Yönetmen Derya Deniz: Hêza’da kadınların kendisini yeniden nasıl yarattığını gördüm

Yönetmen Derya Deniz, uluslararası festivallerde 15 ödüle layık görülen belgesel filmi “Hêza”da mücadeleci bir kadın gördüğünü belirterek, “Kadınlar karar verdikten sonra nasıl yeniden kendisini yaratabilir Hêza’da bunu gördüm” dedi.

BÊRÎVAN ÎNATÇÎ

Haber Merkezi- Uluslararası festivallerde 15 ödül alan “Hêza” belgesel filminde, 2014 yılında IŞİD tarafından kaçırılan ve daha sonra Halk savunma Birlikleri (YPG) ve Kadın Savunma Birlikleri (YPJ) tarafından kurtarılan Hêza’nın hikayesi anlatılıyor. Şengal, Rojava ve Rakka'da çekilen filmin yönetmeni Derya Deniz, ilk filmi olan “Hêza” ile ilgili sorularımızı yanıtladı. Hêza’nın IŞİD’den kurtarıldıktan sonra Şengal Kadın Birlikleri’ne (YJŞ) katılmasının ilgisini çektiğini belirten Derya Deniz, “Ben Hêza’da mücadeleci bir kadın gördüm. Kadınlar karar verdikten sonra nasıl kendilerini yeniden yaratabilir bunu gördüm” dedi.

‘Konuşsa da konuşmasa da Hêza’yı görmek istedim’

*Hêza’yı senden dinlemek istiyoruz. 74’üncü fermanda Hêza’nın başına gelenler bu fermanın gerçeği. Hêza filminin yönetmeni olarak sizin hikayeniz ile Hêza’nın hikayesi birbiriyle nasıl buluştu?

2014 yılındaki Şengal fermanında bir gazeteci olarak Şengal’e gitmek istedim. Fakat gitme imkanı olmadı. Yol sorundu olmadı. Ben o zaman Güney Kürdistan’da basın çalışmaları yürütüyordum. Çok vahşice ve acı görüntüler geliyordu. DAİŞ halka saldırdığında özellikle vahşet görüntüleri geliyordu. O zamandan beri Şengal’e gitme isteğim vardı. Direniş ile birlikte Şengal özgürleşince, elimize bu görüntüler de geliyordu. Haberlerde QSD, YPG ve YPJ’nin Ezidi kadınları kurtardığını geçiyorduk. O zaman dedim ki ‘ne olursa olsun Şengal’e giderek özellikle QSD tarafından kurtarılan kadınlarla bir çalışma yürüteceğim’.

İlk defa 2019’da Şengal’e gitme imkanım oldu. Ferman hakkında birçok araştırma da yapmıştık. Yaşanan olaylar neydi, orayı takip ettim sürekli. Hêza’da ne ilgini çekti diye soracak olursanız? ‘Onun DAİŞ’ten kurtulması ve YJŞ içerisinde yer alması’ derim. Şengal’de Hêza’nın başına gelenler anlatıldığında etkilendim. Biz Êzidi kadınlarının başına gelenleri az çok biliyorduk. Hem esir alınmasıyla hem de kurtarıldıktan sonra YJŞ içerisinde yer almasıyla o tekti. Fakat ‘Hêza kimseyle konuşmuyor ve başından geçenleri anlatmıyor’ deniyordu. Konuşsa da konuşmasa da Hêza’yı görmek istedim.

DAİŞ’in elinden kurtarıldıktan sonra YJŞ’ye katılması beni etkilemişti bu nedenle onu görmek istiyordum. Ben onun hikayesini dinlemek istedim. Nasıl YJŞ’ye katıldı, buna nasıl karar verdi? Bunu dinlemek istedim. Yanına gittik. Bir grup YJŞ’li savaşçı vardı. Yan yana oturduk o zaman Hêza’ya dediler ki ‘bu arkadaş gelmiş senin hikayeni dinlemek istiyor’. Ben de ‘ben senin hikayeni merak ediyorum ve dinlemek istiyorum. Eğer istersen bana anlattıklarının çekmek istiyorum” dedim. Kürtçem çok iyi değildi oradaki arkadaşlar araya giriyorlardı. Bana yardımcı oldular. Arkadaşlar böyle araya girince Hêza ‘Ben seni anladım kabul ediyorum sana konuşacağım’ dedi.

Benim ve Hêza’nın arasında bir bağ oluştu

O zaman Hêza’ya olan hayranlığım başladı. Daha Hêza konuşmadan onun konuşmayacağına ikna olmuştum. Ben ona daha önce o kadar çok ‘Hêza konuşmuyor’ dediler ki ben de inandım. ‘Neden konuşmaya karar verdin?’ diye sordum. Hêza da ‘Birçok insan geldi bana konuş, mecbursun anlatmaya dedi. Söylemem gerekiyordu ama mecbur kelimesi...’ dedi. Sonrasında bu kelimeye ilişkin hikayesini ise ‘Biz DAİŞ’in eline geçtiğimiz zaman onlar da bize dedi ki siz mecbursunuz Müslüman olmaya. Siz mecbursunuz böyle yapacaksınız.” Mecbur kelimesi bu yüzden Hêza’da bir refleks haline gelmişti. Sonra Hêza bana ‘Sen dedin ki eğer istersen konuşursun’. Bu söz beni derinden etkiledi.

Bu andan itibaren ben ve Hêza arasında bir bağ oluştu. O zaman bizim bildiklerimizin yaşananlara göre ne kadar az olduğunu anladım. Ben anladım ki birçok derin şey var Hêza’yı kıran. Daha sonra onun kabul etmesi benim açımdan daha bir anlamlıydı. Başına gelenler ve anlatılanlar çok farklıydı. YJŞ saflarına katılması da çok farklıydı. Hêza’yı tanımam bu şekilde gelişti. Ben Hêza’da mücadeleci bir kadın gördüm. Kadınlar karar verdikten sonra nasıl yeniden kendisini yaratabilir bunu gördüm. 

‘Kadınlar yaşamlarını ve mücadelelerini kendileri örgütlüyor’

*Uluslararası birçok festivale katılan Hêza filmine şu ana kadar 15 ödül verildi. Hêza filminde en çok ne dikkat çekiyor?

Hêza gerçek bir hikayedir. Ezidi bir kadın nasıl DAİŞ’e esir düşüyor, neler yaşıyor ve nasıl kurtuluyor ve nasıl direnişini sürdürüyor? Bu gerçeği Hêza filminde insan görebiliyor. Hêza ‘biz kendimizi savunmayı bilmiyorduk. O kadar Ezidi kadın DAİŞ’in eline geçti. Ezidi kadınların öz savunması yoktu’ diyor. Bu gerçek 74’üncü fermanda daha açık görüldü. 2019 yılında Şengal’e gittiğimde Ezidi kadınları ‘Şengal eski Şengal değil’ diyordu. Artık kendi yaşamlarını ve mücadelelerini kendileri örgütlüyorlar. Yaşam sistemlerini kendileri kuruyorlar. Başka birilerine ihtiyaçları yok. Artık kendilerini koruyabilirler.

Hêza Ezidi bir kadın olarak DAİŞ’in elinden kurtuluyor ve YJŞ’ye katılıyor. Ezidi kadınları adına Rakka’yı kurtarma hamlesine katılıyor. Filmde bundan da bahsediyor. Hêza nasıl Rakka’ya gidiyor, nasıl kurtarma hamlesine katılıyor ve nasıl savaşıyor? Herkes bunu soruyor. Gerçekten şimdiye kadar Ezidi kadınları üzerine bir sürü film yapıldı. Fakat Hêza gibi YJŞ’ye katılan ve DAİŞ ile savaşan başka kimse yok herhalde. Bu Hêza’da vardı. Bu nedenle bu çok dikkat çekiyordu. Teknik açıdan filmde sorunlar olabilir. Fakat hikaye, içerik ve Hêza’nın başına gelenler her şeyi tamamlıyor.

Şöyle bir gerçek var ki, IŞİD'den kurtulan birçok Ezidi kadın Avrupa'ya ya da Güney'e gitti. Ama gerçekte bu Hêza’nın başarısıdır, Hêza esir düştüğü yere geri döndü. Yani Şengal’e döndü. Bütün bunlar çok değerli şeyler, seyirci tarafından değerli görülüyor. Küçük yaşta alınıyor. Daha sonra kurtarılıyor YJŞ'ye katılıyor ve intikam almaya karar vererek devrime katılıyor. Bu başarının etkisi izleyiciye de aktarılıyor. Herkesin şunu beklediğine inanıyorum; intikamını almalı. Ama sadece intikam değil, nasıl bir hayat yaşanır. Bu temelde bir özgürlük arayışıydı. Filmde de bu geri dönüşler ile gösteriliyor. Dolayısıyla insanlar bu durumdan etkileniyor.

‘Hêza, tüm Ezidi kadınların hikayesini anlatıyor’

*Film en son 1. Duseldorf Kürt Filmleri Festivalinde, baş eğmeyen bir Ezidi kadını Jin Jiyan Azadi ayaklanmalarının sembolü olan Jina Mahsa Amini ödülü verildi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Festival atmosferi nasıldı?

Benim için mutluluk vericiydi. Çünkü aslında her iki kadın da dirençli kadınlardır. Hêza filmi, Hêza’nın deneyimlerini konu alsa da aslında tüm Ezidi kadınlarının hikayesini anlatıyor.  Dolayısıyla Jina Emini ayaklanmalarıyla birlikte ‘Jin Jiyan Azadi’ sloganını yankılandı. Ancak bu Önder Apo'nun fikriydi ve bugün kadınlar ‘Jin Jiyan Azadi’ sloganıyla bir araya geliyorsa ve bunu tüm dünya duyuyorsa bu Önder Apo'nun fikirleri sayesindedir. Bu fikirle bir araya geldik ve ‘Jin Jiyan Azadi’ sembolü haline gelen Jîna Emini adıyla verilen bu ödül benim için çok anlamlı ve değerlidir.

İnsan bahsettiğinde zorlanıyor. Bu yüzden kadınlar çok bedel verdi. Binlerce devrimci ve mücadeleci kadın bu slogan için yaşamını yitirdi. Benim için de bu ödülü almak bu değerlerin bileşimidir. Bu benim için gurur vericidir.

Duseldorf Kürt Filmleri Festivali Avrupa’da ilk defa yapıldı. Kadın yönetmenlerin festivale katılımı iyiydi. Kadınların katılımları çok iyiydi. Halk büyük bir ilgiyle katıldı. Yönetmenlere sorular soruldu, diyalog geliştirildi. Genel olarak festivalin atmosferi çok iyiydi. Bazı filmlere eleştiriler de gelişti. Sinemada eksiklerimiz nedir, nasıl aşılmalıdır bu konular üzerine tartışmalar yürütüldü. Atmosfer genel anlamda olumluydu.  Umarım Kürdistan'da buna benzer festivaller daha çok olur. Ülkemizde Kürt film festivalleri yaratmamız çok güzel. Bunu hedef haline getirip gerçekleştirmemiz gerekiyor.

Hêza belgefilmi şu ana kadar Boden Uluslararası Film Festivali'nde ‘En İyi Belgesel Film’ ödülünü, Druk Uluslararası Film Festivali'nde (DIFF) ‘En Başarılı Film’ ödülünü, Los Angeles Bağımsız Kadın Filmleri Ödülleri Festivali'nde, Focus International'de, Uluslararası Af Örgütü'nde ‘En başarılı film’ ödülünü kazandı. Sicilya Ambiense Film Festivali'nde ‘İnsan Hakları’ ödülünü, Portekiz Belgesel Film Festivali'nde ‘Don Kişot’ ödülünü, Barselona Film Festivali'nde ‘En İyi Kadın Yönetmen’ ödülünü, RED Film Ödülleri'nde ‘En İyi Belgesel’ ödülünü kazandı. Son olarak olarak Almanya'nın Düsseldorf kentinde düzenlenen 1. Düsseldorf Kürt Film Festivali'nde ‘Jina Emini’ ödülüne layık görüldü.