Qamişlolu kadınlar: Abdullah Öcalan’ın barış çağrısı mücadelemize ilham veriyor

Kuzey ve Doğu Suriye’nin Qamişlo kentinden kadınlar, barışın yalnızca bir slogan ya da yılda bir gün kutlanan bir anma olmadığını, aksine toplumsal bir gereklilik ve kolektif irade ile yürütülen sürekli bir mücadele olduğunu vurguladı.

ŞERİN MUHAMMED

Qamişlo- 1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesiyle, Kuzey ve Doğu Suriye’nin Qamişlo kentinden kadınlar, dünyaya gerçek ve adil bir barış için çağrıda bulundu. Kadınların süregelen çatışmalar, güvensizlik ve istikrarsızlık ortamına rağmen barış ve demokrasi hayalleri canlı. Kadınlar bu hayalin peşinde yürümeye devam ediyor. Bu hayaller, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın yıllardır yaptığı barış ve demokrasi çağrılarından ilham alıyor.

‘Kadınların sesi, barışın sesidir’

Barış Anneleri Hareketi Üyesi Fasla Musa, 40 yıldan fazla bir süredir barış taleplerini dile getirdiklerini belirterek “Barış çağrımızı yükseltiyoruz ama kimse sesimizi duymuyor. Bugün dünyaya baktığımızda her köşesinde savaş, ölüm ve yıkım var. Biz acı çekerken dünya gözlerini kapatıyor" şeklinde konuşuyor. Fasla Musa, Abdullah Öcalan’ın fikirlerinin egemen devletlerin çıkarlarına ters düştüğü için 26 yıldır İmralı’da tutsak olduğunu hatırlatarak "Öcalan barış ve demokrasi çağrısı yaptığı için cezalandırılıyor. Artık özgürlük isteyen halklar bu sese kulak vermeli ve birlikte barışı inşa etmeliyiz" diyor ve şöyle devam ediyor:

"Biz anneler, şehit eşleri ve kız kardeşleri olarak, onurlu bir yaşam uğruna en değerli varlıklarımızı feda ettik. Artık başka halklar da acı çekmesin. Barış, tüm anneler ve çocuklar için olmalı. Kadınların sesi yaşamın, barışın sesidir ve bu sesin duyulması gerekiyor."

‘Barışı ilan eden devletler savaşları körüklüyor’

Wadha Wanakî ise "Abdullah Öcalan barış ve demokrasi için çağrı yaptı ama bu çağrılar kapitalist devletler özellikle Türkiye tarafından sürekli görmezden geliniyor ve ihlal ediliyor. Ne yazık ki, 1 Eylül’ü ‘barış günü’ ilan eden ülkelerin kendileri, dünyada savaşları ve yıkımı körüklüyor. Oysa bu devletler çatışmaları durdurma gücüne sahipler” diyor. Wadha Wanakî, Gazze’de yaşanan duruma dikkat çekerken konuşmasına şu sözlerle devam ediyor:

“Gazze’de çocuklar açlıktan ölüyor, Suriye’de kadınlar cihatçılar tarafından katlediliyor, Ukrayna ve Rusya’da ise kadınlar savaşın ortasında tecavüze uğruyor. Tüm bunlar dünya kamuoyunun gözleri önünde oluyor ama kimse kıpırdamıyor. Peki bu kutlanan barış nerede? Biz Kuzey ve Doğu Suriye halkı olarak en tehlikeli terör örgütlerine karşı savaştık ve insanlık adına Kobane’de destan yazdık. Ama ne bu fedakârlıklar tanınıyor ne de bize soykırım uygulayanlar cezalandırılıyor. Barışa inandığımız için direndik. İnancımız olmasaydı terör karşısında duramazdık."

‘Artık dünya sesimizi duymalı’

Demokratik Ulus sisteminin başarılı olması için çalıştıklarını anlatan Wadha Wanakî, son olarak “Artık dünya bizim sesimizi duymalı, gerçekliğimizi görmeli ve bölgemize barışı getirmek için bizimle birlikte hareket etmeli. Ve elbette, Abdullah Öcalan fiziki olarak  özgür olmalı" diyor.