Yemenli kadın gazeteciler: Şiddetle mücadele için yasal değişiklikler yapılmalı
Yemen’de çatışma ve kötüleşen ekonomik koşullar, kadın ve kız çocuklarının maruz kaldığı şiddeti derinleştirirken, Yemenli gazeteciler, şiddetle mücadele için yasal reformların şart olduğunu vurguladı.
RAHMAN ŞANZUR
Yemen- Cinsiyete Dayalı Şiddete Karşı 16 Günlük Aktivizm kapsamında Yemen’de kadınların sesi yükseliyor. Ülkedeki çatışma ve kötüleşen ekonomik koşullar, kadın ve kız çocuklarının maruz kaldığı şiddeti giderek daha görünür hale getiriyor. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu’nun (UNFPA) verilerine göre Yemen’de 6,2 milyondan fazla kadın ve kız çocuğu, cinsiyete dayalı şiddet biçimlerine maruz kalıyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü gibi kuruluşlar ise Yemenli kadınların boşanma, velayet ve miras haklarında eşitsizlik nedeniyle şiddete karşı daha savunmasız olduklarını belirtiyor. Raporda, silahlı grupların kontrolündeki bölgelerde kadınların hareketini kısıtlayan, iş, eğitim ve sağlık hizmetlerine erişimlerini engelleyen kontrol noktalarının uygulandığı da vurgulanıyor.
‘Şiddetin kökleri onlarca yıl öncesine dayanıyor’
Yemenli gazeteci Asmaa Al-Samet, ülkedeki kadınlara yönelik şiddetin yalnızca bireysel olaylar olmadığını, kadınların temel haklarına, eğitim, sağlık, güvenlik ve iş gibi haklara erişimini engelleyen yaygın ve sistematik bir sorun olduğunu belirtti. Bu şiddetin köklerinin onlarca yıl öncesine dayandığını kaydeden Asmaa Al-Samet, “Birçok bölgede yaygın olan çocuk evlilikleriyle başladı ve zamanla kadınların eğitim, iş ve insani bir yaşam standardına erişimini engellemeye kadar uzadı” dedi.
‘Toplumsal yargılanma korkusu eğitimlerini engelliyor’
Savaş ve çatışma ortamının özellikle kadınlar için psikolojik ve sosyal tehditler yarattığını dile getiren Asmaa Al-Samet, bu durumun bazı kadınları depresyona, çöküntülere, hatta intihara sürüklediğine dikkat çekti. Asmaa Al-Samet, “Kadınların toplum içinde dışarı çıkması bile toplumsal yargılanma korkusuyla birlikte geliyor. Bu da özellikle kırsal kesimlerde, birçok kızın eğitimini tamamlamasını veya iş gücüne katılmasını engelliyor. Kadının varlığını ve işini tuhaf ya da kabul edilemez hale getiriyor. Değişimin aile içinde farkındalık yaratmakla başlaması gerekiyor. Kadınlara, erkeklerle eşit, tam haklara sahip, korku veya kısıtlama olmadan çalışabilen, öğrenebilen ve yaşayabilen bireyler olarak davranılmalı” ifadelerinde bulundu.
Yargı önünde eşit değiller
Yemenli gazeteci Sally Al-Nabhani ise, kadınlara yönelik şiddetin temel olarak haklarından mahrum bırakılması ve erkeklere kadınların sahip olmadığı yasal ve sosyal ayrıcalıklar tanınmasıyla ortaya çıktığını belirtti. Sally Al-Nabhani, “Bir kadına dava açıldığında nadiren bir erkekle aynı adalet sağlanıyor. İş güvencesi açısından bile, bir erkeğin sahip olduğu haklardan yararlanamıyor. Bu, açıkça şiddet ve ayrımcılıktır. Gelenek ve görenekler kısıtlamaları daha da kötüleştirdi, birçok kadını kişisel özgürlüklerinden ve kariyer seçimlerinden mahrum bıraktı ve mevcut iş fırsatlarını, gerçek potansiyellerini yansıtmayan belirli alanlarla sınırlandırdı” dedi.
Sally Al-Nabhani, şiddetle mücadele için kadınlara çalışma özgürlüğü tanıyan ve haklarına erişimlerini kolaylaştıran yasaların çıkarılması gerektiğini, ayrıca kadınların önündeki kurumsal engellerin kaldırılması gerektiğini vurguladı.