Tutuklu yakınları: İnkâr ve yok sayma ile sonuç alınmaz

Kürdistan ve Türkiye cezaevlerinde tecrit politikalarına karşı devam eden açlık grevi eylemlerini sahiplenme çağrısında bulunan tutuklu aileleri, “Sonuna kadar çocuklarımızın arkasındayız” dedi.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Amed- Kürdistan ve Türkiye cezaevlerinde tutukluların “Kürt sorununa demokratik çözüm ve Abdullah Öcalan’a özgürlük” talebi ile geçtiğimiz Kasım ayından bu yana gerçekleştirdiği eylemler devam ediyor.  3 ay süren bir açlık grevinin ardından 4 Nisan’a telefon ve aile görüşmelerine çıkmama kararı alan tutuklulardan haber alınamazken, tutuklu yakınlarının “Özgürlüğe ses ver” şiarı ile başlattığı eylemler de devam ediyor.

Cezaevlerinden gönderdikleri mektuplarla var olan sürecin sessizlik içinde bırakılmaması gerektiğini ifade eden tutuklular, desteğin sadece tutuklu yakınları üzerinden sürmesine ise tepki gösteriyor. Halkı bu noktada dayanışma ve taleplerine ses olmaya çağıran tutuklular, tecrit kırılana kadar eylemlerinden geri adım atmayacaklarının belirtiyor. “Özgürlüğe ses ver” eylemleri kapsamında cezaevi önünde bir araya gelen anneler ise bu süreçte daha kalıcı ve etkili çalışmalar yapılması gerektiğini vurgulayarak halkın sessizliğine tepki gösterdi.

‘Barış ve huzur diyalogla gelir’

 

Tutuklu yakınlarından Sebahat Irmak, cezaevlerinde ve İmralı Cezaevi’ndeki tecridin sona ermesi gerektiğini söyleyerek herkesin kendilerine destek olması gerektiğini ifade etti. Sebahat Irmak “Biz onurlu bir barıştan başka bir şey istemiyoruz. Artık annelerin yüreği yanmasın diye buradayız. Bu eylemi tutuklular hepimiz için yapıyor. Fakirlik, işkence zor ve zulüm hep bizim çocuklarımıza yapılıyor. Bu çocuklar ‘Kürdüm’ demesin diye her türlü uyuşturucu ve eroine de izin veriyorlar. Bu zulüm artık yeter, sesimiz artık nereden çıkacak. Bu tecrit kalkmayana özgürlük gelmeyene kadar bu böyle devam edecek. Sadece Türkiye ve Kürdistan’da değil, bütün dünyaya ne huzur ne de barış gelecek. Tutuklular şuan elinden geleni yapıp dışarıdan gelecek bir sesi bekliyor. Ailelerimizi tecridi anlamaları için aramıyoruz diyorlar. Halk artık ne olduğunu anlasın. Herkes elini vicdanına koysun ve bu zulme dur desin. Biz artık kabul etmiyoruz. Bunun için de elimizden geleni yapacağız. Artık susmak ya da izlemek yok. Kimse bunu yapmasın. Bugün buna ses vermezsek yarın çok daha kötü şeyler yaparlar” şeklinde konuştu.

‘İnkâr ve yok sayma ile bir sonuç alamazlar’

 

Ferah Akbulut da tecridin işkenceden farklı olmadığını belirterek bütün halkı tecride karşı tutukluların yanında yer almaya davet etti. Ferah Akbulut, “Buraya tutuklulara destek vermek için geldik. Cezaevlerinde çok ciddi ihlaller yaşanıyor ve tecrit onların üzerinde yürütülüyor. Hakaret ve haksızlık çok yaşanıyor, buna dur demek için buradayız. Bu tecrit sadece Kürt halkına değil, barış ve demokrasi isteyen bütün kesimlere yapılıyor. Bugün bizim cezaevleri için halk olarak ayağa kalkmamız gerekiyor. Sayın Abdullah Öcalan üzerinde yıllardır süren bir tecrit var. Ne ailesi ne de avukatları ile görüştürülmüyor. Bu işkenceden başka bir şey değildir. Bugün sesini çıkaran hemen cezaevine alınıyor. Bu savaş yeter artık, bunun muhatabı da bugün İmralı’dır. Onla görüşme sağlanmalı, inkâr ve yok sayarak hiçbir sonuç elde edemezler. Biz bunu yıllardır söylüyoruz. Bundan sonra da söylemeye devam edeceğiz. Bu eylem bitmeyene kadar da buradayız. Tek bir kişi kalsak da tutukluların arkasında olmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

‘Cezaevinde ne yaşandığını bilmiyoruz’

 

Behiye Sevim ise cezaevinde şüpheli ölüm ve işkencelerle tecridin daha da yoğunlaştığına dikkat çekti. Bu ölümlere bir an önce son verilmesi gerektiğini aktaran Behiye Sevim, bütün siyasi tutukluların bir an önce tahliye edilmesi gerektiğini söyledi. Behiye Sevim konuşmasının devamında şunlara yer verdi: “Biz anneyiz ve anneler ağlamasın artık diyoruz. Ama bu süreçte bu barış talebimizi duyan yok. Biz Kürdüz ve sonuna kadar da bu böyle olacak. Bize işkence yapmasınlar, Allah bizi böyle yarattı gidip yaradana sorsunlar o zaman. Tutuklular cezaevinde katlediliyor ama kalkıp intihar diyorlar. Biz şuan da cezaevinde ne yaşanıyor bilmiyoruz. Bütün annelere sesleniyorum artık el ele verelim ve bu katliamı durduralım. İnsanlarının evinin içinde çocuklarınızın gözü önünde babalarını katlediyorlar, bu insanlık değil. Onları Allaha emanet ediyorum. Biz son nefesimize kadar da çocuklarımızın arkasında olacağız. Son ana kadar da onlar için alanlarda olup direneceğiz, kimsenin bundan şüphesi olmasın.”