Yerinden edilme döngüsü Halebli kadınların peşini bırakmıyor

Haleb’te çatışmalar nedeniyle hiç bitmeyen bir yerinden edilme döngüsü içinde yaşadıklarını belirten Qamar Abdel Ghafour, “Sabır benim tek silahımdı” diyerek, zor koşullara rağmen her zaman güçlü durmaya çalıştığını söylüyor.

GUFRAN AL-HABIS

Haleb- Suriye'nin Haleb kırsalında yaşayan kadınlar, savaş koşulları nedeniyle sürekli tekrarlanan ve hiç bitmeyen bir yerinden edilme döngüsü içinde yaşıyorlar. Savaş süreçlerinde bilinmeyenden duyulan korku ile ailelerini koruma çabaları arasında zorlu bir yaşamla karşı karşıya kalan kadınlar, ülkelerinde özgürce yaşamak istediklerini ve bunun içinde sürekli bir umut halinde olduklarını söylüyor.

Çatışmalar nedeniyle defalarca Haleb ve çevre köyler arasında göç etmek zorunda bırakılan Qamar Abdel Ghafour, gittikleri her yeri güvenli bir yer bulma özlemiyle uğradığı bir durak olarak tanımlarken, HTŞ'nin Haleb işgali ile yine karanlık bir göç yolculuğunun kendilerini beklediğini söylüyor. 

'Anılarımızı bile arkamızda bırakmak zorunda kaldık'

Haleb kırsalından yerinden edilen Qamar Abdel Ghafour, içinde bulundukları durumu şu sözlerle özetliyor: “2012 yılı hayatlarımızın sonsuza dek değişeceğini gösteriyordu. Evlerimizi terk etmek dışında topraklarımızı parçalayan çatışmaların kurbanı olduk, her tarafımızdan bombalar ve yıkımlar geldi. Anılarımızı bile arkamızda bırakmak zorunda kaldık. O yıl yaşayıp yaşamayacağımı bilmediğim bir yer değiştirme yolculuğunun başlangıcıydı. Geçici de olsa kendimi güvende hissettirecek bir yer aramaya devam ediyorum.”

Geçici duraklar

“Ne zaman yerimden edilsem sanki sıfırdan başlıyormuşum” sözleriyle konuşmasını sürdüren Qamar Abdel Ghafour, “Bu yolculuk kimseyi tanımadığım ve nefes alabileceğim bir yer bulma umudumdan başka bir şey değil. Ulaştığımız güvenli köylerde huzur içinde uyusak da kaygı genellikle peşimi bırakmıyor. Ulaştığımız her köy güvenliği bulma yolculuğumda geçici bir durak haline geliyor. Ancak çok geçmeden ardından gelen karşılıklı bombalama nedeniyle tekrar taşınmak zorunda kalıyorum. Bu tekrarlanan yerinden edilmenin en acı veren yanı ise kendinizi kapana kısılmış gibi hissediyorsunuz. Geniş bir hapishanede gibisiniz” ifadelerinde bulunuyor. 

Çaresiz hissediyor

Çatışmalar yayıldıkça ve devam ettikçe başka bir yere gitme imkanının da kısıtlandığını kaydeden Qamar Abdel Ghafour, “Hayatımızın alanı eskisinden çok daha küçük oluyor ve hiçbir yere gitme imkanımız kalmıyor. Küçük kırsal kesim ve bu dar alanlarda yaşamaktan başka seçeneğimiz yok. Bombalamalar ve çatışmalar devam ediyor. Güvende kalmamıza yardımcı olacak hiçbir çözüm yok. Yerinden edilme sırasında karşılaştığım zorluklardan biri çocuklarım için kalıcı eğitim fırsatları sağlayamamaktı. Elimizde herhangi bir belge yok ve onlara okullarda sabit bir yer sağlayamıyorum. Onlara güvenli bir gelecek ve istikrarlı bir eğitim koşulu yaratamıyorum. Ancak her seferinde onları kabul edecek bir okul bulmaya çalışıyorum ama çoğu zaman onlara yer olmuyor. Ev ortamında eğitimlerini sağlamaya çalışsam aylık taksitleri ödemek zorundayım ve ekonomik durumum buna izin vermiyor. Bu da onların başarmayı umduğum hırsları karşısında kendimi çaresiz hissetmeme neden oldu” diye belirtiyor.

‘Sabır benim tek silahımdı’

Devam eden yerinden edilmenin sadece kendisiyle sınırlı olmadığını söyleyen Qamar Abdel Ghafour, sözlerini şöyle tamamlıyor: “Haleb bölgesindeki pek çok kadın aynı durumlarla karşı karşıya. Ben her zaman güçlü olmaya çalışıyordum. Çocuklarım zor koşullardan şikayet etmeye başladıklarında kalbim incinse de onlara gülümseyerek zor koşulların aşılacağını söylerdim. Sabır benim tek silahımdı, çünkü onların hissetmesini istemiyordum. Çaresizlik içinde ya da daha iyi bir geleceğe dair umudumu yitirmişken, çocuklarımın gözlerinde gideremediğim bir hüzün görüyordum ama bir umut ışığıyla yollarını aydınlatmaya çalışıyordum. Onlara karanlıkta olsak da yine de yolumuza devam edeceğimizi anlatıyordum.”