Türkiye’de bir muamma çocuk bayramı 23 Nisan: Yas ve öfke

Bugün birçok yerde göstermelik bir yığın etkinliğe tanık olunacak. Türkiye’de kutlamalardan çok daha farklı bir gerçeklik var; ülke çocuklar için bayramlaşmadan çok ucu bucağı olmayan bir yas ve öfkeyi yaşıyor.

SARYA DENİZ

Haber Merkezi- Bir anne pazar ortasında bıçak darbeleriyle katledilen çocuğu için haykırıyor. Biri kaybolan kızını televizyon programlarında arıyor. Biri depremde sımsıkı sarıldığı elini cenazesinde bırakmak zorunda kalan yavrusu için adliye koridorlarında. Bir diğeri tonlarca demir altında kalan biriciği için adalet arıyor. Zırhlı araçla ezilen, minicik bedeni sanayi sitelerinde çalıştırılan, tarlalarda hasat zamanı su kuyularında kaybolan, hastanelerde başkalarının kimliği ile doğum yaptırılan, aşı olmadığı için çok basit bir enfeksiyonla yaşamı sönen, geceleri evlerinde gündüzleri okullarında aç kalan çocuklar… elbette bu kadar değil daha nice hikayeler nice yitip giden küçücük bedenler var.

Göstermelik kutlamalar

Türkiye bir çocuk mezarlığına dönüşmüşken, bugün şiirler okunacak, şarkılar söylenecek ve herkes dijital medya hesaplarından çocukların geleceği ile ilgili süslü cümleler kuracak. Meclis’in açılış günü olan 23 Nisan, Türkiye’de 1920’den bu yana çocuk bayramı olarak kutlanıyor. Bugün birçok yerde göstermelik bir yığın etkinliğe tanık olunacak. Bu etkinliklerin belki de çok azında gerçekten çocukların ne halde oldukları hakkında gerçekler konuşulacak. Takvim yapraklarının her birinde katliam notları düşülen Türkiye’de çocuklar geleceksiz bir yaşamla baş başa bırakılıyor. Bu da yetmiyor çocuklar onları korumayan bu düzen içinde bir bir yaşamlarını yitiriyor. Türkiye’de yaşananlar ve tablolara yansıyan veriler çocuklar için neler söylüyor? Beslenmeden çalışmaya güvenlikten eğitime Türkiye’de çocuklar için vaadedilen yaşan ne?

Çocuklar beslenemiyor

Derin bir ekonomik krizin yaşandığı ülkede çocuklar yoksulluk ve açlıkla baş etmek zorunda. Üstelik her geçen gün tablo daha da kötüleşiyor. Et tüketimi, temel ihtiyaçlar bir yana insanlar artık evlerine ekmek götürmek için bile hesap yapıyor. Çocuklarına meyve sebze alamadığını anlatan büyükler, pazarlardan elleri boş dönüyor.  Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'nün (OECD) raporlarına göre; Türkiye’de 6,5 milyon çocuk aşırı yoksulluk içinde yaşıyor. Ülkede her beş çocuktan biri yeterli beslenemiyor ve her dört çocuktan biri de okula beslenmeden yani aç gidiyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın Sosyal ve Ekonomik Destek programının raporu da bu gerçekliği doğruluyor. Türkiye’de maddi durumu kötü ailelere yapılan yardımdan yararlanan çocuk sayısı 172 bin. Enflasyon oranları ekonomideki ibrelerin hızla yükselmesi aslında bu sayının çok üzerinde çocuğun varlığına da bir yandan işaret ediyor. Bu durum aynı zamanda birçok sağlık sorunu anlamına da geliyor. Uzmanlar, durumun halk sağlığı sorunu olarak ele alınıp hızlı bir şekilde çözüm bulunmasını istiyor.

15 günde 4 çocuk yaşamını yitirdi

Yaşanan yoksullukla birlikte ‘işçi çocuklar’ sayısında da artış söz konusu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) raporlarında da bu gerçeklik saklanamaz düzeyde. Verilere göre; 2024 yılında her dört çocuktan biri çalışıyordu. Ve bu veriler de her an artıyor. Çocukların iş gücüne katılma oranı 2023 yılında yüzde 22.1 iken bu oran 2024’te yüzde 24.9’a yükseldi.

Ülkede çalışan çocuklarla ilgili ölüm haberleri peş peşe geliyor. Nisan ayının ilk iki haftasında farklı iş kollarında çalışan üç çocuk/genç işçi yaşan iş cinayetleri sonucu hayatlarını kaybetti. 17 yaşındaki bir çocuk/genç işçi ise hayatına son verdi. 2025 yılının Ocak ayında en az 7, Şubat’ta 4, Mart'ta da 6, son bir haftada ise 4 çocuk/genç iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. 2024 yılında ise 71 çocuk/genç işçi yaşamını yitirdi. Son 10 yılda çalışırken yaşamını yitiren çocuk sayısı ise en az 742.

Ülkede çocuk işçiliğinin tamamen yasaklanması gerektiği belirtilirken, eğitim sistemi ile çocukların sahada ucuz işçi olarak kullanılmasına son verilmesi isteniyor.  Mesleki Eğitim Merkezi (MESEM) uygulamasının yeni bir çocuk işçi kitlesi yarattığına dikkat çekilirken, devletin bu uygulamayla birlikte çocuk işçilerin metal, tekstil, kimya fabrikalarında veya inşaatlarda çalışmak için bedava emek olarak yönlendirdiği vurgulanıyor. Çocuk hakları savunucuları, ekonomik zorluklar ve denetim eksikliği ile ölümlerin daha da artacağı uyarısında bulunuyor.

Eğitimden uzaklaştırılan çocuklar

Tüm bu tablo içinde çocukların eğitimden de uzaklaştığı belirtiliyor. Türkiye Milli Eğitim Bakanlığı Örgün Eğitim İstatistiklerine göre; okul öncesi eğitim seviyesinde beş yaş net okullaşma oranı düştü. 2022/23 öğretim yılında yüzde 85 olan okullaşma oranı 2023/24 öğretim yılında yüzde 84.3’e düştü. 4+4+4 sistemiyle birlikte kız çocuklarının okullarına devam etmelerinde de düşüşler yaşanıyor. Özellikle kız çocukları artan maliyetlerden dolayı eğitimden uzaklaştırmada ilk seçenek olarak görülüyor. Kız çocukları evlenmeye zorlanıyor.

Doğum yapan çocuklar

Her türlü tehlike ve saldırıların hedefi olan çocuklar, korumasız bırakılıyor. Son yıllarda saldırı, taciz, tecavüz vakalarındaki artış aynı zamanda başka bir çürümüşlüğünde göstergesi. Türkiye’de 2024 yılının 11 ayında 209 çocuk erkekler tarafından çeşitli biçimlerde cinsel şiddete maruz bırakıldı. TÜİK verilerine göre; 15- 17 yaş grubunda 6 bin 505, 15 yaş altında 130 çocuk doğum yaptı. 130 çocuğun doğum yapmış olmaları tecavüze maruz kaldıkları anlamına geliyor. 2024 yılında Zonguldak’ta 14 yaşında bir çocuğun tecavüze maruz kaldığı ve doğum yaptığı basına yansıdı. Yine 2024 yılının son günlerinde de Ceyhan hastanesinde bir çocuk tuvalette ne yaşadığını bilmeden bir bebek dünyaya getirdi.

Suça sürüklenen çocuklar

Son günlerde en çok konuşulan meselelerden biri de suça sürüklenen çocuklar. İstanbul Kadıköy’de bir pazarda bıçaklanarak hayatını kaybeden 14 yaşındaki Ahmet Mattia Minguzzi’nin ölümü, Türkiye’de özellikle çocuk adalet sistemi ve çocuklara yönelik ceza politikalarını yeniden tartışmaya açtı. Kimileri fail çocukların birer yetişkin gibi yargılanmasını isterken, kimileri de bu durumun çocuk haklarını tehdit edeceğini kaydetti. Tartışmayla birlikte suça sürüklenen çocukların verileri de ortaya kondu. 2010 yılında 83 bin 393 olan suça sürüklenen çocuk sayısı 2024’te 178 bin 834’e yükseldi. Çocukların fail olduğu ifade edilen suç türlerinin başında yaralama ve hırsızlık geliyor.

Hedef alınan Kürt çocuklar

Ülkede Kürt çocukların yaşadıklarına da ayrıca bakmak gerekiyor. AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Kürt çocukları hedef olarak göstermekten çekinmedi. 2006 yılında yaptığı bir konuşmasında, ‘Kadın da olsa, çocuk da olsa gözlerinin yaşına bakılmayacaktır' sözlerinin ardından çocuklar sistematik olarak hedef alındı.

Çocuklar kimliklerinden dolayı katledildi. Savaş ve çatışmalı sürecin bir sonu olarak polis askerin vs. açtığı ateş, bomba, askeri bölgelerdeki patlayıcı ve mayın kalıntıları gibi nedenlerden ötürü son 25 yılda yaklaşık 570 çocuğun hayatını kaybettiği ifade ediliyor. Üstelik bu katliamlarda failler ‘bulunmazken’ yargı zırhıyla’ da korunuyor. İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi’ne göre son 15 yılda zırhlı araç ile asker ve polislerin kullandığı araçların çarpması nedeniyle 21'i çocuk 44 kişinin hayatını kaybetti. 23’ü çocuk 94 kişi de çarpma sonucu yaralandı. Uğur, Cemile, Miraç, Ceylan ve daha birçoğu elbette Roboski’de katledilen çocukların isimleri hafızalarda kaldı.

Ucu bucağı olmayan yas evi

Bugün 23 Nisan süslü balonlar, neşeli şarkılar ve televizyonlardaki kutlamalardan çok daha farklı bir gerçeklik var. Türkiye bir bayramlaşmadan çok ucu bucağı olmayan bir yas evini yaşıyor.  Bu utanç tablosunu hiçbir çaba gizleyemiyor. Çocukların yaşamı bir bir söndürülürken onların geleceği ile ilgili kurulan her cümle samimiyetten çok uzak. Tam da bu yüzden hak savunucuları çocuklar için birleşik bir mücadelenin örülmesi gerektiğine dikkat çekiyor.