Tunus’ta kadına yönelik şiddetle mücadelede sığınma merkezlerinin rolü

Tunus’ta kadın hakları aktivistleri, sığınakların kadınlar için sadece güvenli bir alan olmadığını, aynı zamanda psikolojik, tıbbi ve hukuki destek sağlayarak onların hayatlarını yeniden kazanmalarına yardımcı olduğunu vurguladı.

İHLAS HAMRUNİ

Tunus- Tunus’ta şiddete maruz kalan kadınlar, yaşamlarını ve onurlarını tehdit eden ciddi zorluklarla karşı karşıya kalıyor. Bu nedenle, sığınakların varlığı, kadınlara gerçek bir koruma sağlamak ve onlara çeşitli destek biçimleri sunan kapsamlı alanlar oluşturmak açısından hayati önem taşımaktadır. Bu merkezler sayesinde kadınlar hayatlarını yeniden kurabilir ve her alanda güçlenebilir. Sığınakların kurulması, kadınlara yönelik şiddetle mücadele için kapsamlı bir ulusal strateji çerçevesinde yürütülmektedir.

Sidi Bouzid kentinin deneyimi, bu merkezlerin oynadığı hayati rolün önemli bir örneğini oluşturmaktadır. Bu merkezler, kadın hakları aktivistlerinin tanıklıklarına dayanarak kurulmuş, kadınlara sağlanan hizmetleri, karşılaşılan zorlukları ve kadınları koruma ve destekleme alanındaki gelecek hedeflerini ön plana çıkarmaktadır.

Kadınların korunmasını güvence altına alıyorlar

Sidi Bouzid’deki Eve’nin Sesi Derneği Başkanı ve insan hakları aktivisti Salma Amri, sığınakların kurulmasının, 2017 tarihli 58 sayılı kanun ile desteklenen, kadınlara yönelik şiddetle mücadele ulusal stratejisinin bir parçası olduğunu açıkladı. Kanunun, kadın ve çocukların dinleme, rehberlik ve sığınak merkezleri aracılığıyla korunmasını güvence altına aldığını kaydeden Salma Amri, “Kanun, kadınların her türlü şiddet ve ayrımcılıktan uzak, güvenli bir ortamda yasal ve psikolojik destek alma hakkını teyit ediyor. Sivil toplumdaki aktif rolümüz göz önüne alındığında, derneğimiz 2019 yılında Kadın Bakanlığı ile ortaklaşa bir Dinleme Merkezi kurdu ve bu ortaklığı 2023 yılında ‘Güvenlik’ sığınağını açarak daha da geliştirdi” dedi.

Kapsamlı bakım desteği

Salma Amri, Güvenlik Merkezi’nin sekiz yatak kapasitesine sahip olduğunu ve çok sayıda kadına kapsamlı bakım ve destek sağladığını belirterek, “Merkezin hizmetleri arasında rehberlik ve destek, kadınlara yasal süreçlerde eşlik etme, yasal dosyalarını tamamlama ve onurlu bir yaşam sağlayan küçük projeler aracılığıyla ekonomik olarak güçlendirme yer alıyor. Her vaka, kendine özgü koşulları ve istekleri doğrultusunda ele alınıyor ve çoğu kadın, merkeze gelmeden önce yasal süreçlere başlıyor” diye belirtti.

‘Merkezi işletmek için ayrılan mali hibeler yetersiz’

Önemli çabalara rağmen Güvenlik Merkezi’nin hem mali hem de idari birçok zorlukla karşı karşıya olduğunu vurgulayan Salma Amri, "Merkezi işletmek için ayrılan mali hibeler yetersiz ve insana yakışır bir yaşam standardı sağlamak için yeterli değil. Bu durum, bazı çalışanların daha iyi fırsatlar arayışıyla merkezi terk etmesine neden oluyor. Kadın sığınma evlerindeki çalışma koşulları çok hassas ve genellikle farklı sosyal, ekonomik ve kültürel geçmişlerden gelen, psikolojik ve sağlık sorunları yaşayan kadınlarla ilgilenmek için yüksek düzeyde uzmanlık gerektiriyor. Koşulların iyileşmesini ve Kadın Bakanlığı'nın çalışanların mali durumlarını iyileştirmek için onları güçlendirmeyi yeniden değerlendirmesini umuyoruz" dedi.

Merkezler arasındaki koordinasyonu da anlatan Salma Amri, "Bir kadının merkeze girişi her zaman mahkeme kararıyla veya onu ilgili delegasyona yönlendiren dinleme merkezi aracılığıyla gerçekleşir. Taraflar arasındaki ilişki bütünleşik ve birbirine bağlıdır ve kadınların ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlamak için günlük ve eş zamanlı olarak çalışma yapılmalıdır" diye kaydetti.

‘İç bölgelerde sığınma evlerine ihtiyaç var’

İnsan hakları aktivisti Sawsan Rahoumi ise özellikle Sidi Bouzid’deki sığınma evinin sınırlı sayıda kadına ev sahipliği yapması nedeniyle iç bölgelerde sığınma evlerine ihtiyaç duyulduğunu vurguladı.

Sawsan Rahoumi, "Kadınlara tıbbi tedaviden psikolojik ve hukuki danışmanlığa kadar her türlü desteği sağlıyoruz. Çocuklarına da bakmak zorunda kaldıklarında, masraflar merkezler için daha da büyük bir yük haline geliyor. Sığınaklar her yönden güvenli ve korunaklı olmalıdır. Bu şu anda yalnızca sınırlı ölçüde sağlanmaktadır. Gerektiğinde çağrılabilecek devriyeler var, ancak cinsel saldırıya uğramış kadınlar için kalıcı, doğrudan bir koruma yok" şeklinde konuştu.

‘Cinsel saldırıya uğrayan kadınlar kaynaklar yetersiz’

Yetkililerle koordinasyon halinde olduklarını dile getiren Sawsan Rahoumi, “İlgili yetkilileri cinsel saldırıya uğramış kadınların varlığından haberdar ediyoruz. Ancak çok sayıda kadın olması nedeniyle işbirliği sınırlı kalıyor. Büyük bir ilde bir veya iki merkezin olması yetersiz geliyor. Ayrıca, cinsel saldırıya uğramış kadınlarla iletişim kurmak ve uygun personeli seçmek için gerekli kaynaklar da yetersiz” dedi.

İnsan hakları aktivisti ve El-Alma Sığınağı’nın yöneticisi Lawahez Al-Samali, sığınakların şiddete maruz kalan kadınları desteklemenin temel bir adımı olduğunu vurguladı. Lawahez Al-Samali, bu merkezlerin sadece geçici sığınaklar olmadığını, kadınların hayatlarını ve onurlarını geri kazanmalarını sağlayan psikolojik, tıbbi ve hukuki bakım sunan bütünleşik alanlar olduğunu belirtti. 58 sayılı kanunun uygulanmasını ve ortak sorumluluğun başarısını sağlamak için her ilde sığınakların bulunmasının mutlak bir gereklilik olduğunu ifade eden Lawahez Al-Samali, "Bu merkezlerin kadınlara her zaman açık olması, onların hayatlarını ve sosyal ve ekonomik yeniden entegrasyonlarını korumanın ilk adımıdır. Sonuç olarak, merkezlerin başarısı uzmanlaşmış mali ve insan kaynaklarının sağlanmasına bağlıdır. Bu merkezler, şiddete maruz kalan kadınlar için gerçek bir umut ve kadınlara yönelik şiddetle mücadele için başarılı bir ulusal stratejinin temelidir” dedi.