‘Ulus devlet anlayışı ve toplumsal çürüme iki Narin’in hayatını yok etti’

Kongra Star Koordinasyon üyesi Peyman Elûş, ulus devlet anlayışının yarattığı toplumsal çürüme ve savaş politikalarına dikkat çekerek, “Bu anlayış Amedli Narin Güran’ın ve Kobanêli Narin Ebdo’nun yaşamını yok etti” dedi.

BERÇEM CÛDÎ

Kobanê- Kuzey Kürdistan'ın Amed kentinde 21 Ağustos 2024'te, 8 yaşındaki Narin Güran kaybedildi. Narin Güran’ın cenazesi 19 gün sonra nehir kenarında bulundu. Narin Güran’ın katledilmesine ilişkin 2 ayrı dava açılırken, dava kapsamında yargılananlardan Nevzat Bahtiyar dışında birçoğu Narin’in aile bireyleri.

Öte yandan Türk devleti, 16 Mart’ta Kuzey ve Doğu Suriye’nin Kobanê kentine bağlı Girik köyünü bombaladı. Bombalama sonucu aynı aileden anne, baba ve 9 çocuktan oluşan bir aile katledildi. Bu katliamdan sadece 9 yaşındaki Narin ağır yaralı bir şekilde kurtuldu.

Fırat Kantonu Kongra Star Koordinasyon Üyesi Peyman Elûş, iki ayrı bölgede iki çocuğa yaşatılanlara dikkat çekerek, katliamların altında yatan asıl nedenin “ulus devlet” anlayışı olduğu değerlendirmesinde bulundu.

Peyman Elûş, “Her iki Narîn’in hayatı da Kürdistan’ın sömürgeleştirilmesi ve Ortadoğu’da hakim olan ulus-devlet zihniyetinin sonucundur” diyerek, “soğuk savaş” olarak tanımlanan 3’üncü Dünya Savaşı’nın doğrudan kadınları ve çocukları hedef aldığını belirtti. Peyman Elûş, “Ulus-devletler soykırım, yerinden etme ve işgalle başaramadıklarını şimdi psikolojik, özel ve soğuk savaşla yapmak istiyorlar. Her iki Narîn’de bu zihniyetin kurbanıydı” dedi.

‘Toplumsal ilke ve ölçünün çürümesinin yolu açıldı’

Ulus-devletlerin kadınları bir araç haline getirdiğini belirten Peyman Elûş, “Kapitalist modernite, aile ve toplumu yok etme zihniyetini sürdürmek istiyor. Bu nedenle toplumsal ilke ve ölçünün çürümesinin yolu açıldı. Kuzey Kürdistan’daki Narin cinayeti aynı bağlamda gerçekleşti. Olayda devlet ilişkileri de olduğu için örtbas etmeye çalıştılar. Bu nedenle sadece aileyi suçlayamayız. Aile, devlet zihniyeti tarafından bir araç olarak kullanıldı.

Bu haliyle yaratıcı özelliklere, koruma ve paylaşma kültürüne sahip olan kadınlar, bu uygulamalara maruz kalıyor. Ulus-devlet zihniyeti kadınlar üzerinden annelik kültürünü çarpıtmaya ve gerçeğini gömmeye çalışıyor” değerlendirmesine bulundu.

‘Soykırımcı devlet kültürü dayatılıyor’

Peyman Elûş, “Ulus-devlet, kadın kültürü yerine devlet kültürünü dayatıyor ki bu da özünde soykırımcı, yok edici ve inkarcı bir zihniyet. Karşı karşıya kaldığımız sonuç, bir çocuğun hayatının yok edilmesi, yaşam, eğitim görme, oynama ve büyüme hakkının elinden alınması oldu. Bu nedenle, ulus-devlet zihniyetinin toplum ve aile üzerindeki etkisini Narin’in katledilmesi olayıyla çok net bir şekilde anlatabiliriz. Bu olay aynı zamanda 21’inci yüzyılda hakim olan kapitalist modernite zihniyetinin gerçeğini ve kötülüğünü de ortaya koymaktadır” dedi.

 ‘Aynı sistem Narin’in hayallerini yok etti’

Peyman Elûş, Rojava Kürdistan’da özel savaşın yanı sıra yıllardır Türk devletinin işgal saldırıları gerçekleştirdiğini hatırlatarak, "Bu saldırılar özellikle bu dönemde çok şiddetliydi, çok sayıda katliam yaşandı. Türk devleti Kobanê'de aynı aileden 11 kişiyi katletti, sadece Narîn yaralı kurtuldu. Bu yaştaki bir çocuk, tüm ailesi gözlerinin önünde öldürüldüğünde nasıl bir hayat ve psikoloji yaşayacak? İşte bu yüzden aynı zihniyet ve sistem Kobanê’nin Narîn’inin hayatını ve hayallerini yok etti" diye belirtti.

Peyman Elûş, konuşmasının sonunda çocuk ve kadınların katledilmesinin önünün alınmasının Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın fikirlerinin hayata geçirilmesiyle olabileceğini ifade ederek, "Bu sistem toplumun değerlerine ve varlıklarına tüm gücüyle saldırıyor. Dolayısıyla bu zihniyetten kurtuluş ancak bir şekilde mümkündür. O da Önder Apo'nun Kürdistan ve Ortadoğu'da demokratik konfederalizmin inşasının temeli olacak Barış ve Demokratik Toplum çağrısıdır. Tüm toplumsal ve sistemsel sorunları çözmenin yolu budur. Demokratik Ulus'un kurulmasıyla demokratik aile sağlanmış olur ve demokratik aile demokratik toplum ve ülke inşasının temelidir. Kadın hareketleri ve örgütleri olarak hedefimiz ve çalışmamız bu yönde. Artık kadın ve çocukların katledilmesine izin vermeyeceğiz” dedi.