‘Mexmûr’a yönelik ambargo Türkiye-Irak politikalarının bir sonucudur’

Irak hükümetinin Şehit Rüstem Cûdî Mülteci Kampı'na yönelik baskılarına dikkat çeken Mexmûr Halk Meclisi Eşbaşkanı Filiz Budak, Irak'ın saldırılarının Türkiye ile Irak arasında yürütülen politikaların bir sonucu olduğunu söyledi.

BERJÎN KARA

Mexmûr - Irak hükümetinin Şehit Rüstem Cûdî Mülteci Kampı'na (Mexmûr) yönelik politikaları, Türk devletinin kampı dağıtma ve boşaltma stratejileriyle paralel bir şekilde sürdürülüyor. KDP’nin 2019 yılında kampa uygulamaya başladığı ambargo hâlen devam ederken, Irak hükümeti de kampı çevrelemek ve çitle izole etmek amacıyla çeşitli girişimlerde bulundu. Bu girişimlerin sonuncusunda 20 Mayıs 2023’te gerçekleşti, ancak kamuoyunun tepkisi ve kamp sakinlerinin 16 gün süren direnişi sonucunda geri adım atıldı. Söz konusu dönemde kamp sakinlerine yönelik pek çok taahhütte bulunulmasına rağmen, bunların hiçbirinin somut bir şekilde hayata geçirildiğine dair henüz bir adım atılmış değil.

Birkaç gün önce, Mexmûr Mülteci Kampı Halk Meclisi Eşbaşkanlığı, Irak hükümetinin kampa yönelik baskılarına ilişkin yazılı bir açıklama yayımladı. Açıklamada, Irak hükümetinin Mexmûr halkına kimlik kartı vermediği, temel gıda yardımlarını sağlamadığı ve kampın sağlık, idari ile hukuki sorunlarına çözüm üretmediği vurgulandı. Halk Meclisi ayrıca, Irak hükümetinin bir haftadır kampa mülteci girişini engellediğini ve var olan sorunları çözmek yerine daha da derinleştirdiğini kamuoyuna duyurdu. Konuyla ilgili ajansımıza değerlendirmelerde bulunan Mêxmûr Halk Meclisi Eşbaşkanı Filiz Budak, yaşananların tamamının Türkiye ile Irak arasında izlenen politikaların bir sonucu olduğunu söyledi.

‘Halkın direnişi geri adım attırdı’ 
Irak’ın 20 Mayıs 2023’te Mexmûr Kampı’nı kuşatma girişimini hatırlatan Filiz Budak, “Halkın 16 gün süren kararlı direnişi ve ortaya koyduğu irade, hükümetin geri adım atmasına neden oldu ve bir ölçüde uzlaşma sağlandı. Kampın hayati ihtiyaçlarının karşılanması için çeşitli sözler verildi. Özellikle kampın siyasi statüsü dikkate alındı ve bu başlıklar, bu yaklaşıma uygun bir çerçevede tartışıldı” dedi.

‘Kampın ihtiyaçları engelleniyor’ 

Irak hükümetinin Mexmûr Kampı’na yönelik politikalarına dikkat çeken Filiz Budak, “Kampa yönelik saldırıların ilk amacı, kampı tamamen dağıtmaktı. Bunu başaramayınca, siyasi bir statü dayatma yoluna gittiler. Bu da sonuç vermeyince, hükümete bağlı mafya şebekelerini devreye sokarak kamp içindekileri sindirmeye ve etkisizleştirmeye çalıştılar. Tüm bu yöntemler denendi ama bekledikleri sonucu elde edemediler. Şimdi ise, kampın temel ihtiyaçlarını karşılamayı engelleyerek baskı kurmaya çalışıyorlar” ifadelerinde bulundu.

‘Polis ve askerin baskısı artıyor’

Filiz Budak, Irak hükümetinin uzun süredir mültecilere kimlik belgesi vermediğini ve bu yolla üzerlerinde baskı kurduğunu ifade ederek, “2023’ten bu yana, insanların Bağdat, Musul ve Kerkük gibi şehirlere çalışmak için gitmelerine olanak tanıyan kimlikler artık verilmiyor. Oysa bu kimlikler sadece çalışma değil, hastanelerde sağlık hizmeti alabilmek için de gerekli. Ancak Eylül 2023’ten bu yana mülteci kimlikleri yenilenmiyor ve mevcut belgelerin süresi çoktan dolmuş durumda. Kamp dışında çalışanlar polis ve askerler tarafından her gün baskınlarla karşı karşıya kalıyorlar. Geçtikleri güvenlik kontrol noktalarının yarısında geri çevriliyorlar, bazen tutuklanıp gözaltına alınıyorlar. Bu olaylar Irak'ta her gün yaşanıyor” sözlerine dikkat çekti. 

Kış aylarında Irak genelinde dağıtılan yangın söndürme ekipmanları, gaz ve yakıt gibi temel ihtiyaçların Mexmûr Kampı’na ulaştırılmadığını söyleyen Filiz Budak, bu durumu Mexmûr’a yönelik özel bir ayrımcılık olarak tanımlayarak, “Bir hastanemiz var ama doktor her gün değişiyor. Bazen bir doktor geliyor, bazen on gün boyunca hiç doktor bulunmuyor. Soğuk algınlığı ve baş ağrısı ilaçları dışında, başka hiçbir hastalığı tedavi edecek ilaç yok. Irak genelinde tüm belediyelere bu tür ekipman ve ihtiyaçlar sağlanırken, Mexmûr’a bu destek verilmiyor. Oysa bu bizim yasal hakkımız, ancak bu hak bizden açıkça esirgeniyor” diye belirtti.

‘Baskıların nedeni Türkiye ile Irak arasında uygulanan politikalar’

Filiz Budak, Irak'ın Türk devletiyle yaptığı görüşmelere dikkat çekerek, "Her görüşme sonrasında kampa yönelik saldırılar oluyor. En son bir hafta önce askeri birlikle kampa girmeye çalıştılar, ancak kamuoyunun tepkisiyle karşılaşıp geri çekildiler. O günden bu yana kampa eşya ve belge teslimi yasaklandı. Bütün bunlar Türkiye ile Irak arasında uygulanan politikalar çerçevesindedir. Irak hükümetiyle görüşmeler yaptık, ancak şu ana kadar somut bir sonuca ulaşamadık. Halk Meclisi ve kamp halkı olarak sorunları demokratik yollarla çözmeye çalışıyoruz” diye kaydetti.

‘Halk geri adım atmaz’ 

Mexmûr halkının bu gibi durumlar karşısında geri adım atmayacağının altını çizen Filiz Budak, sözlerini şöyle tamamladı: 

"Bugüne kadar kamp halkı kendi iradesiyle ayakta kaldı, yani bu toplum direniş yolunu seçti. Bugün sürdürülen uygulamalara ve 2019’dan bu yana devam eden KDP ablukasına rağmen, Mexmûr halkı duruşundan vazgeçmedi ve büyük bir mücadele yürütüyor. Aynı zamanda kendi sistemini işletmeye devam ediyor ve kendi öz iradesini koruyor. Ancak bu kampın da hakları var, kendi haklarını savunma hakkına sahiptir ve bu konuda Irak devleti sorumludur. Aynı şekilde Birleşmiş Milletler de bu konuda sorumluluk sahibidir. Bu nedenle her iki tarafı da sorumluluklarını yerine getirmeye çağırıyoruz."