Sêvê, Fatma ve Pakize’nin ardından 8 yıl…

Kürdistan topraklarını direnmekten canları pahasına vazgeçmeyen Sêvê, Fatma, Pakize’nin mücadelesi bugün kadınların yolunu aydınlatmaya devam ediyor.

SARYA DENİZ

Haber Merkezi- Türk devleti özellikle son yıllarda siyasette en önde bulunan ve kadın özgürlük mücadelesinde yer alan kadınların yaşamlarını hedef alıyor. Saldırılarda doğrudan kadınların bedenleri ve kimlikleri hedeflenirken bu katliamlardaki yöntemler kadın mücadelesine karşı geliştirilen nefretin de bir göstergesi oldu. Bedenlerine onlarca kurşun sıkılan, yaralı olduğu halde tedavi edilemeyerek ölümü izlenen, bordum katlarında yakılan, bedenleri teşhir edilen kadınlarla toplum sindirilmek istendi ama katliamların ayrıntıları ve yargı sisteminin işlemeyişi de kimseyi mücadelesinden vazgeçiremedi. Aksine tüm kadınlar katledilen kadınların bedenlerinden adeta mücadelelerini güçlendirerek yeniden doğdu.

4 Ocak 2016’da Şırnak’ın Silopi ilçesinde DBP (Demokratik Bölgeler Partisi) Parti Meclis üyesi Sêvê Demir, HDP (Hakların Demokratik Partisi) ve KJA (Özgür Kadın Kongresi) aktivisti, Fatma Uyar ve Silopi Halk Meclisi Eşbaşkanı Pakize Nayır Türk devletinin kolluk kuvvetleri tarafından sokağa çıkma yasakları döneminde boşaltılan bir mahalleden çıkmaya çalışırken havan saldırısıyla ağır yaralandılar. Yetkililere ambulans gönderilmesi için yerleri bildirildikten sonra, yine devletin kolluk kuvvetleri tarafından silahla taranarak katledildiler. Saldırıların ardından Sêvê Demir’in bedeninden 11 kurşun, Pakize Nayır’ın vücudundan 5, Fatma Uyar’ın vücuduna ise 3 kurşun çıkarıldı.  Öyle ki Sêvê Demir, yakınları tarafından kıvırcık saçlarından tanınabildi.

Katliamlar süreci nasıl başladı?

Sêvê Demir, Fatma Uyar, Pakize Nayır’ın katledilmeden önce Türkiye’de 2013 yılının Ocak ayı başında Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile BDP Milletvekillerinin görüşmeleriyle çözüm süreci fiili olarak başlatıldı. Aynı yılın Newroz’unda süreç Abdullah Öcalan’ın mektubunun okunmasıyla yeni bir evreye taşındı. 2015 yılının Şubat ayında HDP Heyeti ile AKP’li bakanlar Dolmabahçe Başbakanlık ofisinde yaptıkları açıklama ile 10 maddelik ortak deklarasyon kamuoyu ile paylaşıldı. Bu süreçte AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın Kürtlere yönelik asimilasyon, imha, inkâr ve soykırım saldırıları hep devam etti. Kürtlere yönelik ‘Çöktürme Planı’ devreye sokuldu. Bu planın ilk saldırısı 5 Haziran günü HDP’nin Diyarbakır İstasyon Meydanı’nda yaptığı mitingde gerçekleşti. Bu saldırıya 7 Haziran seçimlerinde cevap verildi. Bu cevaba karşılık iktidar daha da saldırgan politikalarını hayata geçirdi.  “Dolmabahçe Mutabakatını tanımıyorum” diyen Erdoğan son olarak masayı devirdi. Bunun ilk adımı da 7 Haziran seçimlerini tanımama oldu. Bu şiddet sarmalının daha da artmasına neden oldu. Katliamlar art arda geldi.

Özyönetim ilan edildi

Artan şiddet ve katliamlara karşı halk kentlerde kendi kendini yönetmek ve korumak için öz yönetim ilan etti. Öz yönetim ilanları Şırnak, Silopi, Cizre, Nusaybin’de ilk olarak başladı ve sonrasında Hakkâri, Batman, Yüksekova, Varto, Bulanık, Edremit ve İpekyolu, Sur, Silvan, Lice, Doğubayazıt ve Hizan ilçelerinde devam etti. Öz yönetim ilanları sonrasında kentlerde taş taş üstünde kalmadı. Binlerce insan yerinden edilirken genç, yaşlı, kadın, çocuk, bebek yüzlerce insan katledildi. 

Kadınlar, direnişte her zaman en ön saflarda yer aldı. Bu süreçte Türk devletinin özel savaş birimlerinin kadınlara yönelik saldırıları da arttı. Kadınların, kimlikleri, iradesi, bedenleri, özgürlükleri hedef alındı. Kadınlar iradeleri için direndi ve yaşamını yitirdi. Sêvê, Fatma ve Pakize bu direnişin önce kadınlarındandı. 

Kürdistan’da ayak basmadığı yer yoktu

Sêvê Demir, uzun yıllar mücadelenin içinde yer almış bir isimdi. Mardin’in Savur ilçesine bağlı Şute (Şenocak) köyünde dünyaya geldi. Yaşamını son anına kadar Kürt ve kadın özgürlük mücadelesine adadı. 90’lı yıllarda devlet baskısıyla ailesiyle birlikte Amed’in Bismil ilçesine göç etmek zorunda bırakıldı. Aile, 1995 yılında Manisa’nın Salihli ilçesine yerleşti. Bu baskı ve göç hikayesi Sêvê Demir’in özgürlük mücadelesinde aktif rol almasına neden oldu. Pamuk tarlalarında işçilik yapan Sêvê Demir, aynı zamanda çalışmalar içinde aktifti. Sêvê Demir, en çok gülen yüzüyle tanınıyordu. Sêvê Demir’in annesi Sakine Demir onu “Sêvê’nin Kürdistan’da ayak basmadığı yer yok. Her yere gidiyordu. Bütün Kürdistan O’nu tanıyor. Gönlünü, ruhunu, her şeyini mücadelesine vermişti. Çalıştığı yıllar içinde çok sayıda baskıyla karşı karşıya kaldı. 5 yıl cezaevinde tutuldu ve 60 gün de açlık grevinde kaldı” sözleriyle anlatıyordu. Sêvê Demir’in yoldaşları, onu tanıyan tanımayan birçok kadın ölümün ardından mücadele sözü verdi.

‘Deli dolu…’

Sêvê Demir’ın son anlarında onunla can veren Fatma Uyar ve Pakize Nayır vardı. Fatma Uyar, 28 Ağustos 1988 yılında 7 çocuklu bir ailenin ikinci çocuğu olarak Duhok köyünde dünyaya gelmişti. Henüz 5’inci sınıfta okulu terk eden Fatma, 11 yaşındayken mücadele içinde yer aldı. 2000’li yılların başına gelindiğinde o da tıpkı yaşıtları gibi gençlik mücadelesindeydi. Arkadaşları tarafından ‘deli dolu, ele avuca sığmaz bir kadın’ sözleri ile tanıtılan Fatma Uyar, 2009 yılında tutuklandı ve 5 yıl 3 ay cezaevinde kaldı. Tahliyesinin hemen ardından Serhat ve Botan bölgesinde kadın çalışmalarına katıldı. Fatma Uyar, katledilmeden önce daha 27’sinde Silopi’de KJA çalışmaları yürütüyordu. Ev ev gezerek kadınları örgütleyen Fatma sokağa çıkma yasakları döneminde de öncü isimlerden biri olmuştu. Yaşamını yitirmeden kısa bir süre önce çocukluk arkadaşı Felek Çakar’a “İçimde bir şey var, sanki şehit olacağım” demişti. Fatma Uyar’ın ardından da ailesine yönelik baskılar devam etti. Cenaze törenine katılan abisi hakkında soruşturma açıldı. Annesi Hatice Uyar “örgüt üyeliği” iddiasıyla gözaltına alınıp tutuklandı. Anne Hatice Uyar, 2 ay 10 gün cezaevinde kaldıktan sonra serbest bırakıldı. Hatice Uyar, her yerde kızı Fatma’nın bıraktığı mücadele mirasını kaldığı yerden sürdürdüğünü anlattı.

Yaşam işçisi olarak anıldı

‘Yaşam işçisi’ olarak tanınan Pakize Nayır, 1990 yılında Silopi’nin Ziristan köyünde dünyaya geldi.  Pakize de ancak ilkokul 5’inci sınıfa kadar okuyabildi. Pakize Nayır, yıllarca çeşitli kentlerde tarım işçisi olarak çalıştı. En son yaşadığı mahallede kuaför dükkanı açtı. İŞİD’in Kobanê’ye saldırıları onun üzerinde ciddi bir etki bıraktı. Kobanê’de yaşamını yitirenlerin cenazelerini ve sınır kapısında bekletilen ailelerini karşılayarak onlarla ilgileniyordu. Kadınların çeşitli atölyeler yaptığı Kadın Evi Akademisi’ne katılan Pakize Nayır’ın yolu burada Sêvê Demir ve Fatma Uyar ile kesişti. Bu dönemden sonra da daha aktif olarak çalışmalarda yer aldı. Silopi Halk Meclisi Eşbaşkanı oldu.

Pakize Nayır, katledildikten sonra, kız kardeşi evine yapılan baskınla gözaltına alındı. Birkaç gün gözaltında tutularak daha sonra serbest bırakıldı. Kısa bir süre sonra Pakize Nayır’ın kız kardeşi tekrar gözaltına alındı. Mahkemece tutuklandı ve 1 yıl cezaevinde tutulduktan sonra serbest bırakıldı. Daha sonra Pakize Nayır’ın amcası Celalettin Nayır hakkında Pakize’nin cenazesine katıldığı gerekçesiyle hakkında soruşturma başlatıldı. Hala kızının katledildiği sokaktan geçemeyen Annesi Behiye Nayır kızının uğrunda öldüğü mücadele bayrağını taşımaya da ant içti.

Katliamla ilgili 8 yıldır kimse yargılanmadı

Sêvê, Fatma, Pakize’nin davasında 8 yıldır bir ilerleme yok. Üç Kürt kadın siyasetçi yaralı olmalarına ve ambulans çağırılmasına rağmen saatlerce bekletildi ve daha sonra yaralı haldeyken üzerlerine yeniden ateş açıldı. 2016’dan bu yana onlarca kez konu Meclis gündemine taşındı ve soru önergeleri verildi. Meclis Araştırma Komisyonu kurulması talep edildi ama her talep karşılıksız bırakıldı. Soruşturma dosyası tozlu raflarda kaldı. Katliamın failleri hakkında hukuki bir yaptırım uygulanmadı. Sêvê, Fatma, Pakize… onlar yaşamlarının son anına kadar mücadele ve direnişten vazgeçmedi. En önde korkusuzca ölüme meydan okuyan üç kadın Kürt halkının hiçbir zaman unutulmayacak isimlerinden ve sembollerinden oldular. Bugün üç kadın siyasetçinin aileleri, arkadaşları, onları hiç tanımayanlar mücadelelerini sürdürüyorlar.