Şalvarlı Ressam” olarak anılan, ortopedik engeli kendisine asla engel olmayan Meryem Düzgün Kaya, bir çocukluk tutkusu olan resim yapmayı tüm zorluklara rağmen sürdürüyor. Dezavantajlı durumunu avantaja çevirmeyi başaran Meryem, 45 yaşından sonra köylerine taşınan ressamın da desteğiyle o gün bugündür resim yapmaya devam ediyor. Hayallerinden asla vazgeçmiyor ve engelli, engelsiz herkesin sanata sarılarak düşlerini gerçekleştirebileceğini söylüyor.

  • “Sanat eğitimi alma haklarını çocuklara teslim ettik” 

    Opera sanatçısı Selmin Günöz emekli olduktan sonra, müzik eğitimi alma imkânı olmayan çocuklara ulaşıp Barış Çocuk Senfoni Orkestrası’nın kurulmasına öncülük ediyor. Venezuela’daki müzik eğitimi modeli olan El Sistema’dan ilham alarak oluşturdukları orkestra, suçun ve uyuşturucu madde kullanımının en yaygın olduğu bölgelerdeki çocukları hedef alıyor. Günöz, bu eğitim modeline uygun olarak çocukları seçmediklerini, sadece sanat eğitimi alma haklarını onlara teslim ettiklerini söylüyor.

  • Uçan Süpürge’nin teması bu yıl “Araftan Çıkmak” 

    Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali bu yıl 27 Mayıs- 3 Haziran tarihlerinde düzenlenecek. Bu yıl tema “Araftan Çıkmak.”

  • “Çocuk yazınında dil her şeydir!” 

    Çocuk kitapları yazarı Oya Uslu, çocuk edebiyatının, hata kaldırmadığını belirtiyor ve ekliyor: “ İyi niyetli olmak bile başlı başına yetmiyor. Tıpkı yetişkinlere yazıyormuş gibi felsefe bilmeli, sosyoloji bilmeli psikoloji bilmeli. Yoksa ortaya doyurucu metinlerin çıkma şansı hiç yok!”

  • “Etnik kimlikli kadınları çiziyorum” 

    Ressam Nuran Boztaş yaşadığımız bu zor dünyada, bu kaos ortamında üstelik her kültürde giderek sessizleşen, bastırılmaya çalışılan ‘Kadın’ı” tuvallerine aktarıyor. Bu kadınlar, hep etnik kimlikli kadınlar. Bedevi’yi çiziyor, Çingene’yi çiziyor, Hindistanlı bir kadını çiziyor, Kürt bir kadını çiziyor… Hep kimliğini ifade eden kadınları çiziyor. Nedenini şöyle açıklıyor: “Çizdiğim kadının bundan haberi olmasa da, ben onunla bir bütün olduğumu düşünüyorum. O Bedevi kadının arkasındaki toprağı ben hissediyorum. Çölün sıcaklığını, gecenin soğukluğunu hissediyorum. O kadının yaşadığı şeyi ben hissediyorum. Hissettiğim için onu yapıyorum.”

  • Sözü kadınlar yaratıyor 

    Kadınlar kelimeleriyle hayatı yeniden kuruyor. Erkeklerle dilleri tamamen ayrışan kadınlar, edebiyat dünyasında da “görünmez” kılınıyor. Oysa bu dünyanın kendi pencerelerinden, anadilleriyle yazan kadınların kelimelerine ihtiyacı var.

  • Babaannemin Kızkardeşleri! 

    “Bir ‘son cümle’ için, bir bitişten çok bir başlangıca işaret etmem gerektiğinin sezgisiyle toparladım kâğıtlarımı… Artık vücut bulmak isteyen bir ses, sesini arayan bir imge, bir solukla dolmak isteyen bir hikâye bekliyordu sanki beni” der Yazar Aslı Erdoğan ‘Artık Sessizlik Bile Senin Değil’ kitabında . İşte Atlas Arslan da son bulan bir hikâyenin ardından yani babaannesinin ölümünden sonra yollara düşüp bir başlangıca imza atmış. Sekiz farklı kadının hikâyesini “Babaannemin Kızkardeşleri” kitabında okuyucu ile buluşturmuş.

  • Bizim “Aze”: Aysun Timurcan 

    Çoğumuzun, İlkay Akkaya’nın sesiyle kulağımızda kalan “Aze” şarkısının, aslında Aysun Timurcan’a ait bir beste olduğunu biliyor muydunuz? Aysun, kendi tabiriyle yeraltından giden bir besteci ve ressam. Belki de bu yüzden “Aze” bestesi uzun süre anonim bir eser olarak bilinmiş olabilir. Aslında sadece kadınlardan oluşan Grup Dost Yürek isminde 90’lardan beri devam eden bir müzik grubu da var. Bu çok yönlü kişiliğe bir de okul öncesi eğitmenliğini ekliyor ve bir yandan da sanatsal üretimlerine yıllardır ara vermeden devam ediyor.

  • Kentin duvarlarını tuvale dönüştüren Mural Sanatı 

    Duvarlara resim yapmanın yeri, insanlık tarihinde oldukça eskilere dayanıyor. Günümüzde ise duvarlara yapılan resimler çağdaş bir sanata dönüşmüş. Mural sanatını, vinçlerin ve iskelelerin tepelerine korkusuzca çıkıp icra eden kadınlardan biri de Aslınur Ulus.

  • Karikatürist Aslı Alpar: Mizah egemenin yanında yer almaz! 

    “Karikatür dergileri, bize mağduriyetimizi hatırlatan ve bizi asla güçlendirmeyen bir görsel dille komiklik ürettiler. Dergiler, her konuda muhalif duruşu takınabildiler ama heteroseksizme ve cinsiyetçiliğe karşı bir komiklik üretemediler. Ama mizah öyle bir şey değil. Mizah, egemenin yanından uzaklaştıkça ve egemen olana karşı komiklik üreterek mümkün olabilir. Bence karikatürün politik bir derdi olmalı. Karikatürün iktidarla bir derdinin olması gerekiyor. Yoksa komik olabilir ama bu komik mizah olmaz, karikatür olmaz. Çizginin hicvi olmaz.”

  • “Sahne bulamıyoruz!” 

    MKM sanatçılarından Ruken Yılmaz, “Kürtçe müzik yapmanın zorluklarını say say bitiremeyiz ama bizim için en elzem meselelerden biri sahne sorunu. Halkla buluşmak ve en önemlisi o mekânlarda birlikte direniş ruhunu büyütmek en esas aldığımız hususlardan biriyken sahne bulamayışımız, konser mekânlarının salonlarını bizlere vermeyişi bizler için çok zorlayıcı. Diyelim ki bir yer kazara konser mekânını verdi o zaman da son anda emniyet tarafından güvenlik gerekçesiyle konserimiz iptal ediliyor” diyor.