‘Tanrıçaların evi’ Minbic bir kez daha işgal altında!
IŞİD çetelerinden temizlendikten sonra Özerk Yönetim'in 8 yılda yeniden inşa ettiği Minbic, bir kez daha işgal altına alındı. Türk devleti ve çetelerinin işgal ettiği şehirde özellikle kadınlara karşı hırsızlık, katliam, kaçırılma suçları işleniyor.
SİLVA AL-İBRAHİM
Minbic - Fırat Nehri'nin 30 kilometre batısında yer alan işgal altındaki Minbic şehri, tarihi boyunca pek çok medeniyete tanıklık etti. “Tanrıçaların evi” olarak bilinen kent, tarihten bu yana Hierapolis, Nabug, Nabijo, Adessa, Letta Ashur ve Atargatis gibi tanrıçalarla anıldı. Tarihi şehrin, M.Ö. 12’nci yüzyılda Tanrıça Atargatis öğretisine inananlar tarafından inşa edildiğine inanılıyor. Batı uygarlıklarında efsanenin kaynağı olarak pek çok isim belirlenmiş ve bunlara “deniz kızları” denilmiştir. Bu isimlerden biri de bereket tanrıçası, Fırat'ın koruyucusu Atargatis'tir.
Minbic şehrinin tarihi, Suriye'nin en ünlülerinden biri olan Asur Tanrıçası "Atargatis" veya "Atrata" ile bağlantılıdır. Tapınağı şu anda daha önce "Hierapolis" olarak adlandırılan şehrin merkezinde yer almaktadır. Bölgede yapılan arkeolojik araştırmalar sonucu farklı tarihi dönemlere ait 70’e yakın arkeolojik alanın olduğu belirlendi.
Tarih boyunca işgale maruz kaldı
Dünyanın en çok arkeolojik alanını barındıran bölgeler arasında yer alan Minbic’te hâlâ derin sembolik, ideolojik ve felsefi mühendislik çağrışımları taşıyan binalar, saraylar, kaya mezarları, çizimler ve anıtların kalıntıları bulunuyor.
Romalılar, Sasaniler, Memlükler, Makedonlar, Abbasiler, Fatımiler, Eyyubiler, Moğollar, Osmanlılar ve Fransızların kontrolüne geçen Minbic şehri, ılıman iklimi, su kaynakları ve verimli toprakları nedeniyle tarih boyunca işgale maruz kaldı.
Kültürlerin merkezi oldu
Minbic, tarih boyunca defalarca yıkılmış bir şehir. Fırat Nehri'nin doğusu ile batısını ayıran konumu nedeniyle Suriye -Türkiye sınırına yakınlığı sayesinde tarihi ve stratejik bir konuma sahiptir. Şehir aynı zamanda Halep'in doğu ve kuzey kırsalındaki çeşitli bölgeler arasında bir bağlantı noktası olarak kabul ediliyor, bu nedenle her zaman canlı kültürel ve sosyal hareketlilik merkezi olarak kaldı.
Birinci Dünya Savaşı'nın en belirgin sonuçlarından biri, o dönemde Suriye, Lübnan ve Musul'u Fransız yönetimine bırakan Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılmasıydı. Minbic bölgesinin statüsü, Fransız mandasının boşaltılmasından sonra da aynı kaldı. 1946 yılında Suriye'de yaşanan gelişmeler sonucu halk demokratik yaklaşıma yönelmeye ve çeşitli siyasi partilere katılmaya başladı.
Baas Partisi ile birlikte göçler başladı
Ancak Baas Partisi'nin Suriye'de iktidara gelmesiyle birlikte bileşenlere karşı saldırı başladı. Aynı zamanda insanlar topraklarından sürüldü. 1999 yılında Baas partisi yüzlerce insanı göçe maruz bırakırken, köy ve araziler de Tişrin Barajı suları altında kaldı.
Minbic, stratejik konuma sahip olsa da, ulus devletlerin savaş politikaları nedeniyle hak ettiği gelişmeyi sağlayamadı. Ulus devletler sürekli aşiretler arasında çekişmelerin yaşanmasına neden oldu ve bazı aşiretlere ayrıcalık tanıyarak, anlaşmazlıkları derinleştirdi.
Suriye'de krizin başlamasıyla birlikte Minbic, Baas iktidarına karşı düzenlenen protestolara katıldı ve ilk protesto 21 Nisan 2011'de gerçekleştirildi. 19 Temmuz 2012 tarihinde Minbic’i kontrolüne alan bazı çete gruplar, antik eserleri yağmaladı.
IŞİD saldırıları başladı
IŞİD çetelerinin Ocak 2014'te Minbic’i ele geçirmesiyle birlikte kent kara bulutların kapladığı bir şehre dönüştü. Bu dönemde çeteler tarafından kadınlara çarşaf giydirildi, katledildi, recm edildi, kırbaçlandı. Kısacası şiddetin her türlüsüne maruz bırakıldılar. Kentte çetelerin emirlerine uymayan halka yönelik de her türlü vahşet uygulandı.
Minbic’in özgürleşme hamlesi
19 Temmuz 2014 tarihinde Rojava Devrimi’nin başladığı günün yıldönümünde, Demokratik Suriye Güçleri (QSD), Minbic’in özgürleştirilmesi hamlesini başlatmış oldu. Hemen akabinde halk Minbic Askeri Meclisi’ni oluşturdu. 1 Haziran 2016'da başlayan ve 72 gün süren tarihi direnişle Minbic şehri, 15 Ağustos tarihinde IŞİD çetelerinden temizlendi. Buradaki direnişe öncülük eden Minbicli kadınlar, son nefeslerine kadar topraklarını savundular.
Şehir yeniden inşa edildi
Minbicli kadınlar, Özerk Yönetim'in çabalarıyla şehrin yeniden inşasına katıldı. Minbic şehrinde örgütlenen, kurum ve kuruluşlarını oluşturan kadınlar, siyasetten ekonomiye, sosyal yaşamdan özsavunmaya tüm alanlarda yer almaya başladılar. Toplumun değişim ve dönüşümünde öncü rol oynayan Minbicli kadınlar, tüm sorunların çözümüne de öncülük ettiler.
Türk devletinin saldırıları devam etti
Minbic, çetelerden kurtarıldığından bu yana Türk devletinin saldırı tehdidi altında. Bir yandan Fırat Nehri’nin suyunu keserek insanları göçe zorlayan Türk devleti, öte yandan Özerk Yönetim ve halk arasında fitneler çıkararak iç çatışmalar yaratmaya çalıştı. Türk devleti, SİHA’larla da düzenlediği hava saldırılarıyla aralarında kadın ve çocukların da olduğu birçok kişinin katledilmesine ve yaralanmasına sebep oldu.
Aralık ayının başından itibaren Türk devleti ve ona bağlı çeteler, ağır silahlarla, savaş uçaklarıyla Minbic şehrine üç koldan bir saldırı başlattı. El-Bab Askeri Meclisi ve Kadın Koruma Birlikleri, çetelere karşı önemli bir direniş sergiledi. Qaraqozak Köprüsü'nü geçen çeteler, Fırat Bölgesi'ne girmek için defalarca girişimde bulundu, ancak Demokratik Suriye Güçleri’nin direnişiyle geri püskürtüldü. QSD, çetelere burada ağır kayıplar verdirdi. Çeteler, Tişrin Barajı’nı kontrolü altına almak ve Tebqa’ya ulaşmak istese de, Kadın Koruma Birlikleri (YPJ) ve Minbic Askeri Konseyi tarafından engellendi. Ancak bu sırada Türk devletinin hava saldırıları sonucu Tişrin Barajı hizmet dışı kaldı ve Minbic’in suyunun kesilmesine neden oldu. Minbic Askeri Meclisi'nin barajı tekrar koruması altına almasının ardından Fırat Bölge Su Müdürlüğü'nün çalışanları da yaptığı çalışmalar sonucunda halka suyun ulaşmasını sağladı.
Birçok ihlal yaşanıyor
Türk devleti ve çeteleri tarafından işgal edilen Minbic şehrinde hırsızlık, katliam, insan kaçırma, işkence de dahil birçok insanlık dışı ihlaller yaşanıyor. Kentte yaşanan insanlık dışı saldırıları fotoğraf ve görüntüleriyle belgeleyen ajansımız, halkın çetelerden ve Türk devletine yönelik tepkisini de kamuoyuna aktardı. İşgal edilen Minbic’te halk, Türk devletine ve çetelerine karşı tepkilerini kepenk kapatarak gösterdi. Minbic halkı kentten göç etmek istese de, Türk devletinin ve çetelerinin Qaraqozak Köprüsü’nü işgal etmesi nedeniyle halk kentten çıkamıyor. Türk devleti ve çeteleri otobüslerin şehre girişini de engelliyor. Demokratik Suriye Güçleri’nin ateşkes çağrısı sonuçsuz kaldı.
Uluslararası toplum ve devletler de, Türk devleti ve çetelerinin savaş suçlarına karşı sessizliğini koruyor.