Atefeh Tamjardin: Cinsel saldırılara karşı süren sessizlik kırılmalı

Faslı Kadınlar Demokratik Derneği Başkan Yardımcısı Atefeh Tamjerdine, kadınlara ve çocuklara yönelik cinsel saldırılara karşı süren sessizliğin kırılması gerektiğini belirterek, acil önlemlerin alınmasını istedi.

HANAN HARITE

Fas – Birçok ülkede olduğu gibi Fas’ta da kadınlara ve çocuklara yönelik şiddet devam ediyor. Özellikle cinsel saldırılara ilişkin istatistiki veriler tutulmadığı için şiddet oranları bilinmiyor. Ajansımızın sorularını yanıtlayan Faslı Kadınlar için Demokratik Derneği Başkan Yardımcısı Atefeh Tamjerdine, şiddete ilişkin verilerin tespit edilmesi gerektiğini belirterek, özellikle cinsel saldırılara karşı süren sessizliğin kırılması gerektiğini anlattı.

Fas toplumunda kız çocuklarına ve kadınlara yönelik cinsel saldırılardaki artışı nasıl açıklıyorsunuz?

Birincisi, tecavüz ve taciz konusu sadece Fas için değil, birçok ülke için çetrefilli bir konu. Bu suçlar yeni değil eski zamanlardan beri var olan bir olgu. Çocuklara ve kadınlara yönelik cinsel saldırı vakalarındaki artıştan bahsederken, oranların yükselip yükselmediğini bilmek zor. Ama genel olarak cinsiyete dayalı şiddet ve özel olarak cinsel saldırılar konusundaki perdenin kaldırılması ve sessizliğin kırılması gerekiyor. Sözlü tacizden evlilik içi tecavüze kadar vakaların tespit edilmesini sağlayan istatistikler yapılmalıdır. 2019 yılında 15-74 yaş arası yaklaşık 7,6 milyon kadın ve kız çocuğu şiddete maruz kaldı, bunların yüzde 57,1'i en az bir kez şiddet yaşadı, rakamlar psikolojik şiddetin yüzde 47,5 ve dijital şiddetin yüzde 13,8 yayıldığını gösteriyor.

‘Kadın ve kız çocukları yargı tarafından korunmuyor’

Kadın hareketleri olarak kız çocuklarına yönelik tecavüz suçlarında verilen hafif cezaları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Nitekim bazı mahkemelerin verdiği yargı kararları kadın derneklerinin ve kamuoyunun tepkisini çekmiştir. Örneğin ‘Tiflet kızı’ davasında tecavüz faillerine verilen cezanın iki yıl hapis olarak belirtilmesi ve hatta sanıklardan sadece ikisi için 18 ay sınırı içinde geçerli kılınması, kadın ve kız çocuklarının şiddet ve cinsel saldırılardan yasal ve yargısal olarak korunmadığını gösteriyor. Ayrıca yasaların uygulanmasını doğru ve adil uygulanmasını garanti altına alacak bir suç politikasının bulunmadığını göstermektedir. Sonuç olarak kadın ve insan hakları dernekleri, yargının ‘takdir yetkisini’ azami ve asgari cezalar arasındaki büyük eşitsizliği, tecavüz ve diğer cinsel saldırı suçları için hafifletici koşulları yeniden gözden geçirecek adil bir karar talep eden bir kampanya başlattı.

‘Ceza mevzuatının belirli maddelerini uluslararası standartlara yanıt vermiyor’

Fas'ın çocukları koruyan uluslararası sözleşmeleri onaylamasına ve kadınlara yönelik cinsel tacizi suç sayan bir yasayı çıkarmasına rağmen, kadınlara ve kız çocuklarına yönelik cinsel saldırıların devam etmesinin ardındaki sebep nedir?

Her şeyden önce kadına yönelik şiddetin tüm şekil ve türlerinde nihai olarak ortadan kaldırılmasından bahsetmek zordur ancak Fas için gelişimini yöneten bağlamlarla ayrılmış bir dizi strateji geliştirmiştir. Ancak hala mağdurların ihtiyaçlarına cevap verilmemektedir. 103-13 sayılı Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Kanunu, sivil toplum kuruluşlarının ve ulusal kurumların yanı sıra “Kadına yönelik ayrımcılığın yasada ve uygulamada ortadan kaldırılmasına yönelik çalışma grubu” ve kadına yönelik şiddet, nedenleri ve sonuçları özel raportörünün birçok gözlem ve önerisine rağmen, ceza mevzuatının belirli maddelerini uluslararası standartlara yanıt vermeden gözden geçirmekle sınırladı.

Kadına yönelik ayrımcılık, cinsiyete dayalı şiddet, zararlı uygulamalar ve ekonomik sömürü ile ilgili uluslararası tanımları benimsemeyen, ataerkil kültürün güçlü bir şekilde nüfuz ettiği toplumsal bağlamda kolluk kuvvetlerine geniş takdir yetkisi bırakan, önleme (bunun için sadece bir madde tahsis etmek) yerine para cezalarını ve hapis cezalarını artırma, mağdurları koruma ve önemseme yerine cezalandırıcı bir yaklaşımı benimseyen bir yasadır.

İlgili tüm makamların tacizcileri soruşturup cezalandırmasını ve mağdurların zararlarını onarmasını gerektiren "gerekli özen" standardını da hesaba katmaz; özellikle tecavüz veya cinsel taciz gibi mağdurlar üzerinde şikayet aşamasında caydırıcı etkisi olan suçlar için ispat yükünü ortadan kaldırmadı. 103-13 sayılı Kanun hükümlerine uymayan veya uygulamaktan imtina eden yetkili makamlar hakkında ceza verilmesini gerektirmiyor. Derneklerin şiddet olaylarında kamu yararı statüsünden yararlanmalarını zorunlu kılarak şiddet olaylarına müdahil olabilmelerini sınırlamaktadır.

‘Cinsel saldırının etkileriyle mücadele etmek hükümetin sorumluluğundadır’

Cinsel saldırıya maruz kalanlara ne tür destekler verilebilir?

Psikolojik, tıbbi, maddi, ekonomik, eğitsel destek ve barınma da dahil olmak üzere cinsel saldırı mağdurlarına destek verilmeli. Mağdur üzerindeki cinsel saldırının korkunç etkileriyle mücadele etmek hükümetin sorumluluğundadır. Bu vakaların kontrol altına alınması için “Hizmet Ağı” çerçevesinde çalışmalar yürütülmeli. Hastane, emniyet, jandarma ve mahkemelerdeki merkezlere giden vakaların raporlanması ve incelenmesi önemlidir. Kadınlara hukuki yardım sağlanmalı ve mahkemelerin kadınları koruma hizmetleri sunmak için tüm çabalarını sarf etmeleri gerekiyor. İşitme merkezleri ile koordinasyon oluşturulmalı ve ortak hareket edilmeli.

‘Kadınların adalete erişimi için özel önemler uygulanmalı’

Kadın hareketi olarak cinsel saldırıya maruz kalanların desteklenmesi ve faillerin cezasız kalmaması için talepleriniz nelerdir?

Doğrudan ve dolaylı ayrımcılığa karşı kapsamlı bir yasa kabul edilmesi ve etkili bir şekilde uygulanmalı. Fas uluslararası yükümlülüklerini yerine getirmeli, sektörler arası eş güdüm sağlanmalı, bu alandaki kamu politikalarının uygulanması izlenmeli ve değerlendirilmeli. Gerekli yeteneklere sahip toplumsal cinsiyet eşitliğinden sorumlu kurumsal mekanizmaları oluşturulmalıdır. Eşitlik ve Her Türlü Ayrımcılıkla Mücadele Komisyonu, koruma, önleme ve geliştirme yetkilerini, tüm mevzuatın ve kamu politikalarının anayasal gereklilikler ve Paris İlkeleri uyarınca uygulanmasının yönlendirilmesini sağlamalı. Anayasa ve Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi'nin 4. Maddesi uyarınca özel geçici tedbirlerin uygulanmasını sağlayacak yetki ve yetenekler sağlayacak şekilde değiştirilmelidir.

Kadına yönelik şiddetle mücadeleye ilişkin ceza mevzuatının ve 13-103 sayılı Kanunu uluslararası standartlar doğrultusunda acilen gözden geçirilmeli. Ayrıca yeterli insan ve maddi kaynak sağlayarak kadınların adalete erişimini kolaylaştıracak özel önlemler uygulanmalı. Fas ulusal topraklarında kurumsal hizmet zincirleri oluşturulmalı. Toplumsal cinsiyete dayalı şiddet konusunda toplumsal farkındalık artırılmalı, okul kitaplarına dahil edilmeli, tüm toplumsal aktörlere ve kolluk görevlilerine eğitim verilmeli, Ceza Muhakemesi Kanunu kapsamlı bir şekilde gözden geçirilmeli. Kadına yönelik şiddet vakalarında kadın derneklerinin rollerini yerine getirmelerini engelleyen durumların ortadan kaldırılmasını istiyoruz.