Ulusal birlik için mücadele ediyorlar: Tarih bizi yazacak
Kasr-ı Şirin Antlaşması ve Lozan Antlaşması ile yapay sınırlarla bölünen Kürdistan halklarını yeniden bir araya getirmek için mücadele eden Kürt kadınları, ulusal birlik çalışmalarından sonuç alacaklarına inanarak çalışmalarına devam ediyor.

ARJÎN DİLEK ÖNCEL
Amed- Tarihin her döneminde hegomanik güçlerin ilgisini çeken Kürdistan coğrafyası ilk olarak 1639 yılında (17. yy) İran ve Osmanlı imparatorlukları arasında imzalanan Kasr-ı Şirin Antlaşması ile bölündü. İkinci bölünme, 1’inci Dünya Savaşı yıllarında oldu. Lozan Antlaşması’yla da Kürdistan dörde bölündü. Kürtlerin varlığı inkâr edildi, toprakları işgal edildi.
Oluşturulan suni sınırlarla bir halk parçalandı, dikenli teller ile ayrıştırıldı, mayınlar ile tehdit edildi. Tüm bu gelişmeler karşında parçalanmışlığın acısını yaşayan Kürtler, birlik olmak için büyük bir çaba içine girdi. Böylelikle 4 parçada “Kürt Birliği” için mücadele verilmeye başlandı.
Ulusal birlik çalışmaları
Ulusal birlik çalışmaları 1970’li yıllarda, Kürt parti ve örgütleri tarafından başlarken, 1980’li yılların ortalarında ise devam etti.
Bu kapsamda 2011 yılında ilk ulusal birlik konferansı, Amed’de düzenlendi. 2013 yılında ise konferans ve çalıştaylar yapıldı. Bu tarihten sonra hem Ortadoğu’daki gelişmeler hem de Kürtlere yönelik saldırıların artmasıyla birlikte 4 parça Kürdistan’da ulusal birlik çalışmaları hız kazandı.
Bir “sömürge” olan Kürdistan’da kadınlar 1978’den 90’lara kadar ulusal bilinçle mücadele içinde yer alsalar da kadınlar zamanla cins mücadelesinin en önemli özneleri oldu. Kadınların ulusal ve cins mücadelesi tarihten günümüze kadar sürüyor.
27 Şubat’ta Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısının ardından kadınlar, barış sürecinin olduğu gibi ulusal birlik çalışmalarının da öncüsü olmakta kararlı.
Özgür Kadın Hareketi’nin (Tevgera Jinên Azad-TJA) öncülüğünde 28-29 Mayıs tarihlerinde "Siyaseti demokratikleştirelim demokratik toplumu inşa edelim" şiarıyla "1'inci Kürt Kadın Parlamenterler Konferansı" gerçekleştirildi. Yine Amed'de 21-22 Haziran tarihlerinde 3'üncü Kürt kadın Birliği Konferansı gerçekleştirildi. Her iki konferansta ulusal birlik gündemiyle yapılırken, konferansların sonuç bildirgelerinde kadınların netice alınıncaya kadar ulusal birliğe öncülük etmeye devam edeceği mesajı öne çıktı.
‘Kürt kadını 4 parçada demokratik toplum için çaba gösteriyor’
Barışa İhtiyacım var Kadın İnisiyatifi’nden Esra Kahraman, 4 parça Kürdistan’daki kadınlar ile sadece yapay sınırlar ile ayrı olduklarını ifade etti. Kürt kadınların bu sınırları tanımadığını söyleyen Esra Kahraman, “Aramızda sadece yapay sınırlar söz konusu. Ancak Kürt kadınları, 4 parça Kürdistan’da bu birlik mücadelesini yürütmeye çalıştılar.
Çünkü nihai mücadele amacımız aynı. Eşitsizlikle, savaş politikalarıyla mücadele ediyoruz. Demokratik bir toplum için çaba gösteriyoruz. Özellikle bu süreçte kadınların ulusal birliği, birlikte hareket edebilmesi çok önemli” dedi.
Esra Kahraman şöyle devam etti: “Kadın birliğinin sağlanması, daha güçlü bir mücadeleyi, daha güçlü bir dayanışmayı beraberinde getirir. Kadınlar 4 tarafta da eşitlik ve demokratik toplum için mücadele veriyor. Dünyada savaşları ve militarizmi erk düzen, toplumsal cinsiyet politikaları ve bu politikaları besleyen mevcut iktidarlar yürütüyor. Sadece sıcak çatışmadan bahsetmiyoruz, özel savaş politikaları da buna dahil. Kadınların en büyük mücadelelerinden biri bu savaş politikalarına karşı.”
Kürt kadınların bu sürecin en aktif ve öncüsü olduğunu kaydeden Esra Kahraman, birlik mesajı vererek konuşmasını tamamladı.
‘Önce iç barışı sağlamalıyız’
İnsan ve Özgürlük Partisi (PİA) Sözcüsü Menice Rümeysa Gülmez de Türkiye’nin barış girişiminde bulunmasının asıl nedeninin Ortadoğu’daki gelişmeler olduğunu söyledi.
İsrail-Filistin savaşı, İsrail’in İran’a saldırı ve Suriye örneklerini veren Menice Gülmez, “Tabi ki İsrail’in Filistin’e yaptığı kabul edilecek bir şey değil. Bununla beraber İran’ın da kendi halkına saldırısı, Kürtlere olan düşmanlığı, Kürt aktivistleri idam etmesi kendi içinde bir kaos yarattı. İsrail de bunu kullanarak müdahale etti. Türkiye’nin Kürt meselesinde adım atmak istemesinin nedenlerinden biri de buydu. Çünkü İran’la aynı duruma düşmek istemiyor. Önce Suriye, sonra İran, sıranın Türkiye de olabileceği öngörülüyordu” şeklinde konuştu.
Krizlerin çözümü için öncelikle iç barışın sağlanması gerektiğini ifade eden Menice Gülmez, “Kendi içimizde oluşturacağımız bir barışla dışarıdan gelen her türlü saldırıya karşı daha güçlü duracağız” dedi.
Barış sürecine işaret eden Menice Gülmez konuşmasını şöyle tamamladı: “Türkiye, Kürt halkının talebini karşılamak için bu süreci başlatmadı. Kendi bekası için başlatmış olsa bile sonuçta burada yararlanacak olanlar halklar. Bu nedenle bu süreci olumlu görüyorum. Sağlıklı yürümesi için de Kürtlerin bazı taleplerinin yerine getirilmesi gerekiyor. Nasıl ki Kürtlerden adım bekleniyorsa, hükümet de adım atmalı. Sağlıklı, güvene ve hukuka dayalı adımlar atılması ancak süreci başarıya götürür.”
‘Tarih Kürt kadınlarını yazacak’
PİA’dan Şermin Aygören ise, ilk günden beri Kürt ulusal birlik çalışmalarında yer aldığını söyledi. Parti olarak da bu alanda çaba sarf ettiklerini belirten Şermin Aygören, “Kadın barışı simgeleyen, toprağı simgeleyen, üretici bir rolü var. Doğal olarak dokunduğu her şeyde bir yaratıcılık ortaya koyuyor. Bu yönlerini şimdi siyasete aktarıyor. Doğasında olan bir şeyi yaşatıyor. Erkek egemen bu topluma bunu öğretmeye çalışıyor. Birçok ulusun kadınlarına da ilham verdi. Hem gerilla mücadelesi olarak hem de siyasi alanda verdiği mücadele olarak örnek oldu. Barışı sahiplenip, benimsemek lazım. Kürtlerin birlik olmasını sağlamak önemli, kadınlar bu sürece öncülük edecek. Tarih Kürt kadınlarını yazacak” diye belirtti.
‘Somut adımlar bekliyoruz’
Barış sürecinin daha somut eylemler ile ilerlemesi gerektiğin ifade eden Şermin Aygören, “Bu sürecin gidişatı Kürtler için bir eziyet haline getirilmeye çalışılsa da eğer barış ile sonuçlanacaksa, bu süreç her türlü savaştan iyidir. Köylerimiz boşaltıldı, toplumun yapısı değiştirildi, bu sorunlara bir son verilmesi bakımından süreç önemli” dedi.
Sürecin Kürtlerin lehine sonuçlanması için Kürt kadınları olarak mücadele edeceklerini söyleyen Şermin Aygören, sürecin özgürlük ile sonuçlanmasını temenni ettiklerini ifade etti.