NADA: Kadınlar olmadan kalıcı barış mümkün değil
NADA, BM’nin 1325 sayılı “Kadın, Barış ve Güvenlik” kararının 25’inci yılında bölgedeki kadınların hala savaş, yoksulluk ve şiddet sarmalında yaşadığına dikkat çekti.
Haber Merkezi- Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 2000 yılında kabul ettiği 1325 sayılı karar, çatışmaların önlenmesi ve çözümünde, barışın inşasında kadınların merkezi rolünü resmen tanıyan ilk uluslararası belge olarak öne çıkıyor. Karar, kadınların barış süreçlerine etkin katılımının sağlanmasını, şiddetten korunmalarını ve insani yardım ile yeniden imar çalışmalarında ihtiyaçlarının gözetilmesini öngörüyor.
Ortadoğu ve Kuzey Afrika Demokratik Kadınlar Koalisyonu (NADA), “Kadın, Barış ve Güvenlik” konulu 1325 sayılı kararın kabulünün 25. yıl dönümünü kutladı. NADA açıklamasında bölge kadınlarının durumunun hala kararın hedeflerinden uzak olduğunu vurguladı. Açıklamada, “1325 sayılı kararın kabulünün üzerinden 25 yıl geçti; bu karar, kadınların barış inşasındaki hayati rolünün tanınması açısından tarihsel bir dönüm noktasıydı” ifadeleri yer aldı. Ancak açıklamada, bölgedeki savaşlar, işgaller, iç çatışmalar, otoriterleşme ve aşırılığın kadınları marjinalleştirdiği ve doğrudan hedef haline getirdiği belirtildi.
Her üç kadından biri cinsel şiddet görüyor
Uluslararası verilere göre, bölgedeki kadınların yüzde 62’sinden fazlası halen çatışma ya da kriz içindeki ülkelerde yaşıyor. Suriye, Yemen, Sudan, Irak ve Filistin’de 11,7 milyon kadın ve kız çocuğu yerinden edilmiş durumda. Kadınlar, bölgedeki mültecilerin yarısını oluşturuyor; sayılarının 14 milyonu aştığı bildiriliyor. Açıklama her üç kadından birinin fiziksel ya da cinsel şiddete maruz kaldığını, çatışma bölgelerinde yaşayan kadınların yüzde 40’ının gıda güvensizliği yaşadığını, 28 milyondan fazla kadının ise güvenli geçim olanaklarından yoksun olduğunu ortaya koydu.
Filistin’de durum trajik
Açıklamada Filistin’de durum “en trajik” olarak nitelendirildi ve 2023 Ekim’inden 2024 ortasına kadar 10 binden fazla kadın ve kız çocuğu katledildiği, 700’den fazlasının da tutuklandığı bilgisine yer verildi. Gazze’de kadınların yüzde 80’inden fazlası yoksulluk sınırının altında, her 10 kadından 9’u gıda güvensizliğiyle mücadele ediyor. Hamile kadınların yüzde 60’ı gerekli tıbbi bakıma ulaşamıyor. Buna rağmen, Filistinli kadınlar direniş, dayanışma ve toplumsal örgütlenme süreçlerinde öncü roller üstlenmeye devam ediyor.
6,7 kadın ve kız çocuğu yerinden edildi
Açıklamada Suriye’deki duruma da dikkat çekildi. Suriye’de 13 yılı aşkın savaşın ardından 6,7 milyon kadın ve kız çocuğu yerinden edildi; kadınların yönettiği hanelerin yüzde 80’i aşırı yoksulluk içinde yaşıyor. Çocuk yaşta evlilikler 2011’den bu yana yüzde 25 arttı. Ancak Kuzey ve Doğu Suriye’deki özyönetim sistemi, kadınların karar alma mekanizmalarındaki yüzde 50’lik temsiliyle bölgedeki en ileri örneklerden biri olarak gösterildi.
Açıklamada Sudan’da, çatışmalar sonrası 7,3 milyon kadın ve kız çocuğunun yerinden edildiğine yer verilirken Yemen’de sekiz yıldır süren savaş nedeniyle kadınların yüzde 73’ünün aşırı yoksulluk içinde olduğu 8,6 milyon kadının acil insani yardıma ihtiyaç duyduğu ifade edildi. Irak’ta ise savaş sonrası dönemde 1,2 milyon kadının halen yerinden edilmiş durumda olduğu belirtildi.
‘Kadınlar olmadan kalıcı barış mümkün değil’
NADA “kadınların yerel, demokratik ve özgürlükçü modellerde oynadığı dönüştürücü rolü” överken 1325 sayılı kararın uygulanmasının radikal biçimde yeniden değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Açıklamada “Kadınların barış süreçlerine katılımı yalnızca biçimsel bir hak değil, insani güvenliğin temel koşuludur” denildi. Koalisyon, bölgedeki kadın hareketleri arasında dayanışmanın artırılmasını ve sınırları aşan kapsayıcı bir feminist vizyonun benimsenmesini çağrısında bulundu.