Fas’ta kadınlar ‘Sığınak’ oyunu ile şiddete karşı farkındalık yaratıyor

Gerçek hikayelerden yola çıkılarak hazırlanan ‘Sığınak’ oyununun şiddete maruz kalan kadınların yaşadığı gerçekliği anlattığını belirten Faslı sanatçı Zainab Al-Qadiri, sanat yoluyla toplumda bir değişim yaratmaya çalıştıklarını söyledi.

HANAN HARITE

Fas- Faslı sanatçı Zainab Al-Qadiri, tiyatro, sinema ve televizyonlardaki kadın imajının hâlâ erkek hegemonyasına tabi olduğunu ancak buna rağmen değişen zihniyetlere katkı sağlayacak eserler üreterek mücadele sürecine giren yeni bir neslin bulunduğunu söyledi. Fas toplumunda kadınların maruz kaldığı şiddetle mücadele etmek için sanatın önemli olduğunu kaydeden Zainab Al-Qadiri, Arlakan Tiyatro Grubu'nun, evlilik içi şiddetin çeşitli biçimlerini konu aldığını ifade etti. “Sığınak’ oyununun Belçika’dan bir kadın derneğinin dosyalarından alınan gerçek hikayelere dayandığını dile getiren Zainab Al-Qadiri, konu hakkında ajansımızın sorularını yanıtladı.

*Oyun şiddetin çeşitli biçimlerine maruz kalan bir grup kadının dünyasını özetliyor. Bize oyunu anlatır mısınız?

Sığınak oyunu, tüm toplumlarda yaygın olan şiddet olgusuna karşı alarmı çalan, kadına yönelik şiddetin belirli bir toplumla sınırlı olmayan, küresel bir olgu olan, gerçekliğin acılığını, ciddiyetini aktaran bir oyundur. Adaletsizliklerin ve bu dünyanın farklı yerlerinde kadınların evlenirken yaşadıkları eziyetleri vahşeti anlatılıyor. Sığınma evinde çocuklarıyla birlikte kalan genç kadınların hikâyesi anlatılıyor. 15 yıl sonra sığınma evinin önüne gelen çocuklar, annelerinin acılarının duvarların esiri olmaması için tüm sırlarını dünyaya anlatacaklarına söz verdiler. Yazım çalışması, Belçika’da kadın ve göçmenlik sorunlarıyla ilgilenen bir dernek ile oyunun yönetmeni ve kadın aktivistler arasında geçen bir diyalogun ardından tesadüfen ortaya çıktı. Yıllarca kapalı kalan gerçekçi dosyalar yeniden konuşuldu. Oyunun ilk gösterimi 26 Ekim'de Arlakan Tiyatro Grubu tarafından Fas'ın Muhammediye kentindeki Sanat ve İnsan Bilimleri Fakültesi ortaklığıyla gerçekleştirildi.

*Kadın sorunlarına odaklanıyorsunuz. Sanat yoluyla erkek egemen zihniyete karşı bir mücadele yürütülebilir mi?

İnsanlar üzerinde büyük bir öneme ve etkiye sahip olan tiyatro da dahil olmak üzere sanatın genel olarak topluma mesajı etkilidir. Bu sayede karar alıcılara, topluma ve ailelere, kadına yönelik var olan aykırı kalıp yargıların değiştirilmesine yönelik mesajlar iletilebilir. Özellikle Faslı kadınların bugün bakan, siyasi yetkili ve liderlik pozisyonlarına sahip oldukları göz önüne alındığında, kalkınmanın bir çözümü var. Kadın sanatçılar ve aydınlar olarak, ister tiyatro, ister televizyon, ister sinema aracılığıyla mücadele sürecine katılmalıyız. Sanat, birçok biçimiyle aslında yaratıcılık için önemli araçtır ve zihniyetleri değiştirme yeteneğine sahiptir.

Mesaj vermek, kadın haklarını savunmak, adaletsizlik ve şiddetle mücadele etmek için sanattan faydalanmak mümkündür, çünkü izleyici her türlü sanatta sunulandan etkilenir, taklit eder ve günlük davranışının bir parçası haline gelir. Sanat tüm gruplar, yaşlar ve toplumun tüm kesimleri arasında tüm yaşam tarzlarında eşitliğin benimsenmesine yönelik bir teşvik sağlıyor.

Oyunda çeşitli şekillerde şiddete maruz kalan bir grup kadın gerçeğini somutlaştırdık. Nasıl oluyor da 2023 yılında hala çeşitli biçimlerde şiddete maruz kalıyoruz? Bu nedenle oyunun yönetmeni, devam eden şiddet olgusunun nelere yol açtığı konusunda farkındalık yaratmaya yönelik bir metodoloji benimsemeye ve alarm vermeye karar verdi. Ailede eşitliği, çocukların eşitlik değerleriyle yetiştirilme süreçlerini, erkek egemen zihniyetten kaynaklı sorunlarla yüzleşilmesi, şiddet ve ayrımcılık söylemleriyle yüzleşilmesi, toplumun kadınlara dayattığı gelenekler gibi konulara dikkat çekiyoruz. 

*Sanatsal çalışmalar genellikle kalıplaşmış kadın imgelerine dayanıyor. Sizce bunun sorumlusu kim?

Tiyatro, sinema ve televizyondaki kadın imajının gerçekliğinden bahsederken, kadınların toplumun kendilerine kısıtladığı görevleri yerine getirerek çeşitli rollerde göründükleri için hâlâ erkek egemenliğine maruz kaldıklarını fark ediyoruz. Korkuyorlar, sokaktayken kendilerini güvende ve özgür hissetmiyorlar çünkü tacize ve şiddete maruz kalmaktan korkuyorlar. Bazı sanat eserlerinde ise kadınları rolü ev hanımlığına indirgeniyor. Partneriyle sorunları olduğu için iş ve ev arasında denge kurmaya yönelik hiçbir çözüm önerilmiyor, çünkü kadınlara önemli roller vermeyen ve sorunlarıyla adil bir şekilde ilgilenmeyen toplumsal yargılar mevcut.

Sanatsal çalışmalarda kadın kalıplarının sürdürülmesinden kimin sorumlu olduğunu konuştuğumuzda, konunun yazıdaki sorunlarla ilgili olduğunu düşünüyorum, buna rağmen hayatlarının çeşitli yönlerinde başarılı kadınların yer aldığı eserlerin de olduğu inkar edilemez. Kadın sorunlarına el atmaya başlayan yeni bir neslin var olduğunun altını çizmek istiyorum. Kadınların toplumda maruz kaldığı şiddet ve tacizle bir grup sanatsal çalışmayla mücadele ediliyor ve elbette ki hedef toplumsal değişim ve dönüşüme katkıda bulunmaktır.

*Çeşitli alanlardaki tüm faaliyetler arasındaki feminist dayanışma ve koordinasyon kadının statüsünü geliştirebilir mi?

Toplumlarımızdaki kadınların daha iyi bir yaşamı hak ettiği gerçeğinden yola çıkarak feminist dayanışma ve çeşitli sivil, politik, sanatsal, kültürel ve diğer faaliyetler arasındaki koordinasyon, kadının statüsünü geliştirmek için çok önemlidir. Çünkü dayanışma kadınların mücadelelerini bilmemize yardımcı olur. Nasıl sorunlarla karşılaştıklarını ve bu sayede deneyimler kazandıklarını anlatmak istiyoruz. Tıpkı kadınlarla dayanışmanın şiddete direnme yeteneklerini arttırdığı gibi… Özellikle bu dayanışmanın kolektif eylem çerçevesinde örgütlenmesi, farkındalık kampanyalarının yürütülmesi, ayrımcılığa dayalı toplumsal kültürün yarattığı tüm engellerin ortadan kaldırılması ve şiddetin son bulması için çalışıyoruz.

Koordinasyondan bahsederken, oyunun yönetmeni ile oyunun ortaya çıkmasına katkıda bulunan çeşitli aktörler arasında bu koordinasyon sağlanmasaydı ‘Sığınak’ oyununun sunumu gerçekleşemezdi. Bu açıdan bakıldığında, kadınların sorunlarına ışık tutmak ve çözüm bulmak, böylece dünyanın her yerinde kadının statüsünü iyileştirmek için eşgüdüm ve dayanışma gerekli ve acildir. Kadın meselelerinde zafer kazanmak, ayrımcılığa ve adaletsizliğe dayalı toplumsallaşmayı aşmak için büyük çaba göstermemizi, dayanışma araçlarını geliştirmemizi, ulusal ve uluslararası ağlar oluşturmamızı ve çok partili koordinasyon yapmamızı gerektiriyor.

*Kadına yönelik şiddetle mücadele için ‘16 Günlük’ kampanyanın yürütüleceği günlerdeyiz. Sizce şiddeti ortadan kaldırmak için yasa çıkarmak yeterli mi?

2018 yılında çıkarılan kadına yönelik şiddetle mücadeleye ilişkin 13-103 sayılı Kanun, Faslı kadınlar için bir kazanç olarak değerlendiriliyor ancak onaylanmasına rağmen Fas toplumunda kadına yönelik şiddet olgusuna son veremedi. Gerçekte uygulanmasının karşılaştığı pek çok zorluk nedeniyle şiddetin her türlüsüne maruz kalıyoruz. Sığınak oyununda değindiğimiz evlilik içi tecavüzden bahsettiğimizde, şiddet karşıtı yasa açıkça evlilik içi tecavüzden bahsetmiyor ve bu tür tecavüz özel bir metinle suç sayılmadığından evlilik içi tecavüze karşı yasal koruma sağlamıyor. Fas, Faslı kadınların durumunu iyileştirme ve haklarını güvence altına alma ve Aile Kanunu'nun gözden geçirilmesi ve değiştirilmesi için çalıştaylar açma yolunda ilerlerken, şiddet karşıtı yasanın da değiştirileceğini ve insan hakları ve kadın örgütlerinin bu konuda çalışacaklarını umuyoruz. Karar vericilerin bu yasanın değiştirilmesi konusunda çalışmaları için baskı yaparak daha fazla çaba gösterilmeli. Bu yasa onların önlenmesini ve korunmasını sağlar.