Süveydalı kadınlar federasyon istiyor
Süveyda’da yaşanan katliamların ardından kadınlar, suskunluğu reddeden, onur ve adalet talep eden birer öncü olarak öne çıkıyorlar. Kadınlar ülkede dengenin yeniden sağlanması için federasyonu bir çözüm önerisi olarak sunuyor.

ROCHELLE JUNİOR
Süveyda- Suriye'de Dürzi halkının yoğunlukta yaşadığı Süveyda kentine cihatçı Tahrir el Şam’ın (HTŞ) saldırıları sürüyor.
Süveyda’dan hak ihlalleri ve savaş suçları haberleri gelmeye devam ederken, kadınlar yeni çözüm önerileri arıyor.
Kadınlar, yaşanan krizlere karşı federasyonu bir çözüm olarak öneriyor. Onlar federasyonu çeşitliliği koruyacak, merkeziyetçiliğin ve tekelciliğin oluşturduğu devlete denge getirecek bir seçenek olarak görüyor.
Süveyda’daki kadınlar, federasyonu siyasi bir lüks değil, hayatta kalmanın zorunluluğu olarak tarif ediyor. Kadınlar federasyonun bir bölünme değil, şehirde kalanların kurtuluşu olduğunu, adaleti sağlayacak ve herkese temsil hakkı ile onur kazandıracak bir proje olduğunu dile getirdi.
‘Federasyon her topluma kendi kimliğini koruma hakkı tanır’
Edebiyat eleştirisi alanında uluslararası doktora sahibi olan Süveydalı Nabiha Ferac, federasyon modelinin neden önemli olduğunu şu sözlerle anlatıyor: “Bana göre federasyon sadece bir yönetim şekli değil, yolsuzlukla mücadelede pratik bir çözüm, sosyal adaletin sağlanması ve kaynakların adil dağılımı için bir yöntemdir. Yerel hükümetlerin merkezi yönetimle uyumlu şekilde çalıştığı, herkesin kendi işlerini yönetmesine olanak tanıyan bir sistemdir.”
‘Federasyon ayrılıkçılık değildir’
Nabiha Ferac, federasyonun “ayrılıkçılık” anlamına geldiğini düşünenlerin yanıldığını ifade ederek, “Bazı medya organları ve kişiler, federasyonu ayrılıkçılıkla eş tutarak, halkın zihnine yanlış bilgiler yerleştirdi. Oysa dünyanın birçok gelişmiş ülkesi federatif sistemle yönetiliyor ve bu sistem sayesinde refah, adalet ve istikrar sağlanıyor. Federasyon, her topluma kendi kimliğini koruma hakkı tanır, unutulmuş dillerin ve kültürlerin yeniden canlanmasını sağlar. Biz Dürzî toplumu olarak, kendimize özgü dini ve kültürel kimliğimiz var. Bu kimlik, Suriye devletine olan bağlılığımızla çelişmiyor” diyor.
Nabiha Ferac, dünyadaki örneklerin de gösterdiği gibi federasyonun, merkezi sistemlerin başarısız olduğu yerlerde başarılı olduğuna dikkat çekerek, “Bu seçeneği zorunluluktan gündeme taşıyoruz. Çünkü bize karşı sistematik ve vahşi saldırılar düzenlendi hem içerden hainlerce hem de dışardan silahlı gruplarca” diye ifade ediyor.
‘Bir varoluş meselesi’
Emekli öğretmen Ensaf Abdülbaki ise 13 Temmuz’da IŞİD ve El Kaide bağlantılı çeteler tarafından benzeri görülmemiş bir saldırıya uğradıklarını hatırlatarak konuşmasına şu sözlerle devam ediyor:
“Colani önderliğinde, topraklarımızla hiçbir bağı olmayan milisler üzerimize salındı. Bunun tek sebebi, bağımsız dini kimliğe sahip bir topluluk olmamız. Bu nedenle bugün federasyon bizim için bir varoluş meselesi. Biz her zaman Suriyeli kimliğimizle gurur duyduk. Yüzyıllar boyunca diğer topluluklarla barış içinde yaşadık. Ancak son yaşadığımız katliam; yaşlı, genç demeden herkes hedef alındı. Bu insanlık dışı saldırıydı.”
‘Savunma hakkımız var’
Ensaf Abdülbaki, savunma haklarını kimsenin ellerinden alamayacağını vurgulayarak “Yaralıyız ama yalnız değiliz. Arkamızda Arap halkları var, dünyada hâlâ vicdan sahibi insanlar var. Biz onurumuzdan ve hakkımızdan taviz vermiyoruz. Evlatlarımızı kaybettik, evlerimiz yandı, gıda, ilaç ve yakıt ablukası altındayız” diyor.
Kadınların sadece fikir öncüsü değil, doğrudan sahada da direndiğini vurgulayan Ensaf Abdülbaki, “Cebel el-Arab’daki kadınlar silaha sarıldı, evlerini savundu. Hem cephede hem fikirde ön saflarda yer aldılar” diye konuşuyor.
‘Sessizlik ve ihanet sınırları aştı’
Reyma Azam ise, yıllarca Suriye’nin birliği için hayal kurduklarını ifade etti.
Bölünme ve mezhepçilik istemediklerini ifade eden Reyma Azam, “Devletin kenti korumasını bekledik ama sessizlik ve ihanet sınırları aştı. Evimizin yakınına bir füze düştü. Bu dehşeti yaşayan kimse, hayatını korumak için aldığı karardan ötürü suçlanamaz. Süveyda’nın durumu trajik” diyor.
Cihatçı çetelerin güvenliklerini ellerinden aldığını belirten Reyma Azam, uluslararası topluma “Gerçeklere gözünüzü kapamayın. Biz kimseye saldırmadık. Sessizce boğazlanıyoruz ve yok edilmek isteniyoruz” sözleriyle sesleniyor.
‘Bu topraklardan yok olmadan önce…’
Reyma Azam konuşmasının sonunda “Bizim federasyon talebimiz bir ayrılık bildirisi değil, onurumuzu koruyan ve bize asgari güvenlik sağlayan bir yaşam çağrısıdır. Colani’ye de sözde ‘genel güvenliğe’ de güvenimiz yok. Adil bir federatif yönetim istiyoruz. Bu topraklardan yok olmadan bizi koruyacak bir sisteme ihtiyacımız var” şeklinde konuşuyor.