TJA Katmandu’daki 2’inci Uluslararası Teorik Seminere katıldı
Dünya Taban Kadınları Konferansı’nın 2'inci Uluslararası Teorik Semineri gerçekleşti. Konferansa katılan TJA, Kürt kadınların özgün paradigmasını anlattı.
Haber Merkezi-Dünya Taban Kadınları Konferansı’nın 2. Uluslararası Teorik Semineri 26–29 Kasım 2025 tarihlerinde Nepal’in başkenti Katmandu’da üç gün boyunca gerçekleştirildi. Dört kıta ve yirmi ülkeden 325 kadının katıldı. Konferans her beş yılda bir yapılırken, üçüncü yılda gerçekleştirilen teorik seminer, iki yıl sonra yapılacak küresel konferansın politik, ideolojik ve örgütsel yönelimlerini belirlemek amacıyla yürütülen en önemli hazırlık aşaması olarak kabul edilirken, buluşma yalnızca bir tartışma platformu değil, aynı zamanda 2027’de yapılacak Dünya Kadın Konferansı’nın çerçevesini belirleyen stratejik bir zemin niteliği de taşıdı.
Seminer boyunca komünist, sosyalist ve anti-emperyalist kadın örgütleri; kapitalizmin, patriyarkanın, emperyalizmin ve faşizmin güncel biçimlerini tartıştı. Kadın özgürlük mücadelesinin yalnızca toplumsal cinsiyet temelli eşitsizliklere değil, aynı zamanda sınıfsal sömürüye, ekolojik yıkıma, militarizme, dini aşırıcılığa ve küresel güç ilişkilerine karşı politik bir mücadele olduğu vurgulandı. Tartışmalarda patriyarkanın tek başına değil, kapitalizm ve emperyalizmin ayrılmaz bir bileşeni olarak işlediği fikri ortaklaştı.
Kadınların oynadığı kritik rol
Nepalli kadın örgütleri, 1990’larda monarşiye karşı verilen silahlı ve politik mücadelede kadınların oynadığı kritik rolü aktardı. Çocuklarını sırtına bağlayarak cepheye giden kadınların direnişinden, bu süreçte yaklaşık 2 bin 500 kadının yaşamını yitirmesinden söz edildi. Bugün parlamentoda kadın temsili yüzde 32’ye ulaşmış olsa da, günlük yaşamda patriyarkanın, kast sisteminin ve ekonomik eşitsizliğin sürdüğü belirtildi. Emperyalist müdahaleler, iklim krizinin kadın emeği üzerindeki etkileri ve Nepal’de kadınların maruz kaldığı çok yönlü sömürü seminerin merkezi başlıklarından biri oldu.
Kadınların deneyimleri
Bangladeşli kadınlar tekstil işçileri ve köylü kadınların örgütlenme deneyimlerini aktarırken, Güney Sahra’dan gelen temsilciler militarizasyonun kadın özgürlüğü üzerindeki etkilerini paylaştı. Botswanalı kadınlar ise ataerkil şiddet, devlet baskısı ve kırsal kesimlerde kadın örgütlenmesinin zorluklarına dair verileri seminerde sundu. Peru’dan bir katılımcı “Yaşadığımız sorunlara karşı mücadele bizim okulumuzdur” sözleriyle, deneyimlerin kolektif bir politik bilince dönüştüğünü ifade etti. Genç kadınlar, uluslararası deneyim paylaşımının hareketi yenileyen bir güç olduğunu vurguladı.
Rojava vurgusu
Seminerde söz alan Kongra Star temsilcisi, faşizm, savaş ve dini aşırıcılık arasındaki bağları ataerkil iktidar mekanizmaları üzerinden analiz etti. Rojava–Kuzey ve Doğu Suriye’de inşa edilen kadın özsavunmasına dayalı demokratik sistemi, Jineoloji temelinde dünyaya sunulan bir özgürlük alternatifi olarak anlattı. Bu modelin hem Ortadoğu’da hem uluslararası feminist hareket içinde yol gösterici bir deneyim olduğu belirtildi.
Kürt kadınların özgün paradigması
TJA, seminere “Emperyalist Savaşlara Karşı Dekolonyal ve Komünal Bir Perspektif – Kürt Kadın Hareketinden Öğrenilenler” başlıklı sunumla katıldı. Sunumda Kürt kadınlarının etnik inkâr, devlet şiddeti, militarizasyon ve sömürgeci sınır rejimleriyle mücadele ederek geliştirdiği özgün paradigmanın altı çizildi. Jineolojî’nin dekolonyal feminist teoriye sunduğu katkılar, kadınların barış süreçlerindeki kurucu rolü ve 11 Temmuz 2025’teki silahsızlanma adımının anlamı uluslararası düzeyde tartışmaya açıldı. TJA temsilcileri ayrıca, faşizm ve aşırı sağın Türkiye ve Kürdistan’daki güncel biçimlerini seminerin teorik hattına dâhil ederek önemli bir müdahalede bulundu.
TJA, Güney Sahra, Bangladeş, Botsvana ve diğer çatışmalı ülkelerden gelen kadınlarla birlikte sonuç deklarasyonuna katkı sunarak ortak uluslararası mücadele hattının oluşturulmasında aktif rol alırken, tartışmalarda kadın özgürleşmesinin yalnızca bölgesel değil küresel bir dönüşüm gerektirdiği fikri öne çıktı. Deklarasyonda anti-faşist, anti-kapitalist ve anti-emperyalist bir kadın cephesi kurulması, kadın kırımı, savaş, ekolojik yıkım ve insan kaçakçılığına karşı uluslararası eylemler örgütlenmesi, genç kadın hareketlerinin güçlendirilmesi ve ideolojik-politik eğitimin yaygınlaştırılması gerektiği vurgulandı.
Üç gün süren tartışmalar, kadın emeğiyle yürütülen çalışmaların takdiriyle sona erdi; çevirmenler, salon ve mutfak emekçileri seminer kapanışında sahneye davet edildi ve kadınlar hep birlikte marşlar söyleyerek buluşmayı sonlandırdı. Katmandu semineri, küresel kadın hareketinin olgunlaşma sürecini derinleştiren, ortak stratejik hattı belirleyen ve iki yıl sonra yapılacak Dünya Kadın Konferansı’nın yönelimlerini şekillendiren tarihsel bir adım olarak değerlendirildi.