Tunuslu felsefeci Fatima Mabdani: Jineoloji tüm dünyada tanınmalı

Jineolojî’nin kadınların özgür ve onurlu bir yaşam arayışı olduğunu belirten Tunuslu felsefeci Fatima Mabdani, “Toplumların ve kadınların ilerlemesi için Jineolojî’ye tam destek verilmelidir. Kadınların olmadığı toplumlarda ilerleme de olmaz” dedi.

İHLAS HAMRUNİ

Tunus- Jineolojî, Kürtçe kadın (jin) ve Latince bilim (lojî) kelimeleriyle oluşturulan özgün bir kavramdır. İlk defa 2009 yılında Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan tarafından Özgürlük Sosyolojisi kitabında kullanılmıştır. Jineolojî, erkek egemen tahakküm ilişkileri üzerine yükselen sömürü sistemini, iktidar merkezli yaşam anlayışını çözümlemeyi amaçlar. 2015 yılında gerçekleştirilen 1’inci Konferansda, Jineolojî Akademisi’nin örgütlenmesi kararlaştırılmıştır. Kadınların bilgileriyle buluşmak amacıyla dünyanın birçok yerinde seminerlerden konferanslara, kamplardan atölyelere birçok çalışma yürütüldüğü gibi; Kürdistan’da, başta Rojava’da olmak üzere, sosyolojik analiz ve sözlü kültür çalışmaları yapmış, akademi bünyesinde kadının hakikatini açığa çıkaran çalışmaları eksen alan araştırma merkezleri kurulmuştur. Akademilerde eğitimin yanı sıra, kadın varlığı, doğası, siyaseti, etik ve estetik anlayışı, ekonomisi, edebiyatı başta olmak üzere alternatif politikaların geliştirilebilmesi için çalışmalar yürütülmektedir.

Tunus’un Kasserine şehrinde yaşayan felsefeci Fatima Mabdani, “Jineolojî, kadınların özgür ve onurlu bir yaşam arayışıdır. Yaşam, doğa ve özgürlük felsefesine dayanan bir bilimdir” ifadelerinde bulundu.

Jineolojî’nin bir yaşam bilimi olduğunu kaydeden Fatima Mabdani, “Yaşamın doğasını anlamak çok gerekli hale geldi. Çünkü yaşamın doğasını anlamadığımız sürece ona uyum da sağlayamayız. Jineolojî kadının doğa ile bağını ortaya koyarken, bu bağın çok güçlü olduğunu belirtiyor. Çünkü kadınlar her zaman doğayla uyumludur. Jineolojî kadın özgürlüğünü esas alıyor ve kadın özgür değilse toplumun da özgür olmayacağının altını çiziyor. Çünkü bir kadın özgür değilse, bu hayattan ve doğadan keyif alamayacaktır; zira genel olarak insan, bilinçli olduğu sürece özgürlüğünün tadını çıkarır. Jineolojî, kadınları özgür ve bilinçli bireyler olmak için mücadele etmeye itiyor” şeklinde konuştu.

‘Farkındalık düzeyini yükseltiyor’

Jineolojî’nin kadınların farkındalık düzeyinin yükseltilmesinde çok önemli bir role sahip olduğunu sözlerine ekleyen Fatima Mabdani, “Özellikle Ortadoğu toplumlarında kadınlar din adı altında birçok baskıya maruz kalıyor. İster Tunus toplumunda ister diğer toplumlarda var olan bir erkek egemenliği kültürü var. Mevcut gerçeklik göz önüne alındığında, bu toplumlarda kadınlar otoriter rejimlerin baskılarıyla karşı karşıya kalıyor. Kapitalist sistemle birlikte kadınlar farklı bir sömürü biçimiyle karşı karşıya kaldı. Kadın bedenini metalaştırıp ticarileştiren kapitalizm, bir yandan kadınları ev içine hapsederken, öte yandan da ucuz işgücü olarak sömürüyor. Kadınların bu anlamıyla eril zihniyete karşı, kapitalizme karşı mücadeleyi sürdürmelidir” dedi. 

‘Tüm dünyada tanınması gerekiyor’

Fatima Mabdani, Tunus'ta jineolojinin varlığının boyutuyla ilgili olarak şunları söyledi. "Jineolojiyle ilgili bilimsel forumların büyük ölçüde olmaması ve kadın sorunlarıyla ilgili akademik çalışmaların olmaması nedeniyle bu bilimin varlığının biraz eksik göründüğünü fark ettim. Jineolojî’nin tüm dünyada tanınması gerekiyor. Toplumların ve kadınların ilerlemesi için Jineolojî’ye tam destek verilmelidir. Kadınların olmadığı toplumlarda ilerleme de olmaz. Kadınları küçümsemek, onları toplumda hareketsiz bırakmak topluma ve kadınlara da olumsuz yansımaları olur. Kadın haklarının ihlal edildiği toplumlarda özgürlükten bahsetmek mümkün olmaz. Kadın özgürlüğünü destekleyen Jineolojî önemli bir bilim ve bu bilimi iyi tanımalı ve incelemeliyiz.”