‘Aile Kanunu'nun üzerinden 40 yıl geçmesine rağmen taleplerimiz karşılanmıyor’
Feminist aktivist Amal Hajjaj, Aile Kanunu’nun kabul edilmesinin üzerinden 40 yıl geçtiğini ancak taleplerinin henüz karşılanmadığına dikkat çekerek, eşit ve adil bir medeni kanun yazmak için gerçek bir siyasi iradenin de olmadığını söyledi.
NECWA RAHİM
Cezayir- Feministlerin ve insan hakları örgütlerinin talepleri dikkate alınmadan kabul edilen Aile Kanunu’nun yayımlanmasının üzerinden 40 yıl geçmesine rağmen hâlâ tartışmalar sürüyor. Kanun, eleştirilere konu oluyor ve yasanın değiştirilmesine yönelik mücadele de devam ediyor.
‘Gerekli siyasi irade yok’
Feminist aktivist ve Cezayir Feminist Gazetesi’nin kurucusu Amal Hajjaj, Aile Kanunu'nun üzerinden 40 yıl geçmesine rağmen taleplerin henüz karşılanmadığını, bunun kararlılıkla mevcut duruma uygun şekilde değiştirilmesi için uzun bir mücadele gerektirdiğini söyledi. Yapılan kimi değişikliklerin de yeterli olmadığını kaydeden Amal Hajjaj, “Çünkü yetkililerin ve kadın derneklerinin tepkisi çok sınırlı. Eşit ve adil bir medeni kanun yazmak için gerçek bir siyasi irade yok” ifadelerinde bulundu.
Kadınlarla ilgili eşitsizlikler var
Amal Hajjaj, feminist aktivistlerin ve derneklerin hâlâ uğruna mücadele ettiği en önemli taleplerden birinin de eşit medeni kanunların gerekliliği olduğunu açıkladı. Amal Hajjaj, “40 yıl geçmesine rağmen kadınlar hâlâ aile hukukundaki adaletsizliklerden ve boşluklardan mağdur oluyor. Örneğin maddenin ikinci paragrafı açık bir ayrımcılık içermektedir. Boşanmış bir erkek tekrar evlendiğinde eski eşinin velayetinden feragat edebilirken, herhangi bir yasal engel veya baskı olmaksızın yeniden evlenebiliyor. Bu dava boşanmış kişiler arasında velayet paylaşımını içermiyor. Daha ziyade hayatlarını yeniden kurmak isteyen boşanmış kadınlara yönelik eşitsizlik ve ayrımcılık kapsamında kayıtlı bir dava oluyor” diye kaydetti.
Kadınlar mirastan yoksun bırakılıyor
Miras paylaşımında yaşanan sorunları da aktaran Amal Hajjaj, sözlerini şöyle tamamladı: “Erkek çocuğu olmayan anneler miras hakkından mahrum bırakılıyor. Ne kendisi ne de kızları miras hakkından yararlanamıyor. Bir ev ve aile kurmaya ya da ev satın almaya yardım eden bir kadının, eşini kaybettikten sonra mirastan yoksun bırakılması haksızlıktır.”