Nazan Azeri’nin yeni sergisi İstanbul’da: ‘İçimdeki Şarkılar’

Mavi-kırmızı renkleri kullandığı fırçasıyla kültür-doğa karşıtlığı ile kurgulanmış eşitsizlikleri sorgulayan Nazan Azeri, Loft Art’taki yeni sergisiyle içindeki şarkıları, eserleri görmek, izlemek, dinlemek fırsatını sunuyor.

Z. PINAR EROL

İstanbul- Sanatçı Nazan Azeri’nin "İçimdeki Şarkılar" sergisi İstanbul Levent’te yer alan Loft Art’ta 1 Aralık’a kadar ziyaretçilerini ağırlıyor. Sergi sanatçının son dönem eserleriyle birlikte 30 yılı aşkın süredir ürettiği resim, fotoğraf ve video gibi farklı türlerden çalışmalarından seçkiyi bir araya getiriyor.

Kültür-doğa karşıtlığının ötesinde

Nazan Azeri’nin 2021 yazında başlayarak el yapımı kâğıt ve kumaş üzerine akrilik boyayla yaptığı serisindeki eserlerde iki renk hâkim; mavi ve kırmızı.

“Unutulmuş Zaman ve Şimdi” isimli, doğa-kültür ikiliğine bir başkaldırı olarak üretilmiş bu seride kültür eril/mavi ile doğa dişil/kırmızı karşıtlığı ile kurgulanmış. Sanatçı, eşitsizlik üreten sistemleri sorguluyor. Bu resimlerde kurgulanan evrende kedi, köpek, tavşan, geyik gibi hayvanlar, kadınlar ve bebeklerle bir aradalar.

Sanatçının yeni başladığı seramik çalışmalarında da sürdürdüğü bu serinin dışında, benzer temaların işlendiği eski çalışmalarından güçlü bir seçkiye de yer verilmiş sergide.

Savaşa tepki, yaşam-ölüm ikiliği

2002 yılında Irak Savaşı karşısında yükselen tepkiler Nazan Azeri’nin çalışmalarına oyuncak silahların üzerini çiçeklendirdiği, “Hatırlıyorum” isimli bir çalışma ile yansımış. Ve bu çalışmadan başlayarak sanatçının yaşam-ölüm ikiliğini yansıtan, çarpıcı anlatımlı üçlemesi ortaya çıkmış. Nazan Azeri bu serinin ikinci işi olan “Dönüşüm” adlı çalışmasında oyuncak bebeklerin üzerinde mercimek yetiştirerek dönüşümü fotoğraflamış.

Üçlemenin son halkasında ise bu sanatsal süreci kendi bedeni üzerinde tekrarlamış. “Büyümek” isimli bu son performansta şeritler halinde pamukların içinde yetiştirdiği mercimekleri kendi bedeni üzerine her gün giyen sanatçı, sürecin sonunda aşamaları gösteren üç fotoğrafı seçerek performansı bizlere aktarmış.

Fotoğraflı performanslardan bir seçki

Nazan Azeri’nin “Bennesneler” isimli fotoğraflardan oluşan serisinde ise çeşitli ev eşyalarındaki yansımalarında sanatçının komşusunun yüzünü görüyoruz. Bir ev kadınının ev işlerinde kullanılan nesnelerin üzerindeki yansımasında kendi imgesini arar görüntüleri son derece çarpıcı ve akılda kalıcı.

“Öznebenkahraman” serisi süper kahraman Superman’i mercek altına alıyor. Üzerine Superman karakterinin bir fotoğrafı basılmış bir tişört bu performansta yıkanmış, asılmış, ütülenmiş. En sonunda ise Superman tüm bu ev işlerini yapmış olan kadının yüzüne bir yumruk atmakta.


         
        

“Nesnebenhermafrodit” adı verilmiş serinin fotoğraflarında kullanılan nesne de bir futbol topu. Seri toplumsal erkekliğin bu simgesini başörtüleri ve peruklar gibi kadınlara özgü aksesuarlarla birleştiriyor.

Annemin Gelinliği Örtemeyen ve diğer videolar

Nazan Azeri’nin kullandığı bir diğer çarpıcı anlatım biçimi de video işler. Kullandığı nesneler yine oyuncaklar, annesinin gelinliği, çatal kaşıklar, makyaj malzemeleri ve benzerleri.

“Bebek” (2000) ve “Bir Gün” (2001) isimli video işler ve annesinin gelinliğinin bir ağacın dalına takılmış olarak hem çok güçlü bir şekilde hem de çaresizce güçlü rüzgarda çalkalandığı “Annemin Gelinliği Örtemeyen” (2009) çalışmaları sergide izlenebiliyor.

1 Aralık tarihine kadar açık kalacak olan sergi kapsamında 2 Kasım Cumartesi günü saat 15:00’da gerçekleşecek sergi konuşmasında sanatçı Nazan Azeri, küratör Nergis Abıyeva ve yazar Uraz Kızıl bir araya gelecek.

‘Kadına bu kadar şiddetin olduğu bir yerde insanın bedeni de tepki veriyor’

Nazan Azeri’ye bu son serginin kendisinde nasıl duygulanımlar yarattığını ve sanatsal üretimi nasıl gördüğünü sorduk.

“Bu aslında bir ömür harcanmış bir sanat hayatının içerisinden küçük bir kesit,” diyor sanatçı ve ekliyor:

“Şöyle bir özelliği oldu bu serginin. 2000-2003 yılları arasında ürettiğim işlerden bir tutam seçtik ve 2021’den itibaren ürettiğim 7-8 resimle son işlerim daha geniş olarak yer aldı. İnsan baktığı zaman ortak noktaları görüyor… Biçim farklı da olsa ortak bir zihin ve iç dünyasından yol aldığı hissediliyor. 24 yıl geçtiğinden dolayı bunlar genç nesil tarafından bilinmiyor, ilk defa sergileniyor. Gençlerle bağ kurması, onlara hala hitap ediyor olması, kataloglanması, yeni nesle ulaşması memnuniyet verici.

Dünya sanatçının içinde yansır

Kendi merak ve içgüdülerimle gittiğim yolların nasıl paralellik gösterdiğine de şahit oldum. Sanatın saf olması gerekiyor, dışarıdan müdahalelere kapalı olması. Aslında dünyanın düzenine karşıda sanatçı ses veriyor... Düzen bir süre sonra yetmiyor, insanları sıkıntıya sokuyor... Benim için sanat sanatçının herhangi bir dış yönlendirme olmadan üretmesidir. Kimse çağını aşamaz. Sanatçının yaptığı çağını biraz daha erken hissetmesidir. Dünya sanatçının içinde yansır ve sanatçı bütün donanımıyla buna imgesel, simgesel, metaforik olarak yanıtlar verir. Biz buna sanat diyoruz. Dünyanın bedensel olarak algılanması, bilinmeyenden çıkması… Ben kavramsal sanat yapmıyorum. Bir konsepte göre iş üretmiyorum. O alanıma müdahale ettirmiyorum. O alanın saf kalmasını, bozulmadan kalmasını istediğim için müdahale edilmesini istemiyorum. Yoksa içi boşalır.

Böyle bir coğrafyada, kadına bu kadar şiddetin olduğu bir yerde insanın bedeni de tepki veriyor; beden de çünkü düşünüyor. Nasıl kaşınıyoruz örneğin. Sanat da sanat yoluyla tepki veriyor. Kendi içinde ya bir soru haline getiriyor yahut bir öneri haline getiriyor. Ya bozuyor üretiminde, benim bebeklerle oynamam gibi… Tabi bu düzen bozmalar sanat çerçevesinde düzen bozmalar.”

1 Aralık tarihine kadar açık kalacak olan sergi kapsamında 2 Kasım Cumartesi günü saat 15:00’da sanatçı Nazan Azeri, küratör Nergis Abıyeva ve yazar Uraz Kızıl’ın bir araya geleceği sergi konuşması gerçekleştirilecek.

Nazan Azeri hakkında

Nazan Azeri 1975 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. Bir süre avukatlık yaptıktan sonra 1989 yılında Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim bölümüne girdi. 1994-1996 yılları arasında Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde “Batılılaşma Hareketleri İçerisinde İlk Kadın Ressamlar” konulu master tezini bitirdi. 1996-2000 yılları arasında ise “Görsel Sanatlarda Oyunsallık: Rönesans-Dada-Sürrealizm” isimli tezi ile doktorasını tamamladı. Sanatçının çalışmalarına http://www.nazanazeri.com.tr adresi üzerinden ulaşılabiliyor.