Kültür ve sanat etrafında kadın topluluğu: Hîlala Zêrîn
Kobanê şehrindeki Hîlala Zêrîn Hareketi merkezinde, onlarca genç kadın ve çocuk özgün bir sanat topluluğu oluşturarak ana- kadın kültürünü canlandırıyor.

BERÇEM CÛDÎ
Kobanê- 2016 yılında kurulan Hîlala Zêrîn Kadın Kültür Sanat Hareketi, bölgedeki kadınların kültürel, sanatsal ve edebi çatısı olarak karşımıza çıkıyor. 2018 yılında resmi açılışı yapılan Kobanê şehrindeki Hîlala Zêrîn Merkezi, kadın ve çocukların özgün kültür ve sanatlarını öğrenmeleri, geliştirmeleri ve korumaları için bir merkez.
Özgün kadın sanatı: Hîlala Zêrîn
Hîlala Zêrîn Merkezi, müzik ve geleneksel çalgılar, kültürel resimler, kadın heykelleri ve çiçeklerle dekore edilmiş. Kadınlar her türlü sanatı öğrenmeye istekli ve bu sayede özgün kültürlerine sahip çıkabiliyorlar.
Merkezin bir odasında bir grup dansçı prova yaparken, diğer tarafta bir grubun sesleri geliyor ve tef, erbane, gitar ve zillerin ritimleri insan ruhuna eşsiz duygular yaşatıyor.
Kültürel ve sanatsal tanınma ve kimliğe açılan bir kapı haline gelen Hîlala Zêrîn, Kürt folklorunu, müziğini, kültürünü, edebiyatını ve sanatını seven bir nesil yaratıyor. Halkların kültürünü, dilini ve kimliğini inkâr eden ve yok eden kapitalist modernitenin saldırılarına bir yanıt niteliğinde büyüyor.
Kadın kültürü ve sanatıyla tepkilere karşı mücadele
"Hîlala Zêrîn, kadın kültürü ve sanatının aktığı bir yer haline geldi" diyen sanatçı Şerîn Ararat, merkezi şöyle anlatıyor:
"Yaklaşık 10 yıl önce kadınların sanat ile ilgilenmesi ayıp sayılıyordu, hatta birçok aile yasaklıyordu. Ancak devrimin ilerlemesiyle, kadın bilincinin eğitimi ve başarılarıyla bu engeller aşıldı. Artık kendimizi hangi alanda bulursak bulalım, hemen oraya yöneliyor ve sanatımızı ortaya koyuyoruz. Bu nedenle devrimimiz, kadınların geleceği için büyük bir umut ve destek olan büyük bir fırsattı."
'Sanat birlik yaratır’
Şerîn Ararat, sanatın etrafındaki topluluğun bir duygu ve fikir birliği olduğunu söylüyor ve şöyle devam ediyor: "Topluluğumuz ve merkezdeki buluşmamız çok ilginç ve anlamlı, her birimiz bir aileden ve bir mekândan geliyoruz. Ama bizi bir araya getiren ve birleştiren şey kültür ve sanat."
Aynı zamanda Kobanê Üniversitesi'nde Hukuk okuyan Şerîn Ararat, "Sanata olan sevgim tüm engelleri aşmamı sağlıyor" dedi.
Şerîn Ararat, konuşmasını herkesin toplumsal engellere ve geri kalmışlığa karşı mücadele ederek sanat alanına yönelmesi gerektiğini belirterek tamamladı.
Çocuklarıyla aynı sanatsal alanda gelişiyor
Sanatçı Silava Bozo, deneyimini şöyle dile getirdi: "Kadınların sanat alanında bir örgütlenmesi olmadığı için Hîlala Zêrîn Hareketi'nin kuruluşunun başlangıcında zayıflıklar ve sorunlar vardı. Ancak son yıllarda büyük bir aşama kaydedildi ve artık çalışmalarımız açısından ilerliyoruz."
Anneliğe dikkat çeken Silava Bozo, anne olmanın bir fırsat olduğunu ve hayatını durdurmak yerine daha güçlü ve akıcı bir şekilde katılması gerektiğini belirterek, "En büyük çocuğum 4 yaşında ve şimdi hangi şarkıyı söylersem söyleyeyim, sanatsal eğilimlerim nerede olursa olsun, o da benimle aynı şeyi yapıyor. Bu nedenle çocuklarıma sanat alanını tanıtabildiğim ve onlar için güçlü bir kültürel temel oluşturabildiğim için mutluyum" dedi.
‘Çocuklar kültür ve sanatla iç içe olmalı'
Silava Bozo, her çocuğun bir müzik aletine sahip olması gerektiğini vurgulayarak, "Bence kültür ve sanatla iç içe olan bir toplum en başarılı toplumdur. Çocuklarımız çalışmak, sokakta olmak, telefonla uğraşmak ve çocukluklarını kaybetmek yerine, her çocuğun bir müzik aleti olsaydı nasıl bir nesil inşa edilirdi? İşte bu nedenle merkezimiz bilim insanı, sanatçı ve aydın bir nesil yetiştirmek için bu fırsatı yarattı" diye konuştu.
'Sanatımızı gizlemeyelim, hayatı güzelleştirelim'
Silava Bozo, kadın sanatının gizlenmemesi veya görmezden gelinmemesi gerektiğini belirtti. Sanatın hayatın dili olduğunu ve hayatın da kadınlarla yankı bulduğunu belirten Silava, sözlerini şöyle tamamladı: "Kadınlar olarak, Önder Apo'nun fikirleri ve sanatımızla özgün kültürümüzü temsil ediyoruz. Aynı zamanda şarkılarımız, tiyatromuz, dansımız ve müziğimizle devrimimizi koruyan bir kalkan oluyoruz. Sanat hayatın dilidir ve bu dil aracılığıyla halkımızın duygularını, sevinçlerini, üzüntülerini ve öfkelerini paylaşıyoruz."