Kadınların direnişi tarihten günümüze umut oluyor

Dünyanın her noktasında her gün onlarca kadın katlediliyor. Kadınlar evde, işte, sokakta, fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kalıyor. İktidarlar ise erkekleri koruma noktasında ortaklaşıyor. Devletin ve yargının işbirliği kadınları daha çok öldürüyor. P

Dünyanın her noktasında her gün onlarca kadın katlediliyor. Kadınlar evde, işte, sokakta, fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kalıyor. İktidarlar ise erkekleri koruma noktasında ortaklaşıyor. Devletin ve yargının işbirliği kadınları daha çok öldürüyor. Pandemi ile birlikte zaten var olan işçi kıyımında ilk hedef olan kadınlar, sömürü ve krizler karşısında da isyanın en başında yer alıyor. 164 yıl öncesinden direnişleri ile 8 Mart’ı yaratan kadınlar, bugün yine direnişleri ile umut oluyor. 

 

SERPİL SAVUMLU

 

İstanbul - Tam 164 yıl önce 8 Mart 1857’de ABD'nin New York kentinde 40 bin dokuma işçisi kadın daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Polis işçilere saldırdı ve işçiler fabrikaya kilitlendi. Çıkan yangında  işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda  asla hafızalardan silinmeyecek bir katliam yaşandı. 129 kadın işçi yanarak can verdi. Bu katliam kadınların tarihi direnişinin acı bir simgesi oldu. 

 

26 - 27 Ağustos 1910 tarihine gelindiğinde bu tarihe Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, tarafından dikkat çekildi. Danimarka'nın Kopenhag kentinde II. Enternasyonal’e bağlı kadınlar toplantısında (Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı) Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart'ın “Internationaler Frauentag” (International Women's Day - Dünya Kadınlar Günü) olarak anılması önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi.

 

Katliamdan 120 yıl sonra…

 

8 Mart il yıllarda baharda anılıyordu. Sabit bir tarih seçilmemişti. Tarihin 8 Mart olarak saptanışı 1921'de Moskova'da gerçekleştirilen 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı'nda (3. Enternasyonal Komünist Partiler Toplantısı) karar altına alındı. Adı da “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” olarak belirlendi. Birinci ve İkinci Dünya Savaşı yılları arasında bazı ülkelerde anılması yasaklanan Dünya Kadınlar Günü, 1960'lı yılların sonunda Amerika Birleşik Devletleri'nde de anılmaya başlanmasıyla daha güçlü bir şekilde gündeme geldi. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu da 16 Aralık 1977’de 8 Mart'ın “Dünya Kadınlar Günü” olarak anılmasını kabul etti.

 

I.Uluslararası Sosyalist Kadın Konferansı

 

II. Enternasyonal’in 1889’da gerçekleştirilen kongresi ezilen cinsin kurtuluşu konusunu gündemine aldı. Kongrede kadınların fabrika yaşamı, lokal mücadelelerinin değerlendirilmesi ve birleştirilmesi, sosyalist kadınların uluslararası örgütlenmesi ve bu çerçevedeki sorunların neler olduğuyla birlikte nasıl aşılması gerektiği tartışıldı. Bu tartışmayı da Clara Zetkin örgütlemişti.

Kongre kadın mücadelesinin örgütlenmesi ve uluslararası boyutta ele alınıp merkezileştirilmesinde önemli bir dönemeç oldu. Clara Zetkin, kadınların kurtuluşu mücadelesinin fiili örgütlenmesi ve kadınların sendikalaşması sürecinin başında yer aldı.

 

Kitlesel eyleme dönüşür

 

1910 yılında Kopenhag’da İkinci Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı yapıldı. Konferansta kadınlar için genel seçme hakkı ve iş güvencesi başlıklı konular üzerinde tartışmalar yürütüldü. 8 Mart’ın Uluslararası Emekçi Kadınlar Günü ilan edilmesi ve her yıl kutlanması önerisi yapıldı. Konferansta Clara Zetkin’in önerisiyle, her yıl bir günün, kadınların uluslararası mücadele günü olarak kutlanması kararı alındı. Böylece 8 Mart, Uluslararası Emekçi Kadınlar Günü olarak benimsenir.

O tarihten itibaren 8 Mart uluslararası bir gündem olur ve kadınların özgürlük mücadelesinde yer tutar. Karar Çarlık Rusya’sında da etkisini gösterir. 1913 yılında Petersburg’daki 8 Mart, kitlesel bir eyleme dönüşür.

 

Türkiye’de 101’inci yıl

 

Türkiye’de 101 yıldır “8 Mart Dünya Kadınlar Günü” ülkenin dört bir yanında kutlanıyor. Türkiye’de 8 Mart ilk olarak 1921 yılında Türkiye Komünist Partisi (TKP) üyesi kadınlar Rahime Selimova, Cemile Nuşirvanova kızkardeşler ve Naciye Hanım öncülüğünde dönemin koşullarında gizli olarak kutlandı. Kamuya açık ilk 8 Mart kutlaması 1975 tarihinde yapıldı. Bu kutlama İlerici Kadınlar Derneği (İKD) tarafından düzenlendi. İKD’li kadınlar 1980 askeri darbesine kadar kutlamalarını büyük salonlarında kitlesel yapabildi. 1980 darbesi döneminde ise dört yıl kutlamalara izin verilmedi. İKD'li kadınlar bunun üzerine “Beyaz Eşarplı” eylemler düzenlemeye karar verir.

 

“Beyaz Eşarplı” kadınlar

 

8 Mart 1980'de darbeyle birlikte kentlerde, işyerlerinde, meydanlarda, pazar yerlerinde, sinema çıkışlarında, “Beyaz Eşarp’lı eylemler yapılır. Beyaz eşarp; geçim sıkıntısına, zamlara, işsizliğe ve ülkedeki kaosa karşı bir simge olarak kullanılır. Kadınlar günlük hayatlarında bir direniş simgesi olarak beyaz eşerplar takmaya başlarlar.

İstanbul’da kadınlardan radikal eylemlerde gelir. Kadınlar beyaz eşarpları ve boş tencereleriyle valiliği basar. Birçok fabrikada, iş durdurulur. Bunun üzerine bazı yerleşimlerde “sıkıyönetim komutanları”, beyaz eşarp takmayı yasaklar. 1984 yılına gelindiğinde ise kutlamalara yeniden izin verilir.

 

Feminist Gece Yürüyüşü

 

Türkiye’de dikkat çeken önemli kadın eylemlerden biri de “Feminist Gece Yürüyüşü” oldu. 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü ilk olarak 2003 yılında yapıldı. Ancak adının konması ve her yıl düzenli yapılması kararı 2005 yılında alındı. Bu süreklilik kararına ilham veren 2003 ve 2004 yılı 8 Mart'ında Taksim'de feministlerin çağrısıyla yapılan eylemlerdi. Yürüyüş her yıl yeni kadınların katılımlarıyla kalabalıklaşırken 2010'ların başından itibaren ivme kazanıldı ve 2020'ye gelindiğinde ise on binlerce kadının bir araya geldiği görkemli bir yürüyüş haline geldi.

 

Devrimci kadınlar tutuklandı

 

8 Mart’ı konuşurken Kürt kadınların tarihine de ayrıca bakmak gerekiyor. Kürt kadınların mücadele kararlılığı ve direnişleri tüm kadınlara ilham oldu. Kürt kadınlar bu mücadeleye 1919’da başladı ve günümüzde 8 Mart’ı yüzbinlerle ifade edilen mitinglerle yaygın eylem ve etkinliklerle kutluyor. Kadınlar alanlarda cins mücadelesinin yanı sıra kimlik mücadelesini de dile getiriyor.

 

Kürt kadınların ilk örgütlü mücadelesi 1919 yılında kurulan Kürt Kadınları Teâli Cemiyeti ile başladı. Daha sonra cemiyetin yerini Devrimci Demokrat Kadınlar Derneği (DDKAD) aldı. DDKAD, 8 Mart’ı ilk defa kutlayan Kürt kadın derneği olarak tarihe geçti. Dernek yöneticileri 12 Eylül 1980 darbesinden sonra 8 Mart’ı kutladıkları için Diyarbakır’da yargılanıp tutuklandı ve onlarca işkenceden geçirildi.

 

Kürt kadınlardan ilk miting

 

8 Mart Dünya Kadınlar Günü bölge illerinde de yoğun baskı altında gerçekleştirildi. 8 Mart, Kürt kadınlar tarafından ilk kez 1997 yılında kutlanırken, ilk 8 Mart mitingi ise 1998 yılında yapıldı. İlk miting nedeniyle yöresel kıyafetleri, renkleri, zılgıtları ile miting meydanına gelen kadınlar, yoğun polis şiddetine maruz kaldı. 2001 yılına gelindiğinde ise kadınlar cezaevlerinde yaşanan tecride dikkat çekti. 2002-2005 yılları arasında Kürt kadınlar her yıl 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü farklı talepler ile kutladı.  Kadınlar 2006 yılında "Şiddetsiz bir dünya ve barış için” sloganıyla 8 Mart’ta alanlara çıktı. Kürt kadınlar, kimlik, tecrit en çok da barış talebiyle alanlarda oldu.

Bu yıl da kadınlar TJA (Özgür Kadın Hareketi) öncülüğünde “Zaman kadın özgürlük zamanı” sloganıyla alanlarda olacak. Kadınlar bu yıl 8 Mart’ı İzmir’de katledilen Deniz Poyraz ve cezaevinde şüpheli bir şekilde yaşamını yitiren Garbe Gezer’e atfetti.

Yüzyıllardır kapitalizmin ve erkek egemenliğinin yarattığı güvencesizliği, yoksulluğu, işsizliği, şiddetin her türlüsünü, savaşı, ırkçılığı ve militarizmi en yoğun ve en ağır biçimiyle yaşayan kadınlar; özellikle de küresel ekonomik krizler ve gericileşen iktidarlar nedeniyle daha da vahimleşen her türlü sömürü, baskı, şiddet ve savaşa karşı 8 Martlarda talep ve mücadelelerini daha da zenginleştirerek dayanışmalarını güçlendirmeye devam ediyorlar.