ILO 190 nedir?

Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 190 sayılı Sözleşmesi’nin kadınlar bir an önce kabul edilmesini bekliyor.

Haber Merkezi- Uluslararası Çalışma Örgütü ILO 190, iş yaşamında doğrudan şiddet ve tacize (toplumsal cinsiyet temelli şiddet ve taciz de dahil) odaklanan, bu konuda net bir çerçeve ortaya koyan ilk uluslararası sözleşmedir.

Sözleşme Uluslararası Çalışma Konferansı’nda 2019 yılında kabul edildi. Çalışma yaşamında şiddet ve taciz insan hakları ihlali ve fırsat eşitliğine yönelik bir tehdit olarak ilk kez uluslararası bir sözleşmeye girdi.

Sözleşme ile devletlere ve patronlara önemli yükümlülükler getirirken Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 190 sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi’ni onaylayan ülkelerin sayısı giderek artıyor. Sözleşmeyi şuana kadar 18 ülke imzaladı.

Sözleşmeyi onaylayan ülkeler

Uruguay, Somali, Yunanistan ve İtalya sözleşmeyi ilk imzalayan ülkeler arasında yer alırken son olarak El Salvador, Peru ve Orta Afrika Cumhuriyeti, sözleşmeyi imzaladı. El Salvador ve Peru’nun kabullü ile Latin Amerika’da ILO 190’ı onaylayan ülkelerin sayısı 5’e çıktı. Daha önce Latin Amerika’dan Uruguay, Arjantin ve Ekvador sözleşmeyi imzalamış, hatta Uruguay dünyada sözleşmeye onay veren ilk ülke olmuştu. Karayipler’de ise yalnızca Antigua ve Barbuda sözleşmeyi onayladı.

Türkiye’de durum nasıl?

ILO 190 emek örgütlerinin gündeminde ancak Türkiye’de sözleşme ile ilgili henüz yeteri kadar kamuoyu oluşmadı. Sendikalarda örgütlü kadınlar zaman zaman sözleşmenin imzalanmasına dönük taleplerini dile getiriyorlar. Resmi olarak sözleşme onaylanmasa da farklı sektörlerde imzalanan toplu iş sözleşmelerinin bazılarında, sözleşmeye ilişkin maddelerin yer aldığını belirtiyor. Yine özel sektör tarafından kabul edilen "Şiddete Sıfır Tolerans" politika belgelerinde de sözleşme ile uyumlu maddeler yer aldığı ifade ediliyor.

190 sayılı sözleşme ne diyor?

Sözleşme, çalışma yaşamı ile ilişkili her türlü şiddet ve tacizi kanunlarla yasaklamak için sözleşmeye onay veren ülkelerin ilgili mevzuatları oluşturulmasını yükümlü kılıyor. Çalışma yaşamında şiddete karşı etkin mekanizmaların geliştirilmesi için hükümet ve işverenlere de sorumluluklar veriyor. Öncelikler arasında çalışma yaşamında şiddet ve tacizden arındırılmış bir çalışma düzeninin kurulması ve cinsiyet eşitliğinin sağlanması yer alıyor. Çalışma yaşamındaki şiddet ve taciz kavramı aynı zamanda toplumsal cinsiyete dayalı şiddet ve taciz kavramlarını da içeriyor.

Yeni bir işyeri tanımı

Sözleşmede şiddet ve taciz olgusu sadece işyeri ile sınırlı tutulmuyor. İşle ilgili tüm alanları kapsayacak şekilde tüm çalışma yaşamını dikkate alıyor. Yani sadece iş yerlerine ait özel veya kamusal alanlarda değil, işe gidiş geliş sırasında yaşanan tüm şiddet ve taciz hallerini de kapsamış oluyor. Şiddet ve tacizin bilgi iletişim teknolojileri tarafından sağlananlar da dâhil olmak üzere işle ilgili tüm haberleşme kanalları aracılığıyla da gerçekleşebileceği kaydediliyor.

Ev içi şiddeti de kapsıyor

Sözleşme ev içi şiddeti de çalışma yaşamıyla ilişkili bir sorun olarak değerlendiriyor ve bu yönde adım atılmasını istiyor. Ev içi şiddetin artışının kadınların çalışma yaşamlarına, işe devamsızlık, işte odaklanma güçlüğü ve işten ayrılmak zorunda kalmak gibi pek çok olumsuz etkisi olduğu belirtiliyor. Bundan dolayı şiddeti önleyici ve çalışma yaşamına etkisini azaltıcı unsurlara yer veriliyor.

'Üçüncü şahıs' şiddeti

Sözleşme kadınları sadece diğer çalışanlar ya da işverenlerden değil; müşteriler, tedarikçiler, hizmet alanlar gibi "üçüncü taraflardan" kaynaklanabilecek şiddet ve taciz karşısında da korumayı hedefliyor.