Tunuslu kadın aktivistlerden tepki: Dernekler zulme uğrayan her kadının sesiydi

Tunuslu aktivistler Mounira Bouazizi ve Fadia Khaskhoussi, dernek kapatmalarının kadınların güvenlik, destek ve hak arayışı süreçlerini tamamen çıkmaza sürüklediğini vurgulayarak, “Dernekler zulme uğrayan her kadının sesiydi” dedi.

İHLAS HAMRUNİ

Tunus – Tunus’ta kadın dernekleri ve sivil toplum kuruluşları, artan baskılar ve faaliyetlerin askıya alınması kararlarıyla karşı karşıya. Aktivistler, bu durumun kadın haklarını savunan örgütleri belirsiz bir geleceğe iten ve çalışmalarını marjinalleştiren sistematik bir politika olduğunu vurgularken, kadın sivil toplumunun sessizliğe zorlanmasının, hak savunuculuğu ve toplumsal destek faaliyetlerini ciddi şekilde sekteye uğrattığını belirtiyor.

‘Faaliyetlerin dondurulması endişe verici’

Sivil toplum aktivisti Mounira Bouazizi, kadın sivil toplumunun eşi benzeri görülmemiş kısıtlamalarla karşı karşıya olduğunu belirterek, Tunus’ta uzun yıllardır önemli bir rol üstlenen birçok kadın derneğinin faaliyetlerinin dondurulmasının son derece endişe verici olduğunu vurguladı. Mounira Bouazizi, bu kararların söz konusu derneklerin hizmetlerinden yararlanan kadınları ciddi zorluklarla baş başa bıraktığını ifade etti. Tunus Demokratik Kadınlar Derneği, Kadınların Sesi, Havva gibi faaliyetleri durdurulan kuruluşların yalnızca resmi yapılar olmadığını belirten Mounira Bouazizi, “Bu dernekler, ezilen ya da zulme uğrayan her kadının sesi ve gerçek desteğiydi” dedi.

Mounira Bouazizi, dernekler ile sivil toplum arasındaki bağın koparılamayacak kadar güçlü olduğunu vurgulayarak, genel olarak sivil toplumun ve özellikle de kadın sivil toplumunun bir izleme, öneri ve düzeltici güç oluşturduğunu kaydetti. “Sivil toplum ve kadın sivil toplumu yıkmaz, aksine inşa eder, toplumda denge ve reformun ortaklarıdır” diyen Mounira Bouazizi, kadın haklarını savunan resmi söylemler ile kadınlara gerçek destek sağlayan derneklerin dondurulması arasındaki çelişkiye dikkat çekti.

‘Kısıtlamalar ciddi sonuçlar doğurur’

Bu kararların ardında hangi hedeflerin bulunduğunun sorgulanması gerektiğini ifade eden Mounira Bouazizi, bunun gelecekte daha kapsamlı bir baskı politikasının habercisi olup olmayacağı konusunda soru işaretleri bulunduğunu söyledi. Feminist sivil toplumun eleştiri yapma ve hesap sorabilme hakkına sahip olduğunu hatırlatan Mounira Bouazizi, bu tür kısıtlamaların hem kadın hakları hem de toplum için ciddi olumsuz sonuçlar doğuracağını ve mevcut durumu daha da kötüleştireceğini vurguladı.

‘Derneklerin finanse ettiği aileler vardı’

Derneklerin üstlendikleri hayati rollere dikkat çeken Mounira Bouazizi, “Bu dernekler tarafından finanse edilen, onların sesi olan ve onlar tarafından savunulan yaklaşık yüz aile var. Peki bugün bu ailelerin kaderi ne olacak? Baskının en belirgin göstergesi derneklerin varlıklarının dondurulması, Sonia Dahmani ve Bouchra Belhaj Mbarek gibi birçok feminist aktivistin şu anda yargılanma ve hapis cezalarıyla karşı karşıya olmasıdır. Ben de şahsen davalarla uğraşıyorum ve kadınların seslerinin savunulmadığını, tam tersine sistematik olarak bastırıldığını düşünüyorum” diyerek mevcut baskı ortamını özetledi.

‘Baskılar kadın hareketini zayıflattı’

Sidi Bouzid'de sivil toplum aktivisti Fadia Khaskhoussi ise, Tunus’taki kadın aktivizminin büyük ölçüde gerilediğini söyledi. 2011’de mücadeleye başlayan ve haklarını savunmayı sürdüren küçük bir grup dışında kadın hareketinin neredeyse tamamen zayıfladığını belirten Fadia Khaskhoussi, bu gerilemenin derneklere yönelik kısıtlama dalgası, fon yetersizliği ve karmaşık bürokratik prosedürlerden kaynaklandığını vurguladı.

‘Yaklaşık iki bin dernek kapatıldı’

Fadia Khaskhoussi, son dönemde çoğu insan hakları örgütü olan yaklaşık iki bin derneğin “şeffaf yasal prosedürler” gerekçesiyle kapatıldığını hatırlatarak, bunun büyük bir belirsizlik yarattığını ifade etti. Aktivistlerin bu koşullar altında çalışmalarını sürdürüp sürdüremeyeceklerinden emin olmadıklarını söyleyen Fadia Khaskhoussi, bugün ayakta kalan derneklerin yalnızca ilkelerine ve haklarını savunma kararlılığına sıkı sıkıya bağlı olanlar olduğunu dile getirdi.

‘Savunmasız gruplarla çalışmaya nasıl devam edeceğiz?’

Fadia Khaskhoussi, kadın hakları aktivistleri için hapis cezası, iftira ve vatana ihanet suçlamalarının artık neredeyse günlük bir gerçeklik haline geldiğini belirterek, sivil toplum çalışmalarından dolayı çok sayıda aktivistin cezaevinde bulunmasının durumu daha da ağırlaştırdığını söyledi. Derneklere, özellikle kadın örgütlerine uygulanan genel baskı ve kısıtlamaların, tüm çabalarına rağmen onları çalışmalarını sürdüremez hale getirdiğini vurgulayan Fadia Khaskhoussi, “Bugün tüm bu yapılar ya suçlanıyor ya da kapatılıyor. Savunmasız gruplarla çalışmaya nasıl devam edebiliriz?” diye sordu.

Yasal değişiklikler için lobi faaliyetleri devam ediyor

Fadia Khaskhoussi, destek sunmaya çalıştıkları gruplar arasında tarım sektöründe istismara uğrayan kadınlar, göçmenler ve ev işçilerinin bulunduğunu belirtti. Kadın derneklerinin bu kesimler için çözüm üretmeye çalıştığını aktaran Fadia Khaskhoussi, 58 sayılı ve 227 sayılı kanun ile sosyal dayanışma ekonomisine ilişkin diğer yasalarda değişiklik yapılması için lobi faaliyetlerinin sürdüğünü belirtti.