'Mucize Kız’: Küllerinden yeniden doğan bir direnişin öyküsü
Çocukken yaşadığı yangınla büyük bir travma yaşayan Rama Al-Dreimli’nin acılarla örülü yaşamı, uluslararası ödül kazanan “Mucize Kız” filmine ilham verdi. Film, Gazze’deki yıkımın ortasında bile susmayan Filistinli kadınların sesi olarak yankılandı.

NAGHAM KARAJEH
Gazze- Gazze’deki yıkım ve ablukaya rağmen, “Mucize Kız” adlı kısa film, Gazze’nin sesini duyurabildi. Yönetmenliğini Dima Zahd’ın üstlendiği, yardımcı yönetmenliğini Maram Alian’ın yaptığı ve senaryosunu Zahra Qassas’ın kaleme aldığı film, savaşın ve yıkımın ortasında Filistinli kadınların gösterdiği direncin güçlü bir anlatımı olarak öne çıkıyor. 6 dakika 41 saniye süren film, çocukluğundan bu yana ölüme meydan okuyan, soykırımın dehşetine karşı olağanüstü bir sabır ve kararlılıkla direnen bir kızın hikâyesini merkezine alıyor.
Filistinli kadınların yaşam mücadelesini anlatıyor
"Mucize Kız", tüm öldürme ve ötekileştirme girişimlerine rağmen, Filistinli kadınların yaşam mücadelesinin sembolü olmayı başarıyor. Film, Connect Here Vakfı'nın çatışma bölgelerinde kadın sorunlarını ele alan belgeselleri desteklemeyi amaçlayan uluslararası yarışmasında elliden fazla eserin içinde büyük ödüle layık görüldü.
Ancak Gazze Şeridi’ndeki ağır abluka ve süren savaş koşulları nedeniyle Rama Al-Dreimli ve film ekibi ödül törenine katılamadı. Yine de bu başarı, coğrafi sınırları ve tel örgüleri aşarak tüm dünyaya ulaşan, insanlık onurunu savunan güçlü ve samimi bir haykırış olarak kayıtlara geçti.
‘Kararlılıkla yazılmış bir hikâyenin başlangıcıyım’
"Mucize Kız" filminin kahramanı 22 yaşındaki Rama Al-Dreimli, henüz bir buçuk yaşındayken büyük bir trajedi yaşadı. Korkunç bir yangın sonucunda, yüzü, elleri ve parmaklarının çoğu yandı. Herkes, bu küçük kızın hayatta kalamayacağını düşünüyordu. Yoğun bakımda, son nefesini bekleyerek günlerce kaldı. Ancak birdenbire komadan uyanarak, henüz tamamlanmamış mucizevi bir hikayenin ilk satırlarını yazmaya başladı. "Küllerimden uyandım" diyen Rama Al-Dreimli, "Vücudumdaki her hücre yaşam için çığlık atıyordu. Ben sadece yangından kurtulan biri değildim. Kararlılıkla yazılmış bir hikayenin başlangıcıydım” şeklinde ifade ediyor.
Estetik ameliyatı yaptırmayı reddetti
Rama Al-Dreimli, yangının izleri yüzünde hâlâ belirgin olmasına rağmen, bu izleri gizlemek amacıyla estetik ameliyatı yaptırmayı reddetti. Yüzündeki acıdan asla utanmıyordu, aksine, bunu hayatta kalmanın silinmez bir madalyası olarak görüyordu. Rama Al-Dreimli, "Kendime baktığımda, bir savaş kadınını görüyorum. Her yara izi, bana doğru yaklaşan ölüme karşı kazandığım zaferin bir kanıtıydı. Vücuduma yazılmış gerçeği, hiçbir şeyin silmesini istemedim. Estetik yaptırmadan, olduğum gibi olmayı seçtim" diyor.
Rama Al-Dreimli, çocukluk ve okul yıllarında maruz kaldığı kırıcı yorumlar ve zorlu durumlara rağmen, alaylar ya da acıma bakışlarının kendisini yenmesine izin vermediğini vurguluyor. Rama, Gazze'deki yaralarından henüz yeni kurtulmuşken, 7 Ekim 2023'te patlak veren savaş tüm bölgeyi sarstı. Bu savaş, açlık, zorlu göç, su ve ilaç eksikliği gibi acı dolu deneyimleri beraberinde getirdi. Rama Al-Dreimli, "Doğalgaz kesildiğinde odun ateşinde yemek pişirmek zorunda kaldım. Yüzümde, sıcağa maruz kalmaması gereken derimde, alevlerin etkisini hissettim. Dayanılmaz acıya rağmen bu bir tercih değildi, savaşın acımasızlığının bize dayattığıydı. Kalan üç parmağımla suyu büyük bir zorlukla taşıdım” sözlerine yer veriyor.
‘Bittiği düşünüldüğünde ayağa kalkan bir halkız’
Tüm zorluklara rağmen çalışmaya devam eden Rama Al-Dreimli, yaşadığı zorlukları ve azmini şu sözlerle dile getiriyor:
“Ailem kuşatma altında olduğu için geçimimi sağlamak için çeşitli platformlarda çalışmaya başladım. Biz sadece haberlerde sayılan sayılar değiliz, ne de hızla geçip giden trajik hikayeler… Düşman bizi bitirdiğini düşündüğünde ayağa kalkmayı bilen bir halkız. Ben Gazze'nin kızıyım, acının ve sabrın kızıyım, ateşin ve ışığın kızıyım. Çocukluğumda parmaklarım yanmış olsa da hikayemi kendi elimle yazmayı seçtim. Hala kanla lekelenmiş bir toprağa umut ekmeyi seçtim. Ne kadar tökezlersem tökezleyeyim, yolumda yürümeye devam edeceğim. Çünkü bu enkazın üzerinden attığım her adımın dünyaya attığım bir çığlık olduğuna inanıyorum. Buradayız, kalacağız, yaşıyoruz, hayal kuruyoruz ve zafer kazanacağız.”