Süveyda’da ‘Sesler 2’ Projesi: Kaybolan kadınların sesleri sanatla duyuruldu
Süveyda’da kadın sanatçılar ve hukukçular, kaybolan kadınların sesini topluma duyurmak için şarkı, eğitim ve sosyal medya kampanyalarıyla adalet çağrısı yaptı.
					ROCHELLE JUNİOR
Süveyda- Suriye’nin Süveyda kentinde, kadın sanatçılar ve hukukçuların öncülüğünde hayata geçirilen “Sesler 2” projesi, zorla kaybolan kadınların sesini topluma ve dünyaya duyurmayı hedefleyen anlamlı bir kapanış etkinliğiyle tamamlandı. Proje kapsamında kadınlar hem şarkılarıyla hem de farkındalık çalışmalarıyla kaçırılan kadınların yaşadığı acıyı görünür kıldı ve toplumsal adalet çağrısı yaptı.
“Puzzle” adlı gönüllü grubun kurucularından Lamis Cudiye, kampanyanın çıkış noktası hakkında “Biz ‘Puzzle’ ekibi olarak sanata toplumda değişim yaratma ve düşünme alanını genişletme gücü atfediyoruz. ‘Sesler 2’ projesi, kadınların hikayelerini ve acılarını konu alan ‘Sesler 1’ korosunun devamı niteliğinde; ancak bu kez kapsamını genişleterek tam bir savunuculuk kampanyasına dönüştürdük” şeklinde konuştu.
Saldırılara karşı çığlık
Kadın katılımcılar, savunuculuk ve kampanya planlama konularında yoğun eğitimler aldıktan sonra, sözlerini ve bestelerini kendilerinin yaptığı dört şarkı hazırladı. Bu şarkılar, Temmuz ayında Süveyda’da yaşanan kanlı olaylar sırasında şiddet, cinsel saldırı ve kaybolmaya maruz kalan kadınların hikayelerini anlattı. Lamis Cudiye, “Bu şarkılar sadece birer sanat ürünü değil, zorla kaybetme, öldürme, yerinden etme ve cinsel şiddete karşı birer çığlıktır” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kadınların bir kez kaçırılıp ikinci kez unutulmasını ya da toplumdan dışlanmasını reddediyoruz. Adalet, hesap verme ve gerçeğin ortaya çıkarılması çağrımız sürüyor.”
‘Kadınların kaybolmasına sessiz kalmayacağız’
Avukat Hedil Selman da kampanyanın amacını “Bu kampanya, Süveyda saldırısı sırasında kaçırılan kadınların dosyalarını yeniden gündeme getirmek için başlatıldı. Ne yazık ki aradan geçen zamana rağmen çoğunun akıbeti hala bilinmiyor” sözleriyle anlattı. Hedil Selman, “Sözler, müzik ve sanat aracılığıyla bu kadınların sesini topluma duyurmaya çalışıyoruz. Onlar eksik veya damgalı değil; uğradıkları her şeye rağmen insani ve toplumsal haklarının tamamına sahipler” dedi. Hedil Selman ayrıca, kaçırılmadan kurtulan kadınlara yönelik toplumsal önyargı ve duygusal baskılarla mücadele edilmesinin önemini vurgulayarak “Toplumun onlara destek olması, adalete giden yolda temel bir adımdır” diye ifade etti.
‘Suriye’de adaletin sağlanmasını diliyoruz’
Proje katılımcılarından Lana Duwara, “Sesler 2”nin ilk aşamanın doğal bir devamı olduğunu ancak bu kez daha derin bir anlam taşıdığını belirterek “Amacımız, kayıp ve kaçırılmış kadınların sesi olmak, hikayelerini görünür kılmaktı. Mesajımızın ulaşmasını ve bu kadınların evlerine dönebilmelerini diliyoruz. Onlar toplumun bir parçasıdır; dışlanmamalı, korunmalıdır” dedi. Lana Duwara, “Bu kampanya bizim için bir barış ve umut mesajıdır; Süveyda’da ve tüm Suriye’de adaletin sağlanmasını diliyoruz” şeklinde konuştu.
Dijital görseller hazırlandı
Kampanya yalnızca müzikal performanslarla sınırlı kalmadı. Şarkılar dijital medya platformlarında yayınlandı, farkındalık yaratmak için bilgilendirici medya içerikleri ve hukuk temelli materyaller üretildi. Ayrıca, 1325 ve 1820 sayılı BM kararlarının altı çizildi. Bu kararlar, silahlı çatışmalarda kadınların korunmasını ve hak ihlallerinden sorumlu olanların yargılanmasını öngörüyor. “Puzzle” ekibine göre kampanyanın amacı, bu uluslararası kararların toplum ve kurumlar düzeyinde uygulanması için baskı oluşturmak ve sanatı kadın haklarını savunan bir araç haline getirmekti.
‘Sanat adalet için bir alan’
Kapanış oturumunda katılımcılar, kampanyanın etkisi ve gelecekte genişletilme olanakları üzerine fikir alışverişinde bulundu. Katılımcılardan biri şu soruları dile getirdi: “Bu şarkılar topluma yeterince ulaşabildi mi? İnsanlar artık kaçırılan kadınlara önyargısız, insanca bakabiliyor mu? Bu çabalar gerçek bir yasal ve toplumsal değişim yaratabilir mi?” Yolun hala uzun olduğunu belirten kadınlar, “Sesimizin olabildiğince geniş bir kitleye ulaştığını umuyoruz” diyerek, sanatın sadece eğlence değil, adalet için de bir alan olabileceğini vurguladılar.