Aysel Tuğluk'un avukatlarından açıklama
Aysel Tuğluk’un avukatları ATK’nin verdiği raporun yanlı olduğuna dikkat çekerek, Aysel Tuğluk’un İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Başkanlığı’na sevkinin sağlanarak tedavisinin yapılması ve bilimsel raporun hazırlanması için girişim başlattıklarını açıkladı. Aynı zamanda raporda imzası olan hekimler hakkında da hukuki süreç başlatıldı.
Aysel Tuğluk’un avukatları ATK’nin verdiği raporun yanlı olduğuna dikkat çekerek, Aysel Tuğluk’un İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Başkanlığı’na sevkinin sağlanarak tedavisinin yapılması ve bilimsel raporun hazırlanması için girişim başlattıklarını açıkladı. Aynı zamanda raporda imzası olan hekimler hakkında da hukuki süreç başlatıldı.
Haber Merkezi- Siyasetçi hasta tutuklu Aysel Tuğluk için Adli Tıp Kurumu’nun hazırladığı raporla ilişkin avukatlardan açıklama geldi. Avukatlar, aldıkları bağımsız uzman mütalaası doğrultusunda Savcılık aracılığıyla Adli Tıp Üst Kurulu’na yapmış oldukları itirazların bugüne kadar yanıtlanmamış olduğuna, olumlu ya da olumsuz bir cevap verilmediğine bu sebepler sürecin henüz tüketilmemiş olduğuna dikkat çekti.
Avukatların açıklamasında şu ifadeler yer aldı:
“Birincisi, Sayın Tuğluk, milletvekili iken yapmış olduğu basın açıklamaları ve anayasal siyasi faaliyetleri sebebiyle hükümlü olduğu dosya dışında (söz konusu cezayla ilgili ayrıca AYM’de bireysel başvurusu devam etmektedir), kamuoyunda “6-8 Ekim Kobane” dosyası olarak bilinen ve HDP’li siyasetçilerin yargılandığı Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nin dosyasında tutuklu bulunmaktadır ve sağlık sebepleriyle bugüne kadar mahkemede beyanda bulunamamasından dolayı, Mahkeme, tam teşekküllü bir hastaneye sevkinin sağlanarak bu durumun netleşmesi yönünde ara karar almıştır. ATK 4. İhtisas Kurulu da Mahkemeden, Sayın Tuğluk’un ATK Gözlem İhtisas Kurulu’nda kalması yönünde talepte bulunmuş ve Mahkemenin bu konuda ara karar tesis etmesi üzerine de 1-4 Şubat 2022 tarihleri arasında ATK Gözlem İhtisas Kurulu’nda tutulmuş, akabinde de 5 yılı aşkın süredir tutulduğu Kocaeli 1 No’lu F Tipi Cezaevine geri götürülmüştür.
İstenen hususta değerlendirme yapılmadı
Dolayısıyla dün itibariyle Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilen Adli Tıp Raporu, Sayın Tuğluk’un yaşamış olduğu sağlık sorunlarından kaynaklı savunma yapıp yapamayacağının tespiti amaçlı istenen bir rapordur. Ancak ATK kendisinden talep edilen hususta bir değerlendirme yapmamış ve sayın Tuğluk’a atfedilen fiillerin meydana geldiği döneme ilişkin herhangi bir tıbbi veri olmadan ‘cezai sorumluluğunun tam olduğuna’ dair rapor düzenlenmiştir. Ceza sorumluluğun olup olmadığına dair rapor atfedilen filler zamanında kişinin sağlık durumunun ne olduğunu açıklayan bir durum olup, beş yılı aşkın süredir tutuklu bulunan Tuğluk’un, olaylar esnasındaki sağlık ve bilişsel durumunun ne olduğu hususu, konumuz dışıdır. Mahkemenin ara kararında istenen ve ATK’nın değerlendirme konusu yapması gereken husus, sayın Aysel Tuğluk’un mevcut sağlık durumu itibari ile savunma yapıp yapamayacağı hususudur. Nitekim ATK raporunun 21. Sayfasında “savunma yapıp yapamayacağı hususlarının tespiti için Adli Tıp Kurumuna sevkine karar verildiği” şeklinde belirleme bulunmaktadır.
İkincisi, rapor, salt iddianamede yer alan ifadeler ve suçlamalara odaklı olup, fiillerin gerçekleştirdikleri farklı tarihlerdeki sağlık durumlarına dair tek bir tıbbi belge, kişinin olaylarla ilgili savunması ve değerlendirmelerini içermediği gibi mevcut tıbbi durumuyla ilgili de cezaevindeki sağlık kayıtlarını, cezaevinde bakım veren tıbbi ve idari görevlilerin, birlikte kaldığı tutukluların tanıklıklarını içermediğinden tek yanlı hazırlanmış, bilimsellikten ve objektiflikten uzak bir rapordur.
Durum muğlak tutuldu
Adli psikiyatride ceza sorumluluğu değerlendirmeleri kişinin olay sırasındaki ruhsal durumu, olaylarla ilgili savunması da dahil olmak üzere tüm tıbbi kanıtları değerlendirip tıbbi değerlendirme ve kanıta dayalı bilimsel tartışma yapmak yerine raporda olayları adeta iddianın tarafı gibi aktardığında bilimselliğini ve objektifliğini yitirmiş olur. Rapor, olaylarla ilgili bir kanı oluşturduğundan yazım dili ve tıp etiği bakımından da sorunludur. Yine belirtmek isteriz ki, muayene bulguları ve gözlem süreci oldukça muğlak durumdadır ve bir önceki ATK 3. İhtisas Kurulu’nun değerlendirmelerinden ciddi farklılıklar içermektedir. ATK 3. İhtisas Kurulu’nun raporundan sonra götürüldüğü sağlık kuruluşlarında müvekkilin sağlık durumundaki olumsuzluğun giderek artmış olduğu tespit edilmişken, bu raporların yanı sıra daha önce Kocaeli Tıp Fakültesi ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı tarafından verilen raporlarda işaret edilen tıbbi tabloya ait kanıtlar, bulgular, bu raporlar arasındaki farklılıklar, çelişkiler değerlendirilerek diğer tıbbi değerlendirmelerin neden geçersiz olduğuna dair kanıta dayalı hiçbir görüş belirtilmeksizin müvekkilin yalnızca fiillerin işlendiği tarihlerde ceza sorumluluğunun tam olduğundan bahsetmektedir. Oysa ki bir bireyin cezasının infazı için de sağlığının tam yerinde olması gerekmektedir. Raporun buna dair bir değerlendirme yapmadığını vurgulamak isteriz.
Üçüncüsü, Sayın Tuğluk’un 1-4 Şubat 2022 arasında ATK Gözlem İhtisas Kurulu’nda bulunduğu esnada İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığına tarafımızca başvurulmuş ve Nöroloji Anabilim Dalı Başkanlığından müvekkilimizin durumuyla ilgili bilimsel mütalaa talep edilmiştir. Söz konusu Bilim Dalı Başkanlığı, hazırlamış olduğu 4 Şubat 2022 tarihli bilimsel mütalaasında özetle acil bazı tetkikler ve laboratuvar incelemesi yapılması gerektiğini belirtmiş ve konuyla ilgili detaylı bir değerlendirme yaparak söz konusu merkezde Sayın Tuğluk’un tedavi ve muayenelerin yapılabileceğini belirtmiştir.”
Hekimlerle ilgili hukuki süreç başlatıldı
Avukatlar açıklamalarında, ATK tarafından hazırlanan 04.02.2022 tarihli raporda Aysel Tuğluk’un sağlık durumu ile ilgili yapılmış olan tespit ve değerlendirmelerden de anlaşılacağı üzere bu haliyle savunma yapmasının mümkün olmadığını hatırlattı. Avukatlar, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji ABD Başkanlığına sevkinin sağlanarak tedavisinin ve bilimsel raporun hazırlanması için girişim başlattıklarını açıklarken raporlarda imzası ve sorumluluğu bulunan hekimlerle ilgili cezai ve idari soruşturma yapılması için gerekli hukuki sürecin başlatıldığı bilgisi de verildi.