Tunuslu aktivist Farah Massoudi: Kadın dayanışmasına ihtiyaç var
Siyasi aktivist Farah Massoudi, Kuzey Afrika ve Orta Doğu'da toplumsal cinsiyet kodlarının önüne geçebilmek için özel bir çalışmaya ihtiyaç olduğunu ifade ederek, kadınları bu konuda birlik olmaya çağırdı.
ZOUHOUR MECHERGUI
Tunus- Kuzey Afrika ve Ortadoğu'daki kadınlar ataerkil devletlerin politikaları tarafından daha çok baskı ile yüz yüze bırakılıyor. Toplumsal cinsiyet rollerine karşı daha fazla farkındalık çalışması gerektiğine dikkat çeken kadınlar, birlikte mücadelenin de önemli olduğunu vurguluyor.
Toplumsal cinsiyet üzerine çalışan aktivist Farah Massoudi, Kuzey Afrika ve Ortadoğu'da farkındalığın yaratılması noktasında daha fazla mücadeleye ihtiyaç olduğunu belirtti. Özellikle bu konuda basın kuruluşlarına daha fazla pay düştüğünü aktaran Farah Massoudi, kadınların küçük yaşlardan itibaren toplumsal cinsiyet kodları edindiğini bunların ninnilerden, atasözlerine kadar, okul ders kitaplarından televizyon dizilerine kadar aktarıldığını ifade etti.
Cinsiyet kodları şiddetin kendisi
Farah Massoudi toplumsal cinsiyetin kodlarının özellikle fark edilmediğini ancak şiddeti beslediğini ve şiddetin kendisi olduğunu ifade ederek, “Kadınların karar alma merkezlerinden ve kurumların yöneticiliklerinden dışlanması, açık olmayan yumuşak bir şiddettir. Kadınlara ve onların başta ekonomik ve siyasi olmak üzere çeşitli alanlardaki gelecek beklentilerine ve vizyonlarına sınırlar koyarlar. Kimi alanlar erkekler tarafından tekelleştirilmiş sektörler olarak kabul edilir” dedi.
Farah Massoudi, toplumsal cinsiyetin Arap dilinde ‘cinsiyet’ olarak ifade edildiğinde melez bir kavram olarak algılandığını belirterek toplumsal cinsiyet kavramının Arap kültürüne uyarlanması gerektiğini ifade ederek “Bize uygun bir kavram oluşturulmalı. Kavramın Afrika ve doğamızın, dinimizin dışında bir kavram olduğunu söyleyen yorumlar var. Herhangi bir yorumdan kaçınmak için terimi düzgün bir şekilde yeniden anlamayı gerektiriyor” şeklinde konuştu.
Toplumsal roller çocuklara aktarılıyor
Farah Massoudi toplumsal cinsiyet kavramının, ekonomik güçlendirme ve kadınlara destek çerçevesinde Kadın Bakanlığı'nda bu kavramın kullanılmasının bir atılım olacağını dile getirdi.
Okul kitaplarında annenin yerinin mutfakta yemek yapmak, babanın rolünün ise dışarıda çalışarak geçimini sağlamakla sınırlı olduğunu hatırlatan Farah Massoudi şöyle konuştu: “Görsellerle erkek zihniyeti pekiştiriliyor. Hala geleneksel erkek bakış açısı ve vizyonuyla toplumsal rolleri çocuğun hafızasına yerleştiren ve öğrencinin zihnine kazınan sahneler görüyoruz.”
‘Her iki cinsiyette bu tuzağa düşüyor’
Toplumsal cinsiyet farkındalığının küçük yaşlardan itibaren oluşturulması gerektiğine işaret eden Farah Massoudi şunları söyledi: “Çocuklar büyüyüp genç bir insan olduğunda, fikirleri değiştirmek ve düzeltmek zordur. Bu rollere boyun eğen ve bu varsayımları kabul eden ve hatta kendilerini bu pozisyonu hak etmediklerine ve ancak bir erkek olurlarsa başarılı olabileceklerine ikna edilen kadınlar olduğu için, her iki cinsiyet tarafından da bu erkek egemenliğinin tuzağına düşüyoruz. Çalışma küçük yaşlardan itibaren başlar, bu nedenle çocuklarımızı yetiştirme şeklimizi değiştirmeli ve bize aşılanan şeylerle mücadele etmeliyiz. Örneğin kızlar için pembe ve erkekler için mavi renk, kadınlar için mutfak ve erkekler için futbol ve bir çocuk ağladığında ona ‘bir erkek nasıl ağlayabilir’ diye suçluluk hissettiriyoruz. Onlara duygularını bastırmayı ve damgalanma korkusuyla duygularını ifade etmemeyi öğretiyoruz.”
Medyaya görev düşüyor
Farah Massoudi bazı medya kuruluşları tarafından sunulan ve kadın imajını çarpıtan, dul ve evlenmeyi reddeden, evde kalmış ve intikamcı olarak etiketlenen, kadını çarpıtarak cinsiyet ayrımcılığını pekiştiren dizilere de sunulan imaja dikkat etmenin zamanının geldiğine işaret etti. Televizyon kanallarında yayınlanan görsellerin bilinçaltına yerleştiğini belirten Farah Massoudi, “Ekranlarımızdan geçen yargılar bilinçaltına ulaşıyor ve olduğu gibi benimseniyor, bu tür dramlarla mücadele etmeli ve toplumsal cinsiyetin farkındalığını sağlamalıyız” diye belirtti. Ayrıca Farah Massoudi gazetecilere toplumsal cinsiyet eğitimi verilmesi ve toplumsal cinsiyetçi dilin seçilmemesi çağrısında bulundu. Değişimin aşamalarla mümkün olduğunu dile getiren Farah Massoudi, medya ve sivil toplumun buna önemli ölçüde katkıda bulunması gerektiğini söyledi.
‘Farkındalık yaratılmak zorunda’
Kadınlar arasında dayanışmanın, özellikle de bölgede maruz kaldıkları cinsel saldırılar göz önüne alındığında, davalarına hizmet etmelerinin önemine değinen Farah Massoudi, dayanışmanın her iki cins tarafından da paylaşılması gereken bir eylem olduğunu vurguladı. Farah Massoudi, “Feminist hareket, öncelikle yasaların uygulanması için direnmek ve özelde şiddet gören kadınlar, genel olarak kadınlar arasında farkındalık yaratmak ve onları öldüren her türlü şiddeti kabul etmenin tehlikesi konusunda uyarmak göreviyle karşı karşıyadır” dedi. Kadınları korku ve sessizlik bariyerini kırmaya, uzun ve masraflı dava sürecine rağmen şiddet uygulayan erkeğe dava açmaya ve derneklere başvurmaya çağıran Farah Massoudi, sivil toplumun yasaların varlığı ile şiddet ve kadın cinayetlerindeki artış arasındaki uçurumu anlaması ve açıklaması gerektiğini belirtti.