Türkiye’de çocuğa dönük cinsel suçlarda endişe verici artış

Çocuk İstismarı ve İhmali ile Mücadele Derneği raporu, Türkiye’de çocuklara yönelik cinsel suçların arttığını, ensest vakalarının gizli kaldığını ve aile içi ortamın en büyük risk faktörü olduğunu ortaya koyuyor.

Haber Merkezi- Çocuk İstismarı ve İhmali ile Mücadele Derneği, “Türkiye'de Aile İçi Cinsel İstismar (Ensest) Vakaları: Mevcut Durum, Ruhsal Etkiler ve Uluslararası Hukuki Karşılaştırmalar Raporu”nu yayımladı. Rapor, resmi veriler ışığında çocuğa yönelik cinsel suçlardaki artışı ortaya koyarken, ensest vakalarının büyük ölçüde gizli kaldığını ve toplumsal tabunun sorunun görünürlüğünü engellediğini vurguladı.

Rapora göre, çocuklara yönelik cinsel suçlarda son yıllarda belirgin bir artış eğilimi gösteriyor:

"*2014’te 11 bin 95 olan cinsel istismara maruz bırakılan çocuk sayısı, 2017’de 18 bin 623’e yükseldi.

*Güvenlik birimlerine gelen ya da getirilen çocuk sayısı 2021’de 499 bin 319 iken, 2022’de yüzde 20,5 artışla 601 bin 754 olarak kaydedildi.

*Adalet Bakanlığı verilerine göre, 2021’de çocuk istismarı suçundan 16 bin 171 mahkûmiyet kararı verildi."

Raporun devamında ensest vakalarının ise doğası gereği büyük ölçüde gizli kaldığı belirtildi. Raporda, “ensest ilişkilerin yalnızca binde dördünün ortaya çıktığı”na dikkat çekilirken, çocukların risk altında olduğu kaydedildi.  Çocuk İzlem Merkezleri (ÇİM) verilerine göre, cinsel saldırıya uğrayanların yüzde 85’i kız çocukları. TÜİK’in 2014-2017 verileri de bu tabloyu doğruluyor: çocukların yüzde 87-88’i kız, yüzde 12-13’ü erkek çocuk. Yaş grupları açısından en yüksek risk 15-17 yaş grubunda. Ancak 0-11 ve 12-14 yaş aralıklarında da kayda değer sayıda çocuk bulunuyor.

Rapora göre çocukların yüzde 64-66’sı öz anne, baba veya kardeşleriyle aynı evde yaşıyor. Faillerin yüzde 9’unun ise çocukla aynı evde bulunduğu tespit edildi. Bu bulgular, aile ortamının cinsel saldırı açısından en büyük risk faktörlerinden biri olduğuna işaret edilerek, aile içi cinsel saldırıya uğrayan çocukların, yoğun suçluluk ve utanç duygusu hissettiği; düşük benlik saygısı, depresyon, travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) ve intihar eğilimi gibi ağır sonuçlarla karşılaştığı kaydedildi.  Rapor, bu travmaların yalnızca çocuklukta değil, yetişkinlikte de ilişkiler, ebeveynlik ve ruh sağlığı üzerinde kalıcı bozukluklara yol açabileceğini vurguluyor.

Türkiye ve dünya karşılaştırması

"*Dünya Sağlık Örgütü’ne göre dünya genelinde yaklaşık 1 milyar çocuk cinsel şiddete maruz kalıyor.

*Avrupa Konseyi’ne göre Avrupa’daki her 5 çocuktan 1’i cinsel şiddet yaşıyor.

*ABD’de ise her 4 kız çocuğundan 1’i ve her 13 erkek çocuğundan 1’i istismara uğruyor."

Raporun devamında şunlar denildi: “Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 103. maddesi çocuklara yönelik cinsel istismar suçuna 8 ila 15 yıl hapis cezası öngörüyor. Failin anne, baba veya akraba olması durumunda ceza yarı oranında artırılıyor. Ancak Türkiye’de yetişkinler arası rızaya dayalı ‘ensest’ doğrudan suç sayılmıyor. Bu yaklaşım, İngiltere ve Norveç gibi ensestin her türünü suç kabul eden ülkelerden farklılaşıyor.”

Öne çıkan öneriler arasında şunlar yer alıyor:

“*Çocuklar ve ebeveynlere yönelik farkındalık kampanyaları,

*Daha erişilebilir yardım hatları ve güvenli alanlar,

*Uzun vadeli psikolojik destek mekanizmaları,

*Çocuk İzlem Merkezleri’nin (ÇİM) yaygınlaştırılması ve güçlendirilmesi,

*Daha kapsamlı ulusal veri toplama mekanizmaları,

*Önleme ve rehabilitasyona daha fazla yatırım yapılması.”