NADA Süveyda için kadınlara ve demokratik güçlere çağrı yaptı
NADA, Suriye'nin Süveyda kentinde Dürzî toplumuna yönelik katliamları ve artan mezhepsel şiddeti kınayarak, uluslararası toplumu, insan hakları kurumlarını ve demokratik güçleri derhal harekete geçmeye çağırdı.

Haber Merkezi – Suriye, mezhepsel şiddetin yeniden tırmandığı, özellikle Dürzî toplumuna yönelik sistematik saldırıların yaşandığı tehlikeli bir döneme girdi. Son olarak Süveyda kentinde yaşanan katliamlarla onlarca kişi yaşamını yitirdi ve yaralandı.
Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölgesel Demokratik Kadın Koalisyonu (NADA) açıklama yayınlayarak Suriye'deki yaşananları kınadı.
Açıklamada, “Bölgemiz halklarının yıllardır süren acılarının ortasında, Suriye'de giderek yayılan mezhepsel ve kanlı tırmanışı derin bir kaygı ve öfkeyle takip ediyoruz. Bu gelişmeler, cihatçı siyasal otorite tarafından kışkırtılan bir iç savaşa dönüşme tehlikesi taşıyor. Bedelini ise başta kadınlar, çocuklar ve yaşlılar olmak üzere sivil halk ödüyor” denildi.
Dürzî toplumu, Aleviler ve Kürtler Hedefte
Açıklamada, Süveyda'da Dürzî toplumuna yönelik son saldırıların "planlı bir soykırım dalgası" olarak tanımlandığı ayrıca Kürt toplumu hakkında da benzer şekilde nefret söylemleri ve tekfirci propagandaların başladığına, daha önce de Suriye'nin sahil bölgelerinde Alevîlere karşı büyük katliamlar işlendiğine dikkat çekildi.
Yayınlanan açıklamada, yakın zamanda, Suriye'deki en eski Hristiyan yapılarından biri olan Mar İlyas Kilisesi'nin bombalanması da Hristiyan toplumunu sindirmeye yönelik terör saldırılarının bir parçası olarak değerlendirildi.
‘Bu şiddet rastgele değil planlıdır’
NADA’nın açıklamasına göre, yaşananlar yalnızca tesadüfi şiddet olayları değil, aksine mezhepsel, cihatçı ve kin güdümlü söylemlerin bir sonucu olarak Suriye toplumunun yeniden yapılandırılması sürecinin parçası. Açıklamada şöyle denildi:
“Suriye’de devlet ve siyasal İslam ittifakı, IŞİD ve benzeri yapıları yeniden üretip farklı isimler ve biçimlerle sahneye sürüyor. Tüm bunlar 'intikam', 'din' ve 'ulusal egemenlik' kisvesi altında yürütülüyor, ama gerçek hedef özgürlükçü ve demokratik projeleri boğmak, toplumu silah ve inanç temelli otoritenin esiri hâline getirmektir.”
Kadınlar şiddetin hedefinde
Açıklamada özellikle kadınlara yönelik şiddete vurgu yapılarak, cihatçı yapılar tarafından kadın bedeninin “savaş alanı”na dönüştürüldüğü ifade edildi. Kadınlara yönelik toplu tecavüzler, kölelik, eğitim ve sağlık altyapısının yok edilmesi gibi yöntemlerle kadınların sistematik olarak yok sayıldığına dikkat çekildi.
NADA, Suriye’deki gelişmeleri Ortadoğu ve Afrika'da yükselen cihatçı dalganın bir parçası olarak değerlendirerek şöyle uyarıda bulundu:
“Bugün Suriye’de yaşananlar sadece bu ülkeyle sınırlı değil; Irak’tan Lübnan’a, Sudan’dan Yemen’e, Nijer, Mali, Burkina Faso ve Afrika’ya kadar cihatçı grupların yayılmasıyla, kadınların varlığı silinmekte, toplumlar ateşe atılmaktadır.”
Uluslararası topluma acil çağrı
NADA açıklamasında, uluslararası insan hakları kuruluşlarını, kadın örgütlerini, insani yardım yapıları ile bağımsız medyayı sorumluluk almaya davet ederek şu çağrıyı yaptı:
“Biz, sınırları aşan uluslararası bir kadın ittifakı olarak, bu insanlık felaketine karşı tüm demokratik güçleri harekete geçmeye çağırıyoruz. Bu mezhepçi katliamlar durdurulmalı, Suriye'nin bir iç savaşa daha sürüklenmesi engellenmelidir.”
Açıklamanın sonunda şu ifadeler yer aldı:
“Suriye’deki kadınlar ve yok edilme tehlikesiyle karşı karşıya kalan tüm bileşenler için tam koruma ve destek sağlanmalıdır. Silahlı cihatçılığın Ortadoğu ve Afrika’daki yayılmasına karşı direnmek, küresel barış, sosyal adalet ve insan güvenliği için bir zorunluluktur. Biz şuna inanıyoruz: Kadınlar olmadan özgürlük olmaz, mezhepçilikle adalet sağlanmaz, kadının köleleştirildiği yerde barış kurulamaz. Gerçek özgürlük, kadınların kaderlerini belirleme süreçlerinde yer almasıyla başlar.”