Moritanya’da cinsel suçlar artıyor: Bir yılda en az 924 kadın tecavüze uğradı

Moritanya’da erkek zihniyetine dayanan kabile kültürünün hakim olması nedeniyle kadınların yaşamın her alanında sorun yaşadığını belirten Aminatou Mint Mokhtar, sadece bir yılda en az 924 kadının tecavüze maruz bırakıldığının bilgisini paylaştı.

ZOUHOUR MECHERGUI

Tunus - Moritanya'da kadınlar, kabile gelenek ve göreneklerinin egemen olduğu bir toplumda hak ve özgürlükleriyle ilgili önemli zorluklarla karşı karşıya kalıyor. Kadınların belirli pozisyonlarda güçlendirilmesinde bazı görünür ilerlemeler kaydedilmesine rağmen, gerçek şu ki kadınlar ister iş hayatında ister sosyal hayatta olsun, temel haklarını elde etmede önemli zorluklarla karşı karşıya kalmaktadır.

Bu durum, kadın haklarını koruyan yasal düzenlemelerin zayıflığının yanı sıra, günlük hayatın birçok alanını kontrol eden erk zihniyetinin hakimiyetinden kaynaklanıyor. Yoksulluk ve cinsiyet ayrımcılığı da kadınların çeşitli alanlarda ilerlemesinin önünde engel teşkil ediyor.

Her yıl yüzlerce kadın tecavüze maruz bırakılıyor

Kadınların yaşadıkları sorunlara dikkat çeken Kadın Hane Halkı Başkanları Derneği Başkanı Aminatou Mint Mokhtar, Moritanya’da her yıl yaklaşık bine yakın kadının tecavüze maruz kaldığını belirtti.

Kabile zihniyetinin yaygınlığı ve kadınların hayatlarını iyileştirmeye yönelik siyasi iradenin eksikliği nedeniyle cinsel suçlarda artış yaşandığını vurgulayan Aminatou Mint Mokhtar, “İstatistiklere göre tecavüz vakaları bazı günler 4, bazı günler 11 vakaya kadar çıkıyor. Derneğimiz 2024 yılında 924 tecavüz vakası kaydetti. Bu durum endişe verici boyuta ulaştı. Ancak bu suçlar gerektiği gibi kınanmıyor. Tecavüze maruz kalan kadın tanınmış bir ailedense protestolar veya resmi açıklamalar yapılıyor” dedi.

Toplum kabile ve şeyhlerin etkisi altında

Moritanya'da bazı derneklerin varlığına rağmen kadın hareketinin zayıf olduğunu ya da hiç olmadığını kaydeden Aminatou Mint Mokhtar, “Bunun nedeni kadının özgürleşmesi ve haklarının garanti altına alınmasını toplum için bir tür ‘yozlaşma’ olarak gören kabile ve şeyhlerin güçlü etkisidir. Moritanya'da kadınlar acı içinde yaşıyor. Özellikle haklarının, adalet ve eşitlik değerlerinin yeterince bilinmemesi nedeniyle ayrımcılığa ve dışlanmaya maruz kalıyorlar. Birçoğu bu bilinç eksikliğinden dolayı mevcut durumun kendileri için en iyisi olduğuna inanıyor, hatta bu durumun sürmesine katkıda bulunuyorlar" şeklinde konuştu.

‘Kadınların liderlik pozisyonlarına gelme fırsatları sınırlı kalıyor’

Çoğu zaman bir deneyime bakılmaksızın kabile veya siyasi aidiyetlerine göre kadınların yöneticilik pozisyonlarına atandığını söyleyen Aminatou Mint Mokhtar, “Bu anlamıyla karar alma pozisyonlarındaki birçok kadının gerçek anlamda etkisi bulunmuyor. Sadece siyasi manzarayı süslemek için görevlendiriliyorlar. Moritanyalı kadınların yüzde 52,93'ü eğitimli, ancak yöneticilik pozisyonlarına gelme fırsatları sınırlı kalıyor. Bu durum, hâkim olan kabile zihniyetinin etkisini yansıtıyor” diyerek, ülkede kadın sorunlarına ilişkin net hedeflere ulaşmaya çalışan gerçek bir feminist hareketin bulunmadığını belirtti.

‘Erkeklere oranla daha fazla yoksulluk içinde yaşıyorlar’

Aminatou Mint Mokhtar, “Nuakşot’ta kadınların rolünü sadece ekonomik alanla sınırlı tutuyor. Kadın hakları sadece bu perspektiften ele alınıyor. Moritanya'da kadınlar, erkeklere oranla daha fazla yoksulluk içinde yaşıyor. Eşitliği destekleyen feminist bir vizyonun eksikliği ve hakların yasalarda yer almaması kabile egemenliğini güçlendiriyor. Hakları savunan güçlü kadın seslerinin eksikliği ve kadınlar arasındaki farklı yönelimler ve vizyonlar da kabile egemenliğinin sürmesine yardımcı oluyor" eleştirisinde bulundu.

İşgücü piyasasında yer alan kadınların, eğitim seviyeleri ne olursa olsun cinsiyet ayrımcılığına maruz kaldığını kaydeden Aminatou Mint Mokhtar, “Bu durum, ülkedeki kadın işgücünün zayıf koordinasyonundan kaynaklanıyor. Çünkü çoğu kuruluş bağımsız olarak faaliyet gösteriyor ve ortak bir vizyon veya hedefler üzerinde anlaşamıyor” diye belirtti.

Kadın ve çocukları koruyan yasa askıda bekletiliyor

Kadınları şiddetten, tecavüzden ve çocuk yaşta evliliklerden koruyan hükümlerin yer aldığı yasa tasarısına da değinen Aminatou Mint Mokhtar, şöyle konuştu: “Senato’nun 2018’deki onayına rağmen yasa 2012’den beri askıda kalıyor. Parlamento, din ve kabile otoritelerinin tabu olarak gördüğü ‘cinsiyet’ kelimesi nedeniyle yasa tasarısını reddetti. Bu durum kadınları koruyan yasaların uygulanması konusunda siyasi iradenin eksikliğini yansıtıyor. Moritanya'da yaygınlaşan tecavüz saldırıları, çocuk yaşta evlilikleri artırıyor. Bu aynı zamanda Moritanya'daki kadınların karşılaştığı en belirgin sorunlardan biridir. Aileler, kız çocuklarını tecavüzden korumak veya zor ekonomik durum nedeniyle küçük yaşta evlendiriyor. Bu uygulamaları meşrulaştırmak için bazı aşırı dinsel propagandalar da kullanılıyor. Bu durum çocuk haklarına ilişkin uluslararası anlaşmalara aykırıdır.”

Moritanya'daki boşanma davalarına da değinen Aminatou Mint Mokhtar, özellikle yoksul ailelerde boşanma oranının yüzde 79'a ulaştığını, kadınların aile hukuku konusunda bilgisiz olduğu ve iş gücüne girmelerine izin verilmediği için tamamen erkeklere bağımlı hale geldiklerini kaydetti.

‘Boşanan kadınlar için koruma fonu olmalı’

Aminatou Mint Mokhtar, boşanmış kadınlar ve çocukları için bir koruma fonunun olmamasının da onların acılarını daha da artırdığına değindi.

Kurtuluş ve bağımsızlık arayışında olan kadınların tehditlere maruz kaldığını aktaran Aminatou Mint Mokhtar, "Kadın özgürlüğü mücadelem nedeniyle dini bir fetvayla idam edilmem istendi ve ben de bu fetvaya maruz kaldım” diye kaydetti.

Mağrip, Afrika ve Ortadoğu'daki kadınların gösterdikleri ortak dayanışmanın önemine dikkat çeken Aminatou Mint Mokhtar, Moritanyalı kadınların özellikle özgürlük ve haklar alanında diğer ülkelerdeki kadınlarla deneyim alışverişinde bulunmadığını söyledi. Kadın sorunlarına yönelik desteğin kapsayıcı olması gerektiğini dile getiren Aminatou Mint Mokhtar, ırk veya renge göre ayrılmaması gerektiğini vurguladı.

Aminatou Mint Mokhtar, “Çabalar özgürlük ve eşitlik konularını destekleyen ve ilerleten ortak bir stratejiye dayanmalıdır” ifadelerinde bulundu.