İhab Trabelsi: Kazanımlarımızı korumak için daha çok çalışmalıyız

Tunuslu kadınlar dünyada bilimsel ilerlemenin ön saflarında yer almış, bilimin her alanında öncü olmuş ve eğitim alanında etkili olmuşlar. Araştırmacı ve sivil toplum aktivisti İhab Trabelsi, “Kazanımlarımızı korumak için daha çok çalışmalıyız” diyor.

NEZÎHA BOSAÎDÎ

Tunus - İhab Trabelsi, Tunuslu kadınların son on yılda karşılaştığı tehditlere rağmen karar alma pozisyonlarındaki varlıklarını güçlendirebilmeleri gerektiğini vurgulayarak, kadınların insanların kalkınmasındaki rolünün önemine inandığını, ekonomik ve sosyal haklarını korumak için kararlılıkla çalıştığını vurguladı. Araştırmacı ve sivil toplum aktivisti İhab Trabelsi ile bir röportaj gerçekleştiren ajansımız, Tunuslu kadınların yıllar süren mücadeleler sonucunda elde ettikleri bilimsel başarıları yaşamaları ve yüksek seviyelere ulaşmaları gerektiğine inanıyor.

Bir sivil toplum aktivisti olarak Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle Tunus'ta kadınların durumunu iyileştirmek için önerileriniz nelerdir?

Kırsal kesimde çalışan kadınları desteklememizi ve yeni yaşam alanlarında küçük projeler açmalarına ve geleneksel endüstrilerdeki çalışma döngüsünden kurtulmalarına yardımcı olacak finansal kredilere erişimlerini kolaylaştırmak için büyük çaba sarf etmemizi öneriyorum. Çünkü bu tür kalkınma projeleri var ama bunları başarmak da zor, bu projeler geleneksel ve eski kalıyor. Ayrıca çalışan annelerin işyerinde daha fazla fayda görmelerini ve emzirme döneminde ücretlerinden zarar görmemelerini umuyorum. Ayrıca devletin, öğrenciler için halka açık çocuk sığınma evleri inşa ederek ve onları sokakta bırakılma tehlikelerinden koruyarak kadınlara destek olacağını umuyorum.

Tunus'ta kadınlar tüm alanlarda becerilerini gösterdiler ve özellikle yükseköğrenimde başarılı oldular, ancak yine de karar verme pozisyonlarında sistematik olarak engelleniyorlar, bu konudaki görüşünüz nedir?

Tunuslu kadınlar, bilimsel başarı açısından her zaman dünyanın en ön saflarında yer aldılar ve becerileri sayesinde bilimin her alanında ve her türlü müdahale alanında başarılı oldular ve bunu kimse inkar edemez. Ancak bu bilimsel başarının ötesine geçmeli ve karar verici konumlar kazanmalıyız, çünkü kadınlar elbette yetenekli, Tunuslu kadınlar ülkelerini savunmak için güçlerini defalarca gösterdiler. Bu nedenle liderlik ve yönetim seviyelerine ulaşmaya layık olduğumuz ve toplumumuzda hakim olan ve onun ailesi ve profesyonel statüsü üzerinde olumsuz bir etkisi olan erkek zihniyetiyle yüzleşmediğimiz sürece ilerlemeliyiz.

Erkek zihniyetinin topluma nüfuzunu azaltmak için oluşturulabilecek mekanizmalar nelerdir sizce?

Tunuslu kadınlar, kişisel statü hukukunun varlığı ile birçok hakkını elde etmiş olsalar da, bu, istediğimiz noktaya geldiğimiz anlamına gelmiyor. Bilakis önce bu kazanımları korumak için çalışmalı, sonra da sırtımızı dönmemek için yolumuza devam etmeliyiz. Bu yüzden eşit doğduğumuzu unutmamalıyız. Ancak zihinlerimiz programlanmıştır ve her birimiz cinsiyetimize göre toplumda aranan ve kabul edilen tekrarlayan bir imaja dönüşürüz. Aynı zamanda başkalarıyla iletişim kurma yollarını belirleyen biziz ve bunu ne ölçüde kabul edip ne kadar reddettiğimizi de bilen biziz. Bu nedenle erkek egemenliğinin kadınlar üzerindeki tüm tezahürlerine karşı mücadele etmeliyiz. Çünkü onlar yargı önünde ve kanun önünde eşittirler, öyleyse neden onları toplumda eşitlemiyoruz. Tunuslu kadınlar bu haksız ayrımcılığa maruz kaldılar ve bu zorluklara eğitim ve bilinçlendirme yoluyla, özellikle okullarda, kadınların erkek köleliğinden kurtuluşunu destekleyen eğitim programları aracılığıyla, kadınlığı kendi ışığında geri getirmek için ele almaları gerekiyor.

Tunus'ta geçen on yıl, kadınların durumunu kötü etkilemiş ve onları geride kalmasına sebebiyet vermiş ve bunun sonucunda kazanımlar ve haklar ilerleyememiş. Bu süreçte bir sivil toplum aktivisti olarak nasıl yaşadınız?

Evet, kadınlar aynı zamanda bir risk oluşturan gelir eksikliği nedeniyle çok acı çekti. Eşitlik yasası ihlalleri, peçenin kaldırılması çağrıları, çok eşliliğe izin verilmesi için tehlikeli çağrılar yapıldı ve kadına karşı eşi görülmemiş şiddet gördük. Bazıları için bu cinsiyetçilikten başka bir şey değil ve aklımda kalanların çoğu, dinin insanlık dışı amaçlarla sömürülmesidir, benim inancım insan odaklıdır. Müslüman, Hıristiyan olmadan önce insan olması gerektiğine inanıyorum.

Kadına yönelik şiddet, kanunların çokluğuna ve en önemlisi 58 sayılı kanuna rağmen her gün yayınlanan rutin haber haline geldi, sizce sebepleri nelerdir?

Kadına yönelik şiddetin nedenleri çoktur, yoksul ve ihmal edilmiş bölgelerdeki kadınlar diğerlerine göre şiddete ve aşağılanmaya daha çok karşılaşıyor. Çünkü şiddet sahnesini görmeye alışmışlar ve bu onlar için artık normal hal almış. Öte yandan şiddetin ciddiyetinin bilinmemesi ve yasaların bilinmemesi bu olgunun yaygınlaşmasına neden olmuştur ve aile içi şiddetin en yaygın nedenleri arasında ekonomik sorunların yer aldığını da belirtmek gerekir. Özellikle birçok işi ortadan kaldıran pandemi nedeniyle doğrudan ve dolaylı olarak kadına yönelik şiddet vakalarında artışa neden olmuştur.