Nafia Asaad: Uluslararası toplum mezarlıklara yapılan saldırılara müdahale etmeli

Mezarlıklara ve dini alanlara yönelik mezhepçi saldırıların hem cenazelerin kutsallığını hem de toplumsal birlik ve güvenliği tehdit ettiğini vurgulayan Nafia Asaad, uluslararası toplumu derhal müdahale etmeye çağırdı.

ASMA MUHAMMED

Qamişlo – Mezarlıkların ve sivillerin kutsallığını hedef alan saldırılar, sadece yasa ve dini normların ihlali değil, aynı zamanda Suriye’de farklı topluluklar arasındaki birlikte yaşamı tehdit ediyor. Humus kırsalının kuzeyindeki El-Hazmiye köyünde, Şii mezarlığındaki mezar taşlarının cihatçı Heyet Tahrir El-Şam (HTŞ)  tarafından tahrip ve yok edilmesi, işgal altındaki Efrîn’de Türk devleti ve ona bağlı çetelerin şehit türbelerine yönelik saldırılarını akıllara getiriyor. Suriye savaşı boyunca, mezarlıklar ve dini türbeler, yakma, tahrip etme, içeriklerin çalınması ve buldozerlerle tamamen yok edilmesi gibi yaygın ihlallere maruz kaldı.

Qamişlo’daki Kadın Evi (Mala Jin) üyesi Nafia Asaad, Kuzey ve Doğu Suriye’de IŞİD’e karşı savaşan ve çatışmalarda hayatını kaybeden bir savaşçının annesi olarak, vatanları için fedakarlık yapanların saygıyı ve anılmayı hak ettiğini vurguladı. Nafia Asaad, mezarların tahrip edilmesini, açılmasını veya yakılmasını kesinlikle kabul edilemez bulduğunu belirtti. Şii sivillerin mezarlarını ve türbelerini hedef alan bu mezhepçi saldırıların, Efrîn ve Minbic’te Türk destekli çeteler tarafından gerçekleştirilen benzer saldırıların bir devamı olduğunu kaydeden Nafia Asaad, bunun hem uluslararası hem de ulusal hukuk tarafından korunan dini norm ve insan değerlerinin açık bir ihlali olduğunu söyledi.

‘Amaç korku yaratmak’

Nafia Asaad, mezhepçi saldırıların sadece cenazelerin kutsallığını ihlal etmekle kalmayıp, tüm topluma tehdit mesajı taşıdığına dikkat çekti. Nafia Asaad, “Bu saldırılar kaos çıkarmayı, farklı dini gruplar arasındaki birlikte yaşamı baltalamayı ve masum vatandaşların kalplerine terör ile korku salmayı amaçlıyor. Bu nedenle, söz konusu ihlaller ciddi bir güvenlik ve sosyal sorun teşkil ediyor. Suriye’de geçici hükümetin tüm dini ve sosyal grupları koruyabilecek demokratik bir sistem kuracağını ummuştuk, cenazelerin huzur ve onur hakkının ihlal edileceği bir duruma gelmeyi asla hayal etmemiştik. Eğer geçici hükümet mezarları ve türbeleri koruyamıyorsa, toplumun tamamını nasıl koruyabilir ki?” diye sordu.

‘Hükümet görevini yerine getirmiyor’

Bu ihlaller karşısında uluslararası toplumun sessiz kalmasının, özellikle sevdiklerini kaybeden anneler olmak üzere, ailelerinin acısını daha da artırdığını vurgulayan Nafia Asaad, yeni hükümetin mezarlıkların, dini ve tarihi yerlerin kutsallığını koruma görevini yerine getiremediğini açık bir şekilde gösterdiğini dile getirdi. Nafia Asaad, Suriye kıyılarındaki halkın maruz kaldığı genel ihlallere de değinerek, “Mezarlıklara ve dini topluluklara yönelik mevcut mezhepçi ve barbarca saldırılar, önceki despotik ve tiran rejim sona ermiş olmasına rağmen, adaletsizlik ve baskının hala devam ettiğini gösteriyor. Yeni hükümetten adalete yönelik adımlar atmasını, halkın kazanımlarını korumasını ve her topluluğun yaşam ve onur hakkını güvence altına almasını bekliyorduk. Ancak bugün mezarlıklara ve topluluklara yönelik barbarca saldırılara tanık oluyoruz, bu da hakları ve toplumu korumanın uzun ve karmaşık bir süreç olduğunu ortaya koyuyor” şeklinde konuştu.

‘Sorumlular hesap vermeli’

Mezarlıkların tahrip edilmesinin sadece ölülerin kutsallığına karşı bir ihlal olmadığını, aynı zamanda sosyal güvenlik ve toplumsal istikrara doğrudan bir tehdit oluşturduğunu vurgulayan Nafia Asaad, sözlerine şöyle devam etti:

“Farklı dini gruplar arasındaki birlikte yaşamı baltalamayı amaçlıyorlar ve tüm toplumu tehdit eden tehlikeli düzeydeki mezhepçi uygulamaları yansıtıyorlar. Resmi makamlar ve uluslararası toplum duruma derhal müdahale etmeli, bu uygulamalara son vermeli ve sorumluları hesap verebilir hale getirmelidir. Suriye'de vatandaşların haklarının korunmasını ve insan ile dini değerlerin muhafaza edilmesini sağlamalılar. Mezarlıkları, tarihi ve dini mekanları korumak sadece sembolik bir görev değil, güvenlik ve toplumsal istikrarın sağlanması için temel bir unsurdur. Suriye halkı uzun yıllardır bir arada yaşamaktadır ve mevcut saldırılar çeşitli gruplar arasında bölünme, mezhepçilik ve saldırganlık yaratmaktadır.”

‘Saldırıları kınıyoruz’

Halkın mezhepçilik üzerine değil, birlik üzerine kurulacağını vurgulayan Nafia Asaad, “Biz, şehit anneleri olarak, tüm toplulukları ve mezarlıkların kutsallığını hedef alan bu saldırıları kınıyor ve reddediyoruz. Şehitlerimiz bu halkın inşası ve gelişmesi için canlarını verdiler ve kanlarının boşuna dökülmesini kabul etmeyeceğiz. Bugün yaşananlar, Şii mezarlıklarının veya herhangi bir mezhebin mezarlıklarının yıkılması kabul edilemez. Biz birleşmiş durumdayız ve hepimiz bu millet için çocuklarımızı feda ettik” sözlerine dikkat çekti.

‘Birlik olmalıyız’

Topraklarının kurtuluşu için mücadele yürüten ve bu uğurda yaşamını yitiren savaşçıların annelerine seslenen Nafia Asaad, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bu adaletsizliğe ve devam eden saldırganlığa karşı birlik olmalıyız. Özellikle hükümet bizi koruyamıyorsa, kendimizi korumak için birleşmeliyiz. Mezarlıkların, tarihi ve dini yerlerin kutsallığını korumak, adaletin inşasının, barış içinde bir arada yaşamanın teşvik edilmesinin ve din veya mezhep ayrımı gözetmeksizin tüm vatandaşların temel haklarının korunmasının ayrılmaz bir parçasıdır."