Torba yasanın getirdikleri: Failler kadınlarla aynı sokağa hatta evlere girebilir
Meclis’te kabul edilen torba kanunda yer alan maddelerin, kadına şiddet uygulayan failler için bir ödül niteliğinde olduğunu belirten ÖHD’li Avukat Filiz Sancak, “Bu düzenlemeyle kadınlar failler ile sokakta, dışarıda her an karşılaşabilir” dedi.
MEDİNE MAMEDOĞLU
Colemêrg- AKP’nin memur ve emekli maaş zammı, ek motorlu taşıtlar vergisi, pandemi izninde olan hükümlülerle ilgili infaz düzenlemesi gibi birçok düzenlemeyi içeren kanun teklifi Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edildi. AKP’nin teklifiyle gündeme gelen ve çok sayıda madde içeren torba yasada yer alan infaz düzenlemesindeki maddeler dikkat çekiyor. Yapılan düzenlemenin ‘Af’ düzenlemesi olmadığı birçok bakanlık tarafından dile getirilirken, düzenlemedeki detaylar hukukçulara göre adli suçlular için adeta genel af boyutunda. Adli tutuklulara uygulanan düzenlemeye tepkiler devam ederken kadınlar bu kararla kadına şiddet ve cinsel istismar suçlarının daha da artacağını ifade ediyor.
Söz konusu infaz düzenlemesinde yer alan maddeler şöyle:
“*Covid-19 izninde bulunan hükümlülerden denetimli serbestliğe ayrılmalarına 5 yıl veya daha az süre kalanlar, tekrar cezaevine dönmeyecek ve kalan sürelerini denetimli serbestlik altında infaz edecektir.
*Kapalı ceza infaz kurumunda bulunan ve cezasının belirli bir süresini bu kurumlarda geçiren hükümlüler ise iyi halli olmak şartıyla 3 yıl daha erken açık ceza infaz kurumuna ayrılabilecektir.
*Bu hükümlüler cezalarının süresine göre en az 3 ay açık ceza infaz kurumunda kalmak şartıyla 3 yıl daha erken denetimli serbestliğe ayrılabilecektir.”
‘Torba kanunlar ucube sistemin uzantısıdır’
Konuya dair görüştüğümüz Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Hakkâri Şubesi Üyesi Avukat Filiz Sancak, düzenleme ile kadınların ve çocukların sokakta her an failleri ile karşı karşıya gelme risklerinin oluştuğuna dikkat çekti. Sağlıklı bir değerlendirme için öncelikle torba kanunun ne olduğuna bakılması gerektiğini ifade eden Filiz Sancak, “Torba kanunlarını yama, şemsiye düzenleme yahut ucube olarak nitelendirenler var. Ben Türkiye için ucube kavramını kullanmayı tercih ediyorum. Nitekim üç erkten ikisi olan yargıyı ve yasamayı baypas edip yürütmenin yetkisini genişleten bu torba kanunları da tamamen ucube sistemin uzantısıdır. İnfaz yasasındaki son düzenlemeye gelecek olursak öncelikle normlar hiyerarşisi gereği anayasal düzlemde değerlendirmekten yanayım. Bu düzenlemenin Meclis’ten geçirilmesinden sonra dahi yeterli tartışma ortamı bulamaması bizlere uygulamanın öngörülebilirlikten, kamusal katılımdan ne kadar uzak olduğunu gösterir” dedi.
‘Failler ödüllendiriliyor’
Madde kapsamına sadece adli suçluların alındığını, devlete karşı işlenen suçların alınmadığına değinen Filiz Sancak, “İnfaz kanununa eklenen geçici madde her ne kadar af olarak nitelendirilmese de TCK'nın 65/2. fıkrasında belirtilen özel af niteliğindedir. Siyasi tutsaklar, cumhurbaşkanına hakaretten hüküm giyenler, gazeteciler, akademisyenler ve ifade özgürlüğü kapsamında propaganda yapmış olan hükümlüler bu kapsamdan yararlanamıyor. Uyuşturucu kaçakçılığı, cinsel dokunulmazlığa yönelik işlenen suçlar gibi suçların failleri düzenleme kapsamına alınmıştır. Kısacası devletin koruma yükümlülüğü olan bireye karşı suç işleyen faillerin, bireye sorulmadan yine kamuoyu aydınlatılmadan ve herhangi bir tartışma yürütülmeden cezaları apar topar af olarak nitelendirilebilecek indirimlere tabi tutulmuştur. Bu da biz kadınlar için tacizci, tecavüzcü ve istismarcıların devlet tarafından cezasızlık politikasıyla ödüllendirilmesi anlamına gelir” diye konuştu.
‘Failler kadınlarla aynı sokağa hatta evlere girebilir’
Kadına ve çocuklara dönük suçlarda var olan cezaların uygulanmaması sorunu ile karşı karşıya olduklarını belirten Filiz Sancak, bu süreçte kamuoyuna yansıyan tecavüz ve kadın katliamı vakalarının kadınların örgütlülüğü ile cezasız bırakılmadığına dikkat çekti. Yeni gelen düzenleme ile cezası kesinleşen faillerin sokaklara hatta evlere kadar girebileceğini dile getiren Filiz Sancak, düzenlemenin faillere şimdi olduğundan daha fazla cesaret vereceğinin altını çizdi. Filiz Sancak konuşmasının devamında şunları söyledi:
“Son dönemde kadın cinayetleri ve çocuk istismarında ciddi bir artış olmasının birçok sebebi var. Bunlardan ilk akla gelen elbette hukuki uygulamalardır. Ülkedeki cezasızlık politikasına ve son düzenlemenin bizlere neyi gösterdiğine gelecek olursak öncelikle ceza normlarının amacına bir paraf açmak isterim. Ceza normlarının ortaya çıkış amacı topluma zarar veren bireylerin toplumdan uzaklaştırılarak rehabilite edilip tekrar topluma kazandırılmasıdır. Ayrıca bu normların çok fazla cezayı gerektirmesi değil önemli olan uygulanabilirliğidir. Maalesef ki son yıllarda normların uygulanmaması kadınların hukuk arayışında bir umutsuzluğa neden olmuş bizlere yaşadığımız şiddete karşı bir şikâyet merci bırakmamıştır. Kamuoyuna yansıyan kadın cinayeti ve istismar olaylarının bir kısmında kadın örgütlülüğü sayesinde adalet lehine baskı yapabildiğimiz durumlar ise büyük resmin yanında çok küçük bir fırça darbesi gibi kalır. Bu son düzenleme ise adaletin eline teslim edebildiğimiz, cezası hükmen kesinleşmiş faillerin tekrar toplum içerisine girebileceği gerçeğini gösteriyor. Yine bu durum kadınların şiddet, tecavüz faillerinin intikam duygularıyla karşılaşması tehlikesinin yanında potansiyel fail artışına sebep olabilecek, kadınları korku iklimine sokabilecek bir düzenlemedir.”
‘Sokaklar her daim bizimdir’
Artan cezasızlık politikası ve siyasallaşan rejim karşısında kadın mücadelesinin de artacağı değerlendirmesinde bulunan Filiz Sancar, sistemin bütünen ataerkil yapıda olduğuna vurgu yaptı.
Filiz Sancar son olarak, “Seçimler ve Meclis’in temsiliyeti kısmına geçmeden önce bunların tarihsel olarak patriyarkayla ne kadar ilişkili olduğuna bakmak bağlam kurmak açısında kolaylık sağlayacaktır. Sınıfsal farklılıkların, ezen ve ezilenin olduğu her toplumda erkek egemen iktidar vardır. Mahkeme salonlarında ataerkil devletin belirlediği sınırlar içerisinde onun kurallarıyla mücadele edebiliriz ancak. Son tabloda da gördüğümüz gibi bu kuralları torba denen ucube uygulamalarla istediği vakit değiştirebilme yetkisine de sahiptir. Yine demokrasinin çoğulculuk ilkesinden uzaklaşılıp sayısal olarak üstün olanın insafına bırakılmış bir yasamanın olduğunu görürüz. Otoriterleşen iktidarın ele geçireceği ilk yerler mahkemeler ve Meclis’tir. Fakat sokaklar her daim bizimdir, örgütlü sokak eylemlerinde daima bizlerin kuralları geçerlidir” dedi.