Suriye’de ekonomik çöküş: Kadınlar sömürüye maruz kalıyor

Suriye'ye yönelik ekonomik yaptırımların etkisi halk tarafından yoğun bir şekilde hissedildi. Ekonominin çöküşüyle kadınlar orantısız bir sömürüye ve şiddete maruz kaldı.

LAMİS NASSER

Şam - Suriye ekonomisi yaklaşık 14 yıl süren iç savaş sırasında yüzde 85 oranında küçüldü. Nüfusun yüzde 90'ından fazlasının yoksulluk sınırının altında yaşadığı ülkede halk destek almaktan da çok uzak.

Suriye ekonomisinin büyüklüğü, Esad rejimine karşı 2011 yılında gerçekleşen protestolar iç savaşa dönüşünceye kadar 67,5 milyar dolar ifade ediliyordu. Ülke küresel sıralamada 196 ülke arasında 68’inci sırdaydı. Ancak Dünya Bankası tahminleri 2023 yılı itibarıyla milli gelirin 9 milyar dolara gerilediğini ortaya koyuyor. Bu düşüş ciddi bir gerilemeyi ifade ediyor. Çatışmalar ve uluslararası yaptırımlar yalnızca siyasi bir baskı aracı olarak değil, aynı zamanda bedeli halk ve özellikle kadınlar tarafından ödenen ağır yükler haline geldi.

Aktivist Tima Issa, bu yansımayı, yaptırımların kaldırılmasını ve ülkede kadınların durumunu ajansımıza değerlendirdi.

‘Çöküş kadınlar için güvencesizlik yarattı’

Suriye ekonomisinin çöküşü ve desteklerin azalmasından en çok kadınların etkilendiğine dikkat çeken Tima Issa, “Bu durum kadınların üzerinde sessiz bir yüktü. Ancak sessizlik yokluk anlamına gelmez aksine bu bir direnişti” dedi. Tima Issa, tüm yokluk ve yoksulluğa karşı kadınların ilk savunma hattı haline geldiklerini ifade etti.

Kadınların çöküşle birlikte daha savunmasız kaldıklarını ve çoğunun gayriresmi işlerde çalışmaya zorlandığını anlatan Tima Issa, şunları söyledi:

“Kadınlar taciz, sömürü veya haksız ücretlere karşı hiçbir koruma olmadan hizmet işlerinde, tehlikeli tarım alanlarında çalışıyor. Şikayet mekanizmalarının olmaması ve kurumsal çöküş, kadınları kendilerini ucuz işgücünden başka bir şey olarak görmeyen iş ortamlarında kolay av haline getiriyor.”

Kadınların kötü koşullarda çalışırken evlerinde de bu durumun bedelini ödediklerini dile getiren Tima Issa, aile içi şiddet oranlarının arttığını kadınların insanca yaşam süremediklerini ve en temel ihtiyaçlarını karşılayamadıklarını anlattı.

‘Kadınlar daha savunmasız hale geldi’

Yaptırımların etkisinin işgücü piyasasıyla sınırlı kalmadığını vurgulayan Tima Issa, sağlık sektörünün de doğrudan etkilendiğini ilaçların bulunamadığını ya da çok pahalı hale geldiğini söyledi. Tima Issa, “Kadınlar üreme sağlığı hizmetlerine, hamilelik ve doğum sırasındaki takiplere erişimlerini kaybettiler. Hatta hijyenik pedler bile lüks haline geldi. Buna su krizi, kuraklık ve kötüleşen gıda güvenliğini de ekleyin; bunların hepsi kadınları yetersiz beslenmeye ve hastalıklara karşı daha savunmasız hale getirdi” şeklinde konuştu.

‘Kadınlar merkeze konulmalı’

Durumun tüm karmaşıklığına rağmen yaptırımların kaldırılmasının yalnızca siyasi veya ekonomik bir karar olarak değil, kadınları güçlendirme anlamını da taşıdığını düşünen Tima Issa, “Kadınların yaptırımların kaldırılmasıyla elde edebilecekleri en büyük zafer, zorla kaybettikleri alanları geri almaktır” dedi. Tima Issa, ekonomik veya siyasi toparlanma sürecinde kadınların merkeze koyulmasını isteyerek şöyle devam etti:

“Ayrıcalıklar talep etmiyoruz, bunun yerine yiyecek, ilaç, eğitim, kişisel güvenlik ve siyasi katılım gibi temel haklar talep ediyoruz. Kadınlar, Suriye yaşamının dokusunu en kötü koşullarda koruyanlardır ve yeniden yapılanma, uzlaşma ve geçiş adaleti süreçlerinde en büyük rolün onlara verilmesi gerekir.”

‘Kadınlar olmazsa barış olmaz’

Tima Issa, konuşmasının sonunda kadınların yalnızca “kurban” olarak gösterilmesine tepki göstererek “Evet, kadınlar en büyük bedeli ödedi, ancak aynı zamanda hafızanın koruyucuları ve barışın gerçek yaratıcılarıdır. Kadınlar olmadan Suriye'de adalet olmaz ve kadınlar karar alma pozisyonlarında değilse sürdürülebilir bir barış olmaz” dedi.