“İranlı kadınların başkaldırısı gerçek bir devrimin başlangıcı”
Yemenli aktivistler, İran ve Yemenli kadınların yaşadıklarının birbirine benzer olduğunu söyleyerek, İranlı kadınların ataerkil zihniyete karşı başkaldırısını, “Ortadoğu ülkelerinde gerçek bir devrimin başlangıcı” olarak nitelendirdi.
RANIA ABDULLAH
Yemen – Yemen’de bazı bölgeler Husilerin kontrolünde ve bu bölgelerde kadınlara yönelik birçok kısıtlama bulunuyor. Yemenli aktivistler, Husilerin kontrolündeki bölgelerde kadınların çok sayıda ihlale maruz kaldığını aktardı. Yemen’in de İran rejimi gibi kadınları özgürlüklerinden mahrum bırakarak her türlü haklarını ellerinden aldığını kaydeden aktivist kadınlar, İran’daki başkaldırının kadınlara baskı ve zülüm uygulayan herkese karşı bir kırbaç olacağını kaydetti.
“İran geri zihniyetle hareket ediyor”
İran’ın kadınlara karşı zulmünü değerlendiren toplum aktivisti Wiam Al-Maqtari, "Mahsa Amini davası, İran rejiminin otoriter olduğunu ve kadınlara baskı ve zülüm uyguladığının göstergesidir. İran'da molla rejimi kurulduğundan bu yana kadınlara ve azınlıklara karşı ırkçılığı, ayrımcılığı, yani kadınları kamusal alandan uzaklaştırmayı ve haklarından mahrum bırakmayı amaçlıyor. Bu davranış, diktatörlüktür. İran otoritesini, egemenliğini ve zorbalığını sürdürmek için insan haklarını ihlal eden geri bir zihniyetle hareket ediyor” şeklinde konuştu.
“Şiddete karşı elimizden geleni yapmalıyız”
Wiam Al-Maqtari, İran rejiminin kadınları fiilen siyasetten uzaklaştırarak, yargıda da önemli görevler üstlenmesini engellediğini dile getirdi. Mahsa Amini'nin öldürülmesinin ardından yaşanan öfke dalgasının, İranlı kadınların özgürlüklerinden ve meşru haklarından mahrum bırakılma duygusu ve gizliliğinden kaynaklandığını sözlerine ekleyen Wiam Al-Maqtari, “Dünyanın dört bir yanındaki kadınlar, İranlı kadınların direnişine destek verdi. Ortadoğu'da kadına yönelik şiddet sürekli artıyor. Aktivistler olarak şiddete için elimizden geleni yapmalıyız. Kadınları siyasi alana dahil etmek, kadınların temel sorunlarını çözmek ve onların eğitim almasını sağlamalıyız” dedi.
“Karanlık bir yöne doğru gidiyoruz”
Gazeteci Wedad Al-Badawi, İran’da kadınlara uygulanan yasakların aynısının Yemenli kadınların da yaşadığını dile getirerek, şu ifadelerde bulundu: "Kısıtlamalar kadınların özgürlüklerini ve haklarını ellerinden alıyor. Husiler de İran'dan feyz aldı. Bugün Yemen’in bazı bölgeleri Husilerin kontrolü altında. Kadın özgürlüğü alanı ortadan kalktı ve sorun çözülmezse karanlık bir yöne doğru gidiyoruz ve biz kanunda ve anayasada güvence altına alınan haklarımızı elimizden almak için çalışıyoruz.”
“İranlı kadınların yanındayız”
Aktivist Manal Sharaf ise, İran’daki kadınların eylemlerinin bugün ulaştıkları farkındalığın en büyük kanıtı olarak dünyaya yansıdığını kaydetti. Manal, Sharaf, “İran’da kadınlar giyim ve kuşamları kısıtlanarak baskı altına alınıyor. Kıyafet kadının tercihi olmalı. Yemen'de bizler de otoriter eril zihniyetten muzdaribiz. Husilerin kontrolü altındaki bölgelerde kadınların hareketlerine kısıtlamalar getiriliyor. Biz Yemen'deki feministler İranlı kadınların yanındayız ve bu bizi ülkemizde kadın sorunları için mücadeleye devam etmeye teşvik ediyor" şeklinde konuştu.
“Gerçek bir devrimin başlangıcı”
Mahsa Amini davasının ardından İranlı kadınların ataerkil zihniyete başkaldırdığını ve bunun tüm Ortadoğu ülkelerinde gerçek bir devrimin başlangıcı olduğuna işaret eden Aktivist Abeer Abdullah da, “Mahsa Amini ne ilk ne de son kurbandır, çünkü kadınlara yönelik zulümler devam ediyor” dedi.