Bir asırlık temsil mücadelesi
Türkiye’de seçmen sayısının yarısını oluşturan kadınlar, seçilme konusunda hep geride bırakıldı. Yıllardır eşit temsil edilmek isteyen kadınlar çalışmalarıyla da bu alanda baskı oluşturmaya çalışıyor. Siyasi partilerin kadınlara yaklaşımı tartışılırken, ortaya çıkan fotoğraf dünya grafiklerinde hiç iyi değil. Elbette eşit temsil konusunda adım atan ve hatta bu yüzden yargılanan HDP’yi de ayrı bir yere koymak lazım.
SARYA DENİZ
İstanbul - Türkiye’de kadınlar, 5 Aralık 1934’te seçme ve seçilme hakkına sahip oldu. Kadınların temsil edilmesi, eşitliğin nasıl sağlanacağı ve siyasi partilerin kadınlara yaklaşımı ise hala tartışma konusu. Kadınların seçimlerde ilk adaylığını koyduğu 1935’ten günümüze 523 kadın milletvekili olarak TBMM’ye girdi. Dolayısıyla kadınlar, 600 sandalyeli meclisi 84 yıl içinde tam olarak dolduramamış oldu. Türkiye tarihinde kadın milletvekili oranının en yüksek olduğu dönemde bile kadın milletvekili oranı 17.6’da oranında kaldı.
İlk kez 17 kadın seçildi
Seçmenlerin yüzde 48’ini kadınların oluşturduğu 8 Şubat 1935’de yapılan 400 sandalyeli genel seçimlerde sadece 17 kadın TBMM’ye girebildi. Bu tarihten bir yıl sonra yapılan ara seçimlerde bir kadın daha milletvekili seçildi. Böylece, kadınların sandalye sayısı 18 oldu. Kadın milletvekilleri, tüm milletvekillerinin yüzde 4.5’ini oluşturdu.
Hiçbir zaman oranlar tam temsili sağlamadı
O yıllarda Türkiye’nin başarısı olarak tarihe geçen bu oran, 1950 seçimlerine gelindiğinde yeniden geriledi. 1950’de sadece üç kadın TBMM’ye girdi. 1999 yılına kadar kadın milletvekili oranı yüzde 2’yi geçemedi. 1999 yılında 22 kadın milletvekili ile kadın milletvekili oranı yüzde 4.2 olarak değişti. 2002, 2007, 2011 seçimlerinde kadın milletvekili sayısı yükselişe geçti ancak hiçbir zaman kadınların temsil oranı ve siyasi partilerin aday oranları yeterli olmadı.
7 Haziran seçimleri tarih yazdı
Türkiye tarihinde en fazla kadın milletvekili, 7 Haziran 2015 seçimlerinden çıktı. 97 kadın, milletvekili seçilirken, kadın vekillerin 32’sini HDP’liler oluşturdu. Haziran 2015 seçimlerinin ardından yine kadın vekil oranında düşüş yaşandı. 1 Kasım 2015 seçimlerinde 81 kadın seçildi. 24 Haziran 2018 seçimlerinin ardından şuan da Meclis’te 101 kadın milletvekili bulunuyor.
Türkiye, son sıralarda
Dünya Ekonomik Forumu tarafından hazırlanan “Küresel Cinsiyet Uçurumu 2021 Raporu”nda kadınların sosyal hayattaki temsiline ilişkin veriler dikkat çekiyor. 156 ülkenin kadın ve erkek nüfusu arasındaki cinsiyet eşitsizliğini mercek altına alan endekste, Türkiye 2019'a oranla 3 basamak gerileyerek 133. sıraya indi. Kadınların ekonomik hayata katılım oranları, fırsat eşitliği, ücret eşitliği konularında Türkiye, listenin son sıralarında yer alıyor. 2020 yılında tüm ülkeleri etkileyen ve etkisini hala sürdüren Covid-19 pandemisi nedeniyle kadın ve erkekler arasındaki uçurum daha da büyüdü.
192 ülke arasında 117. sırada
Türkiye, kadın milletvekili oranında dünyadaki 192 ülke içinde 117'nci sırada. Avrupa’da 37 ülke içinde ise sondan üçüncü sırada. Birçok Afrika ülkesi listenin üst sıralarında yer alıyor. Zirvede ise Ruanda, Küba, Bolivya ve Meksika var. Kadın milletvekili oranında Türkiye birçok Afrika, Asya ve Orta Doğu ülkesinin gerisinde.
Kadınlar eşit temsiliyet istiyor
Kadınlar yıllardır Türkiye’de eşit temsil ilkesinin uygulanması için mücadele ediyor. Kadınlar hazırlanan kanun teklifleri reddedilse bile partilerin bunu tüzüklerine ekleyebileceği ve uygulamaya alabileceğini belirtiyor. Bu konuda Meclis’i çalışmaları için baskı altında tutan oluşumlardan biri EŞİK. Türkiye’de eşit temsil ilkesini tüzük ve uygulamaları ile HDP hayata geçiren parti olarak dikkat çekiyor. Bu konuda hem vekil hem aday çalışmaları ile kadınları önceleyen HDP “kadın partisi” olarak anılıyor. “Eş Başkanlık” sistemini getiren ve bu konuda inatla çalışan HDP’nin eşit temsil inadının da ayrı bir yargılama konusu olduğunu bir kez daha hatırlatalım.
Öte yandan kadınlar diğer siyasi partileri fermuar sistemini hayata geçirmeleri için çağırıyor. Özetle kadınlar toplumsal cinsiyet eşitliğinin hayata geçirilmesini hedeflemeyen hiçbir parlamentonun “güçlendirilmiş” olamayacağını belirtiyor.