Ortadoğulu gazeteciler savaş koşullarında yaşadıkları zorlukları anlattı

Gazetecilik yapan Gazze’den Safinaz Al-Louh, Kuzey ve Doğu Suriye’den Ronak Sheikhi ve Lübnan'dan Amal Khalil, devletler tarafından işlenen savaş suçlarını her türlü zorlu koşullara rağmen dünyaya duyurmakta kararlı olduklarını söyledi.

FADİA JUMAA

Beyrut- Ortadoğu’da yaşanan savaş suçlarını dünyaya duyurmaya çalışan kadın gazeteciler de çeşitli yaşam hakkı ihlallerine maruz kalıyor. Gazze’de muhabirlik yapan Safinaz Al-Louh, Kuzey ve Doğu Suriye’de Ronak Sheikhi ve Güney Lübnan'da Amal Khalil, yaşadıklarını ajansımıza anlattı.

‘Gazeteci kardeşim İsrail saldırısında hayatını kaybetti’

Aseel TV'nin Gazze muhabiri Safinaz Al-Louh, mesleklerini icra ederken karşılaştıkları birçok zorluğun olduğunu söyleyerek, “İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik başlattığı saldırılarda çok sayıda gazeteci katledildi. Gazze Şeridi’nde El Cezire'nin kameramanı kardeşim Ahmed Al-Louh da İsrail saldırıları sonucu hayatını kaybetti. İsrail güçleri Filistinli gazetecileri ölüm listesine koydu. Sürekli İsrail güçlerinin bombalı saldırılarına ve askeri operasyonlarına maruz kalıyoruz” ifadelerinde bulundu.

‘25 kadın gazeteci katledildi’

Savaşın ilk başlangıcından bu yana Gazze Şeridi'nde elektriklerin kesik olduğunu söyleyen Safinaz Al-Louh, “Özellikle işgalin Gazze Şeridi'ni ikiye bölmesi nedeniyle bir bölgeden diğerine gidemiyoruz. İnternet kesintileri nedeniyle de gerçekleri dünyaya duyurmakta zorluk çekiyoruz. Bunca şeye rağmen hala işimi yapıyorum ve son nefesime kadar yapmaya devam edeceğim. Gazze Şeridi’nde birçok insan katledildi ve koşullar ne olursa olsun gerçekleri dünyaya aktarmakta kararlıyız. Gazze Şeridi'nde hükümetin medya ofisinden alınan resmi verilere göre İsrail güçleri 7 Ekim 2023'ten bu yana 198 gazeteciyi katletti ve bunlardan 25’i kadın gazeteci” diye kaydetti.

‘Türk devleti gazeteci-sivil demeden saldırıyor’

Kuzey ve Doğu Suriye’de gazeteci Ronak Sheikhi, bölgedeki gazeteciler olarak Türk devleti ve çetelerinin saldırıları nedeniyle birçok zorluk ve riskle karşı karşıya kaldıklarını dile getirdi. Türk devletinin gazeteci-sivil ayrımı yapmadan rastgele bombalı saldırılar gerçekleştirdiğini aktaran Ronak Sheikhi, “Türk devleti ve çeteleri uluslararası hukuka ve insan haklarına aldırış etmeden saldırılar düzenliyor. Minbic’ten başlayıp birçok şehirde IŞİD ile ilgili haberler yaptım. Birçok risk ve tehditle karşılaştım. IŞİD’in bölgeden temizlenmesinin ardından Türk devleti ve çetelerinin saldırıları yoğunlaştı. Türk devleti ve çeteleri, gazeteci sivil demeden bölgelerimize yönelik saldırılar yapıyor” şeklinde konuştu.

‘Kameramla halkın sesini dünyaya ulaştırarak mücadelemi sürdürüyorum’

Aynı zamanda bir anne olan Ronak Sheikhi, tehditlere rağmen mesleğini sürdürdüğünü belirterek, “Çünkü gazetecilik benim için insani bir meslek, halkımın sesini her kesime ulaştırmanın bir yoludur. Karşılaştığım tüm risklere rağmen işime devam ediyorum. Herkes biliyor ki, bu toprakları savunan Kadın Koruma Birlikleri (YPJ) var. Ben de kalemimle, kameramla halkın sesini dünyaya ulaştırarak, mücadelemi sürdürüyorum. Kısa bir süre önce gazeteci arkadaşlarımız Cihan Bilgin ve Nazım Daştan, Türk devletinin saldırıları sonucu şehit düştü. Dolayısıyla gazeteciler olarak birçok tehlike ile karşı karşıyayız ve dünyanın, insanların desteğine ihtiyacımız var” sözlerine yer verdi.

‘Güvenli alan her geçen gün daralıyor ve saldırılar genişliyor’

Lübnan'daki Al-Akhbar gazetesinin kurulduğu 2006 yılından bu yana yazarlık yapan ve geçen yılın Ekim ayından bugüne İsrail saldırıları sırasında Güney Lübnan'da saha muhabiri olan Amal Khalil de yaşadıklarını şu sözlerle anlattı: “Tehlike her geçen gün artıyor. Çatışma ortamlarında birçok kadın ve erkek meslektaşlarımızı kaybettik. Erkek ve kadın gazeteciler, İsrail saldırılarını haber yapmak için güney Lübnan'da kalmakta ısrar ettiler ve birçoğu saldırılarda yaşamlarını yitirdi. Güvenli alan her geçen gün daralıyor ve saldırılar genişliyor.” 

‘Ailemi ve beni öldüreceklerini söylediler’

Tehlikelere rağmen işini devam ettirmekte kararlı olduğunu belirten Amal Khalil, “Bu topraklardaki insanlardan daha değerli değilim ve bu yüzden mesleğime devam etmeye karar verdim. İsrail güçleri tarafından tehditlere maruz kaldım. Telefonuma tehdit mesajları geliyor. Evimi havaya uçuracaklarını, ailemi öldüreceklerini, başımı omuzlarımdan ayıracaklarını söylediler. Güney’i terk etmemi istiyorlardı. Daha sonra tehditleri medya aracılığıyla dile getirdiğimde, bunun bedelini yakında ödeyeceğimi söyleyen bir mesaj daha geldi. 21 Eylül'de İsrail güçleri Al-Akhbar gazetesi binasını arayıp gazeteyi de tehdit etti. Saldırılar yoğunlaştıktan sonra birçok önlem almak zorunda kaldım. İsrail güçlerinin saldırılarını kayda alırken, kurşunlar kafamın üzerinden geçiyordu. Çektiğim video da bunu belgeliyor” diye belirtti.

‘Görevim yaşanan savaş suçlarını belgelemek’

Gazeteci Amal Khalil, sözlerini şöyle tamamladı: "Bugün İsrail güçlerinin ateşkes anlaşmasını günlük olarak ihlal etmesi açısından neler yaptığını takip ediyorum. Geçtiğimiz bir buçuk yılda tanık olduğumuz saldırılardan çok daha büyük ve bugün en tehlikeli aşamadayız. Benim görevim yaşanan savaş suçlarını belgelemek ve kanıtlamak. İsrail'in hiçbir karara uymadığını, uluslararası sözleşmelere uymadığını, öldürmeden, işgal etmeden, yok etmeden fırsat bırakmadığını dünyaya duyuruyoruz."