Ortadoğu’nun kadın gündemi: Savaş, şiddet ve direniş
Üçüncü Dünya Savaşı'nın merkez üssü olan Ortadoğu'da, savaşların ve çatışmaların en ağır bedelini kadınlar ödüyor. Ulus devletler, kadınları bir şiddet döngüsüne hapsetmek için tüm olanaklarını kullanıyor.
					BÊRÎVAN ÎNATÇÎ
Haber Merkezi- Ortadoğu’da son haftalarda kadınlar hem savaş alanlarında hem de toplumsal ve siyasi mücadelelerde yer alıyor. Devlet milliyetçiliğine dayalı çelişkiler ve baskılar insan haklarının ihlaline yol açarken, bu durum bölgedeki kadınların yaşamını ağır biçimde etkiliyor. Kadınlar kendi hakları için mücadele ediyor, barış ve özgürlük süreçlerinde aktif bir rol oynamaya çalışıyorlar.
Barış ve Demokratik Toplum süreci
Kuzey Kürdistan ve Türkiye’de PKK, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla 12. kongresini topladı ve partinin feshedilmesi kararını açıklayarak silahlı mücadeleyi sonlandırdı. 12 Mayıs’ta yapılan kongrenin ardından, Besê Hozat öncülüğünde 11 Temmuz’da tarihi bir tören düzenlendi ve “Barış ve Demokratik Toplum Gerillaları” silahlarını yaktı. Böylece PKK öncülüğündeki Kürt mücadelesi yeni bir aşamaya geçti. 26 Ekim’de gerilla güçleri tarihi bir adım daha atarak Türkiye ve Kuzey Kürdistan’daki tüm güçlerini geri çekeceklerini duyurdu.
Bu süreçte kadınlar özgürlük mücadelesinin merkezinde yer alıyor. Kadınlar, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın fiziksel özgürlüğünün barış süreci için şart olduğunu vurguluyor ve her alanda aktif biçimde örgütleniyorlar. Kadınların barış görüşmelerine eşit temsiliyetle ve cinsiyet perspektifiyle katılımı büyük önem taşıyor.
Kadınların YPJ’ye desteği
Kuzey ve Doğu Suriye’de kadınlar, Abdullah Öcalan’ın Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı doğrultusunda barış sürecine katılım hazırlıklarını sürdürüyor. Şam ile yapılan görüşmeler ve Suriye ordusuna QSD’nin entegrasyonu tartışılırken, Kadın Savunma Birlikleri (YPJ) komutanları yaptıkları açıklamalarda QSD içinde olduğu gibi her koşulda kendi özerkliklerini koruyacaklarını belirtti. Bölgedeki farklı toplumlardan kadınlar da YPJ’nin varlığının kendi varlıklarının güvencesi olduğunu dile getiriyorlar.
Kadınlar komünal yaşamı kurma öncülüğünü üstlenmiş durumda. Kadınların önderlik ettiği bu toplumsal model, her türlü dinci ve milliyetçi saldırıya karşı bir direnç odağı oluşturuyor ve demokratik, eşit bir Suriye’nin kurulması yönünde çaba harcıyor.
HTŞ, kadın katliamları ve şiddet
Ancak HTŞ (Heyet Tahrir el Şam) ve diğer cihatçı grupların hakim olduğu bölgelerde kadınlar büyük bir tehlike altında. Son haftalarda Şam ve Halep’te HTŞ çeteleri tarafından birçok kadın katledildi. Özellikle Alevi kadınlar hedef alınırken, Dürzi toplumu da sürekli tehdit altında. Bu durum kadın hareketinin güvenliğini ve özgürlüğünü ciddi biçimde sınırlandırıyor.
Irak seçimlerinde kadınlar hedefte
Irak’ta parlamento seçimlerine katılan kadın adaylar tehdit ve saldırılara maruz kalıyor. Kadın temsiliyeti yasayla yüzde 25 olarak sınırlandırılsa da, kadın adaylar yoğun siyasi baskılar altında mücadele ediyor.
Lübnan’da da durum farklı değil. Kadın adaylar seçim döneminde hedef gösteriliyor, saldırılar karşısında geri çekilmek zorunda kalıyor. 2024 yasalarıyla evlilik yaşı ve miras hakkı gibi alanlarda reform yapılmış olsa da eşitsizlik devam ediyor ve kadınlar haklarını korumak için mücadele etmeyi sürdürüyor.
Mısır’da kadınlara yönelik şiddet
Cihatçı gruplar ve devlet destekli baskı politikaları Mısır’daki kadınları doğrudan hedef alıyor. Son iki günde en az 70 kadın ve çocuk ya katledildi ya da kayboldu. Bu tablo, kadınların hem fiziksel güvenlik hem de adalet arayışı açısından büyük bir tehlike altında olduğunu gösteriyor. Devletin sert politikaları kadınların yaşamını ve sivil hareketliliği ciddi biçimde kısıtlıyor.
İran’da kadın direnişi
“Jin, Jiyan, Azadî” hareketinin ardından İran’da baskılar artarak sürüyor. Tutuklamalar, işkenceler ve kısıtlamalar yaygınlaşmış durumda. Özellikle Bahai ve Beluc kadınlar hedef alınıyor; kadın aktivistler cezaevlerinde işkenceye maruz kalıyor. Son on günde en az üç Bahai kadın gözaltına alınarak işkence gördü. Cezaevleri kadın direnişçilerin dolup taşmasına rağmen “Jin, Jiyan, Azadî” direnişi hem Rojhilat Kürdistan hem de İran genelinde sürüyor. ‘Salı Günü İdamlara Hayır’ Kampanyası bu hafta, İran’ın sadece bir ay içinde 283 kişiyi idam ettiğini açıkladı. 54 cezaevinde direniş devam ederken, Şerîfe Mihemedî’ye verilen idam cezası kadınların mücadelesi sayesinde 30 yıl hapis cezasına çevrildi.
Taliban’a karşı kadın direnişi
Taliban yönetimi altında Afgan kadınlar eğitim ve çalışma haklarından mahrum bırakılmış durumda. Sağlık sisteminin çöküşü, ekonomik kriz ve yasaklar kadınların yaşamını daha da zorlaştırıyor. Son iki ayda en az 10 kadın ve 6 çocuk katledildi.
Kadınlar, yasaklı eğitim ve sanat faaliyetleriyle direnişlerini sürdürüyor. Evlerde veya gizli yerlerde verilen dersler ve atölyeler kadınların toplumsal yaşamını devam ettirmeleri açısından hayati önemde.
Gazze: İnsanlık trajedisi
Devlet milliyetçiliğinin en acı örneklerinden biri Gazze’de yaşanıyor. Bölge, tam anlamıyla bir insani felaketin merkezinde. İsrail’in saldırılarında 68 bin 531 Filistinli katledildi; bunların 12 bin 500’ü kadın, 18 bin 500’ü çocuk. Son aylarda her gün ortalama 63 kadın hayatını kaybediyor. Gıda yetersizliği, sağlık hizmetlerinin çökmesi ve sürekli bombardıman kadınların yaşamını cehenneme çeviriyor. Bu felaket sadece kadınları değil, tüm sivilleri tehdit ediyor.
Sudan’daki kadınların durumu
Hükümet güçleri ile Hızlı Destek Kuvvetleri (RSF) arasındaki çatışmalar doğrudan kadınları etkiliyor. Darfur’da son üç ayda en az 659 şiddet vakası kaydedildi, bunların yüzde 94’ü kadın ve kız çocuklarına yönelik. Sağlık hizmetlerine erişim neredeyse imkansız, gıda kıtlığı kadınların yaşamını tehdit ediyor. Güney Darfur’un El Faşer kentinde durum en kötü seviyede; RSF kontrolü sonrası sivil infazlar ve toplu cinsel saldırılar bildiriliyor.
Gazeteciler de baskı altında. Gazetecileri Koruma Komitesi’nin (CPJ) yeni raporuna göre en az 3 kadın gazeteci RSF askerleri tarafından cinsel saldırıya uğradı, 13 gazeteci kayboldu.
Tunus’ta kadın örgütlerine saldırı
Tunus’ta kadın hakları savunucuları devlet baskısıyla karşı karşıya. Demokratik Kadınlar Derneği (ATFD) gibi örgütlerin faaliyetleri durduruldu. Buna rağmen kadınlar hakları için mücadele etmeye ve toplumda aktif roller üstlenmeye devam ediyor.
Yemen: Kadınlar barış için konuşuyor
11 yıldır savaşın sürdüğü Yemen’de barış girişimleri yeniden gündeme geldi. Husi kontrolündeki bölgelerde kadınlar baskı altında olsalar da barış sürecine katılmak için çaba gösteriyorlar. Kadınların sürece katılımı, kalıcı ve kapsamlı bir barış için hayati önem taşıyor.
Ortak mücadele gerekliliği
Son haftalarda Ortadoğu’daki kadınların gündemi, savaş, baskı ve şiddetle şekilleniyor. Ancak kadınlar her bölgede direnmeye, haklarını savunmaya ve toplumsal değişimde aktif rol almaya devam ediyor. Bu noktada, farklı ülkelerdeki kadın mücadelelerinin birleşmesi, ortak bir platformda buluşması büyük önem taşıyor. Parçalı ve izole mücadeleler şiddeti ve baskıyı aşmak için yeterli değil.
Kadınlar deneyimlerini, direnişlerini ve örgütlenme pratiklerini birleştirerek Dünya Kadın Demokratik Konfederasyonu’nun temelini oluşturmalı. Bu ortak örgütlenme yalnızca kadınlar için değil, tüm Ortadoğu toplumlarının geleceği için de tarihi bir adım olacak. Kadın direnişinin sürekliliğini ve özgürlük mücadelesini kalıcı hale getirecektir.