Süveyda’da kadınlar şiddete karşı bir araya geldi

Süveyda’da düzenlenen geniş katılımlı oturumda aktivistler, uzmanlar ve kadınlar bir araya gelerek şiddet, ayrımcılık ve hukuki engelleri tartıştı.

ROCHELLE JUNİOR

Süveyda- Kadına yönelik şiddetin farklı biçimlerinin yoğunlaştığı ve uluslararası sözleşmelerin uygulanabilirliğinin yeniden tartışmaya açıldığı bir dönemde, Suriye’nin Süveyda kentinde kadın hakları savunucuları bir araya gelerek hukuki farkındalığı artırmak ve yaşanan ihlalleri görünür kılmak amacıyla kapsamlı bir oturum düzenledi. 16 Günlük Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Kampanyası kapsamında gerçekleştirilen bu buluşma, yalnızca mevcut sorunları tartışmakla kalmadı; aynı zamanda kadınların karar alma süreçlerinde etkin rol alması, hukuki okuryazarlığın güçlendirilmesi ve ihlallerin sistematik biçimde belgelendirilmesi için somut adımların atıldığı kritik bir platforma dönüştü. Bu oturum, Süveyda’daki kadınların karşı karşıya olduğu gerçekleri dünyanın duyması adına atılmış önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.

Süveyda kentinde “Farkındalık ve Güçlendirme için Kadın Derneği” tarafından uzmanlar ile sivil kadın aktivistlerin katılımıyla geniş bir toplantı düzenlendi. Oturumda, Suriye’de kadınların önündeki hukuki ve anayasal engeller tartışıldı. Eski rejimin, “şeriat hükümlerine aykırı olduğu” gerekçesiyle CEDAW’ın bazı maddelerine çekince koyması, uygulamayı engellemişti. Mevcut anayasal deklarasyon ise daha iyi bir durumda değil; zira anlaşma onaylanmış olmasına rağmen kadınlara yönelik şiddetin devam etmesi, metin ile gerçeklik arasındaki derin uçurumu gözler önüne seriyor.

Bu toplantı, yalnızca kültürel bir buluşma değil; kadınların hukuki ve toplumsal haklarına dair farkındalığı güçlendirmeye, yaşanan ihlallerin belgelenmesine yönelik pratik bir adım niteliği taşıdı. Katılımcılar, kadına yönelik şiddetle mücadelenin farkındalık, güçlendirme, psikolojik destek ve uluslararası sözleşmelerin uygulanmasını gerektiren bütünlüklü bir çaba olduğunu vurguladı. Suriye’de özellikle Süveyda’da kadın meselesi sadece yerel değil, küresel bir insani sorun olup uluslararası toplumun öncelikleri arasında yer alması gerektiği ifade edildi.

‘Kadınlar için hukuki okuryazarlığın sağlanması eşitliğe giden ilk adımdır’

Farkındalık ve Güçlendirme için Kadın Derneği’nin kurucu üyesi Avindar Mustafa, etkinliğin 16 Günlük Kampanya kapsamında olduğunu belirterek, temel hedeflerinin kadınlardaki hukuki okuryazarlık eksikliğini gidermek olduğunu söyledi. Avindar Mustafa, “Suriye’de kadın hala kendi haklarını ve bunlara nasıl ulaşacağını bilmiyor; bu da hukuki farkındalığı acil bir öncelik haline getiriyor” dedi.

Kadına yönelik şiddetin sadece fiziksel veya sözlü şiddetle sınırlı olmadığını, kültürel ve siyasi şiddeti de içerdiğini belirtti. Süveyda’da yaşanan ihlallerin belgelenmesi ve hukuki takibinin zorunlu olduğunu vurguladı.
Kadın derneğinin, Süveyda’daki kadınların sesi olmayı ve onları doğrudan ya da dolaylı maruz kaldıkları “vahşi” saldırılar karşısında güçlendirmeyi hedeflediğini söyleyerek, “Görevimiz kadınların haklarını geri almak için tüm yasal adımları atmaktır” ifadelerini kullandı.

‘Kadınlar karar alma süreçlerinin merkezinde olmalı’

Hak savunucusu Necva et-Tavil, farkındalık ve güçlendirme çalışmalarının, süregelen çatışmalar sırasında insani yardım kadar önemli olduğunu belirtti.
Kadınların çatışmalarda en çok zarar gören kesim olduğunu, şiddetten en fazla etkilenen taraf olduklarını ve bu nedenle çatışma çözümü ve karar alma süreçlerinde etkili aktör olmaları gerektiğini söyledi. Necva et-Tavil, “Bugün kadınların toplum ve anayasa süreçlerinin tüm aşamalarında gerçek ve etkili bir şekilde yer almasına ihtiyacımız var. Kadınların yalnızca savaş döneminde değil, barış döneminde de karar alma mekanizmalarının merkezinde olması gerekir” dedi. Necva et-Tavil, kadınların yalnızca göç ve evlat kaybı yaşamadığını, aynı zamanda savaşlarda silah olarak kullanılan cinsel şiddete de maruz kaldıklarını belirterek bunun insanlığa karşı bir suç olduğunu vurguladı.

‘Farkındalık sadece 16 güne sıkıştırılmamalı’

Aktivist Reca eş-Şufi, farkındalık çalışmalarının yıl boyunca sürmesi gerektiğini söyleyerek oturumun, CEDAW ve 1325 sayılı karar konusunda katılımcılara önemli bilgiler sağladığını ve fiziksel, dijital ya da sözel şiddet türlerini tanımalarına yardımcı olduğunu söyledi. Kadınların hiçbir şiddet türü karşısında sessiz kalmaması gerektiğini vurgulayan Reca eş-Şufi, geleceğin nesillerinde adalet ve eşitlik değerlerini yerleştirme sorumluluğunu da taşıdıklarını ifade etti. Reca eş-Şufi, Suriyeli kadınların, ister ülke içinde ister dışında olsun, kültürel ve toplumsal farkındalık sahibi olduklarını ve bu tür oturumların onların hukuki ve sosyal bilgi alanını genişlettiğini söyledi.

‘Kadın meselesi toplumsal ve psikolojik bir meseledir’

Psikolog Rim el-Acri, oturumda konunun sosyal yönünün yanı sıra psikolojik, kültürel ve hukuki boyutlarının da ele alındığını söyledi.
Kadına yönelik şiddetin sadece kadınların değil, tüm toplumun meselesi olduğunu; bunun psikolojik ve toplumsal etkilerinin bireyin ötesine geçerek tüm toplumu etkilediğini vurguladı. Rim el-Acri, farkındalığın her evde başlaması gerektiğini, çocuklardan yaşlılara kadar tüm yaş gruplarının bu bilince dahil edilmesinin önemini dile getirdi. Kadına yönelik şiddetin dünya çapında tartışılması, her kurumda ve her evde gündem olması gerektiğini söyleyen uzman, bu şiddetin bireysel değil, toplumsal bir yıkım olduğunu ifade etti.