Haber Merkezi - İpek Er’e tecavüz ettikten sonra intihara sürükleyen ve yaşamını yitirmesine neden olan uzman çavuş Musa Orhan hakkında açılan davanın 3’üncü duruşması görüldü. Bu duruşmada da Musa Orhan hakkında tutuklama kararı çıkmadı.

Musa Orhan hakkında "nitelikli cinsel saldırı" suçundan açılan dava Siirt 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlandı. İpek’in ailesinin avukatları, Diyarbakır, Batman ve Siirt Barosu, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) avukatları, İpek’in ailesi hazır bulunurken, Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri Feleknas Uca, Nuran İmir ve Sıddık Taş, Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu (KESK), Tevgera Jinên Azad (TJA), HDP ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Diyarbakır, Batman ve Siirt temsilcileri duruşmaya katıldı. Ayrıca fail Musa Orhan ve avukatları da Ankara’dan Ses Görüntü ve Bilişim Sistemi ( SEGBİS) ile duruşmaya dahil oldu.

Duruşmayı takip etmek isteyen gazeteciler, mahkeme başkanının talimatıyla salona alınmadı ve adliyeden çıkarıldı. Kimlik tespitiyle başlayan duruşmada avukatların savunmalarının dinlenmesinin ardından mahkeme heyeti davanın 16 Eylül 2021 tarihine ertelenmesine karar verdi.

Ne olmuştu?

Batman’ın Beşiri ilçesinde 16 Temmuz günü intihar girişiminde bulunan ve 18 Ağustos'ta yaşamını yitiren 18 yaşındaki İpek Er’e tacavüz ettiği gerekçesiyle yoğun tepkiler sonrası tutuklanan Uzman Çavuş Musa Orhan 25 Ağustos'ta tahliye edildi.

İpek Er, ortaya çıkan mektubunda Musa Orhan’ın kendisine tecavüz ettiğini anlatmıştı. Er ailesinin avukatları, "nitelikli cinsel saldırı" suçundan tutuklanan Orhan hakkında “intihara sürükleme" gerekçesiyle de suç duyurusunda bulundu. Musa Orhan'ın avukatı itiraz dilekçesinde kaçma şüphesi bulunmadığını öne sürdü ve itirazı değerlendiren Siirt 2. Ağır Ceza Mahkemesi de dilekçede belirtilen hususları yerinde görerek Orhan’ın tahliyesine karar verdi. Musa Orhan'ın tutuklu bulunduğu cezaevinden salıverilmesi ve mahkemenin kararı kamuoyunca çok büyük tepki ile karşılanmıştı. Musa Orhan’ın sosyal medya hesabından yapılan yazışmalar da kamuoyunda paylaşıldı. Bu yazışmalar ile İpek Er’in mektubunda anlattıkları örtüşüyordu.