Kadınlara karşı dini ve yasal ayrımcılık: Miras paylaşımı
Miras paylaşımı konusunda hem hukuki hem de dini temelli sorunların olduğunu aktaran kadınlar, hukukun da dini kaideleri esas alarak kadınların miras hakkının önünde engel teşkil ettiğini anlatıyor.
ŞÎNYAR BAYÎZ
Süleymaniye- Miras, bölgede ciddi bir sorun olarak kadınların önünde duruyor. Yasalar ya da toplumu geriye doğru çeken eril zihniyete sahip gelenek ve görenekler her halukarda kadın aleyhinde işlemektedir. Bunlardan biri de miras sorunu. Ortadoğu gibi ağırlıklı olarak İslam ülkelerinde miras konusunda cinsiyetçi yaklaşım hakim. Federe Kürdistan Bölgesi’nde de miras paylaşımı sık sık sorun ve aileler arasında yaşanan anlaşmazlıkların bir nedeni olarak karşımıza çıkıyor. Kimi aileler ve bölgelerde kadınlara neredeyse miras hakkı bile tanınmadığı biliniyor. Konuyla ilgili hukukçu ve aktivistlere mikrofon uzattık.
Miras paylaşımında hukuki süreç
Hukukçu ve avukat Gûlan Bextiyar, miras paylaşımı ve aileler arasında soruna dönüşen hukuki süreci anlattı. Yasalara göre bölgede mahkemelerin dayandığı kaidelerin 1959 yılından bu yana geçerliliğini koruduğunu belirten Gûlan Bextiyar, “1959 yılında yayınlanan 188 sayılı kanunun 88’inci maddesine göre kişi öldüğünde yakınları mirasını alma hakkına sahip olabiliyor. Ölen kişi kadın yada erkek olsun kalan miras taksim ediliyor, ölenin borcunun olup olmadığı araştırılıyor, borcu varsa aynı kişi ile akrabalığının bulunması ve bunun olup olmadığını soruşturuluyor. Ya da ölen kişinin vasiyet hazırlamış olması durumunda yazılı vasiyete göre hareket ediliyor. Tüm bunların ötesinde ise ölen kişinin mirasçılarının anlaşması gerekiyor” diyerek yaşanan süreci özetledi.
“Resmi nikah yoksa ciddi mağduriyetler yaşanıyor”
Eşlerini kaybeden ve resmi nikahı olmayan kadınların bu konuda ciddi mağduriyetler yaşadığına dikkat çeken Gûlan Bextiyar, “Kadının öncelikli olarak yaşamını yitirmiş olan eşiyle evli olduğunu ispatlaması gerekiyor, ardından da hukuki süreç başlıyor. Kadın bu tür durumlarda ölen eşinin mirasının ancak dörtte birini alabiliyor. Miras konusundaki yasaların kaynağı İslam dinine göre belirleniyor. İslam toplumunda yaşıyoruz ve eril kuralların geçerli olduğu hukuk kuralları ile de çevrilmiş bir durumdayız. Üstelik burada şunu da hatırlatmakta fayda var; kadının Müslüman olmaması durumunda ise ölen eşinin mirasından hiçbir pay almadığını da söylemek gerek. Bir kadın eşinden boşanmışsa ve eşi de üç ay üzerinden geçmeden ölmüşse kadın miras hakkı iddia edebilir ancak bunun aksi olması durumunda yani üç aydan daha fazla zaman geçerse asla mirasçı olamaz” ifadelerinde bulundu. Federe Kürdistan Bölgesi’nde açılan miras davalarına dikkat çeken Gûlan Bextiyar, kadınların erkek kardeşlerinden ailelerinin farklı fertlerine, eşlerine kadar miras konusunda farklı planda tutulduğunu kaydetti.
Kadınlar hangi durumlarda mirasçı olur?
Şeriat eğitimi görmüş aktivist ve öğretmen Nermin Mistefa da konuyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Nermin Mistefa, "Dört durumda erkekler kadınlardan daha fazla miras alır; örneğin bir erkek öldüğünde çocuklar varsa bu çocuklardan kız olanlar geride bırakılır. Mirasın ikinci kısmı esas alınarak bölünür, ancak diğer durumlarda eşler eşit olarak mirasçı olur. Örneğin bir erkek öldüğünde erkeğin annesi ve babası mirasın altıda birini alır, diğer durumlarda kadın erkekten daha fazla miras alır. Tıpkı bir erkek öldüğünde ve bir kızı geride ve bir anne ve babasıyla kaldığında olduğu gibi, o zaman kız evin yarısı onunla kalır, ancak anne ve baba bir ila altıya bakar. Başka bir durumda kadınlar miras alır ve erkekler almaz” dedi.
“Kadınlar haklarını öğrenmeli”
Nermîn Mistefa, miras paylaşımının Federal Kürdistan’da toplumsal algılarla da sorunlu bir şekilde işlediğini söylerken, “Ayıp, uygun değil” gibi kadınların miras istemesinin de önüne geçildiğini ancak kadınların her ne olursa olsun hakkını istemesi gerektiğinin de altını çizdi. Kadınların miras istemekten “utandırılmasının” teşvik edildiğini bu tür durumlarda kadına düşen mirasın da ailenin diğer fertlerine pay edildiğini aktaran Nermîn Mistefa, “Toplumuzda maalesef din ve kültür, toplum baskısı ve ahlak birbirine karıştırılıyor. Kadınların haklarını savunması ve öğrenmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.