NADA Kongresi’ne katılan İranlı aktivistlerden mesaj: Devrim sınır tanımaz

NADA Kongresi’nde konuşan İranlı aktivistler, kadınların bölgesel direniş hattında birleştiğini vurgulayarak, “Jin jiyan azadî ayaklanmasının etkisiyle İranlı kadınlar artık mücadeleye daha açık ve evrensel bir bakış açısıyla yaklaşıyor” dedi.

Süleymaniye - Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölgesel Demokratik Kadın Koalisyonu (NADA), Federe Kürdistan’ın Süleymaniye kentinde “Kadın Devrimi ile Demokratik Topluma Doğru” şiarıyla 1’inci kongresini 19 farklı ülkeden 200 delegenin katılımıyla gerçekleştiriyor. Kongre 2’nci gününde devam ederken, kongreye katılan siyasi aktivist Mehdiye Mirhabibi ve İran Demokratik Platformu Konseyi üyesi Besî Şamarî kadın mücadelesine dair ajansımıza değerlendirmelerde bulundu.

Mehdiye Mirhabibi: NADA sınırların ötesinde bir umut

Mehdiye Mirhabibi, kongrenin tarihi olduğunu ifade etti ve NADA’nın sınırların ötesinde bir umut olduğunu söyledi. “Bu dayanışma, siyasi ve toplumsal açıdan son derece önemli çünkü bu bölgelerde savaşlar ve yıkımlardan kaynaklanan cinsiyet temelli şiddet artıyor” Mehdiye Mirhabibi, İran’da başlayan “Jin jiyan azadî” ayaklanmasının etkisine dikkat çekti.

İranlı kadınların mücadeleye daha evrensel bir bakış açısıyla yaklaştığını vurgulayan Mehdiye Mirhabibi, “Değişimi yalnızca İran sınırları içinde aramak artık mümkün değil. Bölgesel ve uluslararası hareketlere katılmak bugün bir zorunluluk haline gelmiştir” dedi.

Besî Şamarî: Kadınlar bölgesel değişim süreçlerinde etkili roller üstlenmelidir

İran Demokratik Platformu Konseyi üyesi Besî Şamarî, kongrenin kalıcı bir birlikteliğin başlangıç noktası olabileceğini belirterek, “Umarım ilerleyen süreçte NADA, farklı milletlerden aktif kadınları bünyesine katabilir; kadınlar bölgesel değişim süreçlerinde etkili roller üstlenmelidir. 27 Şubat’ta Sayın Öcalan’ın savaşın son bulmasına dair tarihi açıklamasından sonra, özgürlük mücadelesinde yeni bir ufuk açıldı; bu ufkun başlangıç noktası ise kadınların özgürlüğüdür” dedi.

Kadın hareketlerinin birbiriyle bağlantılı olduğunu vurgulayan Besî Şamarî konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Kadınların öncülük ettiği tüm hareketler, bir zincirin halkaları gibi birbirine bağlı. Bu kongre, İran’daki özgürlük isteyen kadınlar için küçük ama canlı bir model olabilir. İran, yüksek düzeyde etnik ve kültürel çeşitliliğe sahip bir ülke ve kadınlar burada yıllardır baskı ve ayrımcılıkla karşı karşıya.”

‘Jin jiyan azadî’ ayaklanması bir zihniyet devrimi

“Jin jiyan azadî” ayaklanmasını bir zihniyet devrimi olarak nitelendiren Besî Şamarî, ayaklanmanın üçüncü yılına yaklaştığına dikkat çekti. Besî Şamarî, “Herkes, İran’daki özgürlük isteyen kadınların sesinin dünyaya nasıl ulaştığını biliyor. Artık bu sesin, kurumsal ve ciddi koalisyonlar içinde vücut bulma zamanı geldi” ifadelerini kullandı.

 Besî Şamarî, kadın mücadelesi yürüten aktivistlerin tutsak edilmesine tepki göstererek, “Zeynep Celaliyan, Pexşan Ezîzî ve Werîşe Muradî kadınların sesi oldular. Onlar yalnızca birey değil; bir manifestonun, kadın özgürlüğü için küresel bir ideolojinin taşıyıcılarıdır.

Kadın özgürlüğü konuşulan her yerde, Zeynep Celaliyan, Pexşan Ezîzî ve Werîşe Muradî’nin bayrağı dalgalanmalı. Bu yalnızca bir saygı duruşu değil, aynı zamanda kadın hareketini küreselleştirecek bir modele olan ihtiyacımızdır. Artık bu hareket yalnızca yerel bir direniş değil, 21. yüzyılda ezilen tüm kadınların sesidir” diye belirtti.