Nagihan Akarsel’in mezarı başında direniş sözü verildi
Nagihan Akarsel, katledilişinin yıl dönümünde mezarı başında anıldı. Anmada, Nagihan’ın bıraktığı mirasa dikkat çekilerek, “Nagihan karanlıkta kalan kadın tarihini kalemiyle yazdı. Yolu mücadelemizi aydınlatacak” denildi.

Konya – Federe Kürdistan’ın Süleymaniye kentinde 4 Ekim 2022’de katledilen Jineolojî Araştırma Merkezi üyesi, yazar ve gazeteci Nagihan Akarsel, ölümünün üçüncü yıldönümünde Konya’nın Cihanbeyli ilçesine bağlı Gülyazı köyündeki mezarı başında anıldı.
Anmaya, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Konya İl Örgütü, DEM Parti Konya İl Kadın Meclisi, DEM Parti il ve ilçe örgütleri, Tevgera Jinên Azad (TJA), Halkların Demokratik Kongresi (HDK), İç Anadolu Kadın Koordinasyonu ile DEM Parti Van Milletvekili Gülderen Varlı katıldı.
Nagihan Akarsel’in ailesinden teyzesinin oğlu Kemal Yalçın ve üniversite yıllarından itibaren “manevi ailem” dediği Reyhan ve Yılmaz Yıldırımcı da anma etkinliğinde hazır bulundu.
Saygı duruşu ile başlayan anmada “Jin, jiyan, azadî” sloganları atıldı, kırmızı karanfil ve güller Nagihan Akarsel’in mezarına bırakıldı. Anmanın açılış konuşmasını İç Anadolu Kadın Koordinasyonu üyesi Zeynep Yalçın yaptı.
‘O günden sonra hepimiz tekrar uyandık’
Anmada ilk olarak konuşan Zeynep Yalçın, “Nagihan Akarsel’i katledenlerin, Nagihan’ın ölümünden emin olmak için 11 kurşunla Nagihan’ı katlettiklerini” söyleyerek, “Çünkü onun varlığı, onun mücadelesi, onun hayatı birileri için tehlike yaratıyordu. Ama hesaplayamadıkları şuydu: Belki bizler de dahil, o günlerde Nagihan’ın nerede, ne zaman, nasıl çalışmalar yaptığını bilemiyorduk. O günden sonra hepimiz tekrar uyandık ve tekrar dirildik. Onun yazılarını, onun makalelerini inceledik, yazdık. Onun mücadelesini yürüteceğiz” ifadelerini kullandı.
Ardından konuşan DEM Parti Wan Milletvekili Gülderen Varlı ise şunları dile getirdi: “Yolları mücadelemizi aydınlatacak. Bize bıraktığı bayrağı asla yere düşürmeyeceğiz. Tarihte erkek egemen zihniyetin kadın mücadelesine nasıl suikastlar düzenlediğine her dönemde şahitlik ediyoruz. Kadın, yaşamın ve özgürlüğün ta kendisiydi. Nagihan yoldaş da o mücadelenin ta kendisiydi. Karanlıkta kalan kadın mücadelesini kalemiyle aydınlatan, bilinciyle, düşüncesiyle hepimize ulaştıran, kadın özgürlük mücadelesinin yaşamı özgürleştirmekten geçtiği bilincini bize veren biriydi.
‘Nagihan karanlıkta kalan kadın tarihini kalemiyle yazdı’
Evet, hiçbir kadın cinayeti öyle tesadüfi değil. Nagihan karanlıkta kalan kadın tarihini kalemiyle yazdı. Nagihan, özgür bir Kürdistan, özgür bir Türkiye olması için elinden gelen her şeyi yaptı. Bize çok şey bıraktı. Mezar taşında ‘Öyle bir söz söyleyin ki ben bize dönüşeyim, yaşam birlikte olsun, özgürlük hepimizin olsun’ yazısı var. Hepimizin ona vereceği bir söz vardır: Ne kalemi yerde kalacak, ne sözü yerde kalacak, ne de bilinci yerde kalacak. Ona söz veriyoruz: Bizi aydınlattığı için, toplumu aydınlattığı için, kadının yönünü mücadele ve özgürlük olarak açtığı için sana binlerce kez minnettarız.”
Anmanın ardından aynı mezarlık alanında kabri bulunan Mehmet Korkmaz’ın mezarı da ziyaret edildi.
‘Onlar kadın özgürlük mücadelesinin taşıyıcıları’
DEM Parti Ankara İl Örgütü’nde de Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKG) ve Dicle Fırat Gazeteciler Derneği’nin (DFG) katılımıyla Nagihan Akarsel anıldı. Basın açıklamasını DEM Parti Ankara İl Örgütü’nde yer alan Burcu Yangın ve Nebun Nebahat Çalpan okudu.
Açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“Kadınlar, bu topraklarda yıllardır yalnızca hakları için değil, aynı zamanda barış için, yaşamın kendisi için mücadele ediyor. Ezilenin sesi olmak, görünmeyeni görünür kılmak, susturulmak istenene söz vermek için direniyorlar. Kürt kadın hareketi, daha ilk adımını attığı günden bu yana tüm baskı aygıtlarına, yargı tacizine ve yok sayılmaya karşı bir direniş hattı ördü. Bu hat sadece bir karşı koyuş değil; aynı zamanda yeni bir yaşamın, yeni bir zihniyetin temellerini atan bir yürüyüştü. Kadınlar; bedenlerine, emeklerine, kimliklerine yönelen her türlü saldırıya karşı bir duruş sergilerken, aynı zamanda toplumun her hücresine işlemiş olan şiddeti, ayrımcılığı ve inkârı da sorguladı. Nagihan Akarsel’i, Sakine Cansız’ı, Hevrin Xelef’i ve adını sayamadığımız nice kadını bu yolculukta yitirdik. Onlar yalnızca birer birey değil; kadın özgürlük mücadelesinin taşıyıcıları, yolumuzu aydınlatan öncülerdi. Kayıplarımızı yalnızca yasla değil, aynı zamanda mücadeleyle anıyoruz.”