ROJIN: Kadın gazetecileri korkutamaz, geri adım attıramazsınız
ROJIN, Türk devletinin Silêmanî’deki kadın gazetecileri hedef alan saldırısına dönük açıklama yayınlayarak, “'Jin Jiyan Azadî' felsefesi ile meydanlara akan kadın mücadelesinin sesi olan biz kadın gazetecileri korkutamaz, geri adım attıramazsınız” dedi.
Haber Merkezi- Türk devletinin dün sabah Federe Kurdistan Bölgesi’ndeki Silêmanî kentine bağlı Seyîdsadiq ilçesinde Kürt gazetecileri taşıyan araca yönelik yaptığı saldırıda gazeteci Gülistan Tara ve Hêro Bahadîn yaşamını yitirdi. Saldırıda aralarında Chatr Şirket Sorumlusu Rêbîn Bekir’in de olduğu 6 gazeteci de yaralandı.
Saldırıyı kınayan Kurdistan Kadın Gazeteciler Birliği (Yekîtiya Rojnamevanên Jinên Kurdistan-ROJIN) şu açıklamayı yaptı:
“Türkiye ve KDP ortaklığında 23 Ağustos'ta Silêmanî’ye bağlı Seyîdsadiq ilçesinde Kürt gazetecilerin suikast saldırısı ile hedef alınmasını şiddetle kınıyor, hesabını soracağımızı kamuoyu önünde beyan ediyoruz. Saldırıda yaşamını yitiren meslektaşlarımız Gulistan Tara ile Hêro Bahadîn'in ailelerine ve özgür basın çalışanlarına başsağlığı, yaralılara acil şifa diliyoruz.
Türk devleti, onlarca yıldır Özgür Kürt Basını'na yönelik gerçekleştirdiği katliamlara yeni birini daha eklemiştir. Seyîdsadiq'ta gerçekleştirilen katliam sonucunda 2 gazeteci arkadaşımız şehit düşmüş, 6 arkadaşımız da yaralanmıştır.
Seyîdsadiq suikastinin 23 Ağustos 2023'te Qamişlo-Amûdê hattında JIN TV ekibine yönelik gerçekleştirilen saldırının yıl dönümüne denk getirilmesi kesinlikle tesadüfi değildir. 4 Ekim 2022'de Jineoloji Araştırma Merkezi Üyesi ve Jineoloji Dergisi Editörü, Gazeteci-Akademisyen Nagihan Akarsel’in Silêmanî’de katledilmesi, kadın düşmanı İran rejiminin 23 Temmuz'da gazeteci Peşxan Ezîzî’ye idam cezası vermesi ve son olarak Seyîdsadiq saldırısında meslektaşlarımızın hedef alınması, egemenlerin gerçeklerin üzerini örtme girişimlerine işaret etmektedir. 8 Temmuz’da Şengal’de yayın yapan Çira FM çalışanı Murat Mîrza İbrahim’in benzer yöntemle katledilmesi de aynı çabanın sonucudur.
Soykırımcı Türk devleti sınır ötesinde gerçeğin izini süren gazetecileri katlederken yurt içinde ise bu politikayı gözaltı, tutuklama, şiddet ve baskı ile devam ettirmektedir. 17 Mart 2024'te Medya Savunma Alanları'nda yaşamını yitiren meslektaşımız Emine Demir’e (Rosîda Mêrdîn) yaptığı haberlerden dolayı 137 yıl hapis cezası vermesi, bu politikanın somut örneklerindendir.
Artan saldırı ve katliamlar, egemenlerin savaş politikalarıyla birebir bağlantılıdır
Şu hakikat dünya kamuoyu tarafından bilinmeli ki, gazetecilerin katledilmesi gerçeklerin katledilmek istenmesidir. Kamuoyunun haber alma hakkına saldırıdır, işlenen ve işlenmek istenen suçların üzerinin örtülmesi çabasıdır.
Hiç kuşku yok ki Kurdistan ve dünya genelinde gazetecilere yönelik artan saldırı ve katliamlar, egemenlerin savaş politikalarıyla birebir bağlantılıdır. Erkek-devlet zihniyet, savaş politikalarının yarattığı tahribatlar ile gündelik olarak gerçekleştirdiği kadın, toplum, doğa kırımını gizlemek amacıyla gazetecilere pervasızca saldırmaktadır. Yine bu amaçla gazetecilerin mesleklerini yapmalarını engellemekte, susturmak istemektedir.
Gazeteciler açısından risk bölgesi olan Başûrê Kurdistan'ın Türk devleti tarafından adım adım işgal ve ilhak edildiği bir döneme denk gelen bu saldırı, bölgedeki Kürt soykırım konseptinden bağımsız değildir. Meslektaşlarımız bölgede Kürt pazarlığı üzerinden gerçekleştirilen kirli ittifakları ve suçları ifşa ettikleri için hedef alınmıştır. İşgal saldırıları ve bölgede yayılan savaş politikaları topluma yoksulluk, cinsiyetçilik ve toplumsal kriz olarak yansımaktadır. Sadece son 6 ay içerisinde Başûrê Kurdistan'da 30’un üzerinde kadının katledilmesi, intihara sürüklenmesi, bu savaş politikalarının bir sonucudur. Meslektaşlarımız Gulistan Tara ve Hêro Bahadîn, tam da bu gerçeğin peşinde oldukları için hedeflenmiştir. Gazeteci arkadaşlarımız yıllardır Başûrê Kurdistan’da kadınların mücadelesini, KDP ve Irak devletinin kadın kırım politikalarını dünyaya duyurdular. Bu hakikati takip eden kadın gazetecilerin hedeflenmesi, bu kırımın üstünü örtmek, görünmez kılmak, kadının sesini kısmak anlamını taşımaktadır. Dolayısıyla Türk devletinin özgür basına yönelik saldırıları, Irak'ın desteği ve KDP'nin işbirliği ile gerçekleşmiştir. İhanet çizgisinin temsilciliğini yapan KDP, Türk devleti ile ortak hareket ederek gazetecileri, kadınları, siyasetçileri katletmektedir. Tecavüz, şiddet ve cinsiyetçiliğin hortlatıldığı Başûrê Kurdistan'da kadın mücadelesi adına yükselen her bir ses, KDP'nin egemen erkek aklı tarafından bastırılmaktadır. AKP'nin ruh ikizi olan KDP, yıllardır Kurdistan'ın sömürgeleştirilmesine ortak olurken, kadın düşmanı politikalarda da AKP ile paralel bir yol izlemektedir. Bu gerçeği gören ve bilen gazeteciler olarak KDP'nin ihanet ve işbirliğini, tecavüz dosyalarını, sömürgeciler ile ortaklıklarını, ekonomik vurgunlarını önlerine çıkartmayı sürdüreceğiz.
Gazetecilere boyun eğdiremezsiniz
ROJIN olarak şu gerçeği bir kez daha hatırlatmak istiyoruz: Saldırı, baskı ve katliamlar ile toplumun demokratik, özgürlükçü taleplerini yansıtan, haber alma hakkı adına her türlü tehlikeyi göze alan gazetecilere boyun eğdiremezsiniz, gerçeğin izini süren özgür basını durduramazsınız. 'Jin Jiyan Azadî' felsefesi ile meydanlara akan kadın mücadelesinin sesi olan biz kadın gazetecileri korkutamaz, geri adım attıramazsınız. Fikirlerimiz, kalemlerimiz ve kameralarımız ile gizlemeye çalıştığınız hakikatleri gün yüzüne çıkartacağız. Özgür yayıncılığımız ile katlettiğiniz meslektaşlarımızın hesabını soracağız. Rosîda, Gulistan ve Hêroların meslektaşları olarak bedeli ne olursa olsun gerçeğin izini sürmeye, kamuoyuna duyurmaya ve kirli politikalarınızı ifşa etmeye devam edeceğiz.
Türk devletinin bölgeyi kasıp kavuran savaş politikalarına ve gazetecilere yönelik saldırılarına karşı uluslararası basın, insan hakları kuruluşlarını ve kadın örgütlerini göreve davet ediyoruz.
Meslektaşlarımızın anısını cesur yayıncılığımız ile yaşatacak, uğruna canlarını feda ettikleri kadınların ve toplumun sesi ve sözü olacağız.”