Lübnan ve Filistin halklarının acıları "Kalpteki Filistin’de” buluşuyor

Lübnan’da sinema salonları önce Liman patlaması ardından pandemi ve ekonomik krizin derinleşmesi derken uzun süre kapalı kaldı. Yavaş yavaş günlük yaşamın akışına kavuşmaya çalışıtğı Lübnan’da sinemaya Filistin soluğu ve duyarlılığı ile perdeler açılıyor. 4 ve 12 Haziran tarihleri arasında Metropolis Sinema Derneği öncülüğünde başta 12 Filistinli mültecinin kaldığı kamplarda ve çok sayıda sinema salonunda “Kalpteki Filistin” başlığı ile film gösterim festivali düzenleniyor.

CAROLİNE BAZZİ

Beyrut- İşgal, savaş, yıkım ve yağmanın olduğu Filistin topraklarını beyazperdeye taşırmaya çalışan ve dünyaya sanat ile anlatmaya çalışan Filistinli yönetmenler ve sinema gayreti yadsınamaz bir gerçekliktir. Beyrut’ta 12 yıl önce kuruluşunu gerçekleştirmiş olan ve hiç bir kar amacı gütmeyen Metropolis Sinema Derneği, pandemi ve Gazze saldırıları ardından aktif faaliyetlerine tekrar start verdiğini duyuruyor. Dernek, şu günlerde “Kalpteki Filistin” isimli Lübnan ve Filistin ortak yapımı filmlerin gösterimlerini yapmaya hazırlanıyor.

Metropolis Sinema Derneği kurucu üyelerinden Lübnanlı yönetmen Zina Sfeir, “2019 Ekim ayından bu yana ciddi bir ekonomik kriz ile karşı karşıyayız, bu da üretkenliğimizi çok etkiledi. Pandemi ve savaşın üst üste gelmiş olması, Beyrut Limanı’nın infilak etmesi hayatın akışını olumsuz etkiledi” diyor. Metropolis Sinema Derneği’nin 2006 yılında kurulduğunu ve kurulduğu iki yıl zarfında Medine Tiyatrosu çatısında çalışmalarını yürüttüğünün altını çiziyor Zina Sfeir.

“Asla kar amacı gütmeyen bir kuruluş olduk. Bugün ise hummalı bir çalışma ile savaş ve pandeminin ardınan ‘Filistin in the Heart’ ile çalışmalarımıza devam ediyoruz. Geri dönüyoruz.12 Haziran tarihine kadar çeşitli film gösterimleri ile acılarımızı tazeleyeceğimiz kadar, umudumuzun da olduğunu hatırlayacağız. Sidon'daki Sevilla Cinema, Hammana'daki Artist's House gibi ortaklarımız vardı ve başka açık yerler arıyorduk. Pandeminin yayılması nedeniyle sinema salonları tekrar tekrar kapanıyordu, ta ki liman patlamasına kadar bu da üzerine eklenince çok sayıda çalışamız askıya alındı, projelerimizin takibini yapamaz olduk.”

“Bizler bölgede yaşanan her savaşın parçasıyız”

Lübnan’da virüs salgınının azalması ve yaşamın yavaş yavaş normal akışa kavuşmaya başlaması ile kollarını sıvadıklarını belirtiyor Zina, “Bizler bölgede yaşanan her savaşın bir parçasıyız. Kendimizi asla bunun uzak bir noktasında görmüyoruz. Filistin ve Filistin halkı, İsrail’in gazabanı yaşayan başlıca Arap ülkesi oldu. Elbette filmlerimizin çoğunda bunu işleyen teması olanları seçtik. Beyrut Film Günleri Festivali'nde göstersek de sanatsal bir şekilde sunulmuş bir belgesel olan Raed Andoni'nin ‘Hayalet Avı’ adlı belgeselini de yeniden izliyoruz. Film, İsrail hapishanelerindeki tutukluların hayatlarını konu edindiği için, filmin kahramanları oyuncu değil, İsrail hapishanelerindeki eski tutuklulardır.” diyerek gösterimini yaptıkları filmlerin başlıcalarından örnekler veriyor.

Usta yönetmen, Filistin insan hakları örgütlerinin verilerine göre İsrail’deki tutuklu Filistinli sayısının 4 bini aştığını söylerken yalnızca Ocak ayında 93’ü çocuk, 8’i kadın 456 Filistinlinin tutuklandığını da hatırlatıyor.

Zina Sfeir, "Filmleri seçerken herhangi bir zorlukla karşılaşmadık, çünkü bu filmlerin şirketleri ile gösterim anlaşması yaptık. Hatta bazı film dağıtım şirketleri proje kar amacı gütmediği için ücretsiz olarak gösterebileceğimizi söylediler. Bazı şirketler sembolik ücretler alırken, bazıları film gösterimlerinin yoğun olması nedeniyle salon bile sağladı” diyerek bundan büyük mutluluk duyduklarını aktarıyor.

Lübnan’daki 12 Filistin kampında film gösterimleri

Zina Sfeir, film gösterimlerinin çok boyutlu olduğunu bunlardan bir boyutunun ise Filistin mülteci kamplarında da yapılacağını hatırlatıyor. İki gün boyunca Arap Folklor Bilgilendirme Merkezi ile işbirliği içerisinde çalışarak çok sayıda filmin buralarda da gösterileceğini aktardı. Şu hatırlatmayı da yapıyor Zina Sfeir, “Lübnan nüfusunun yüzde 11’ini Filistinli mülteciler oluşturuyor. toplam 12 kamptan bahsediyoruz ve evet hepsinde film gösterimleri programlamasını yaptık bunun için kalabalık bir ekip ile çalışıyoruz” diye konuştu.

Filistin’de sinema ve sinemacılar...

Filistin sineması üzerine de değinen yönetmen; "Filistin'de her zaman büyük bir sinema tarihi olmuştur ancak Filistin film arşivinin İsrail işgali tarafından yakıldığını hatırlatalım. Batı Şeria'da film enstitüleri var ve Ramallah Sinema Günleri gibi film festivalleri var, yani sinema filmleri yapmak için bir çekirdek var ve evleri soyulan ve Filistin'i terk etmeye karar veren yönetmenler var. Bu yönetmenler ve sinema ile uğraşanlar yurt dışında eğitimler aldı ve Filistin’e tekrar dönerek burada tekrar sinemayı inşa etmeye çalışıyorlar.”

38 bin film ve 2,7 milyon fotoğraf, 96 bin ses kaydı yağmalandı!

Filstin sinemasına dair şu verileri de sunuyor bize Zina, “1948'de toplanan 38.000 film, 2,7 milyon fotoğraf, 96.000 ses kaydı gibi çok sayıda Filistin arşivi bulunuyordu. Peki bunlar ne oldu dersiniz? Hepsi yakıldı ve yağmalandı, bazılarının İsrail ordu depolarına kaldırıldığını düşünüyoruz” dedi.

Sinema alanında ulusal ve uluslararası ortaklıklar yapıyorlar

Derneklerinin, ulusal ve uluslararası çapta çok sayıda ortaklığı bulunduğunu belirten Zina, “Beyrut Locarno Uluslararası Film Akademisi de dahil olmak üzere birçok ortaklığımız var ve bu Akademi'nin İsviçre Locarno Festivali ile ortaklığı var, yapım konusunda bilgili gençleri hazırladığımız ve Arap ve bağımsız filmlerin Arap bölgesinde dağıtılması için eğittiğimiz atölye çalışmaları düzenliyoruz. Filmlerimizi ve dağıtımını yaptığımız filmleri göstermenin yanı sıra Berlin Festivali ve Cannes, Beyrut Animasyon Festivali ile işbirliği yapıyoruz.”